mahkûm.

573 39 13
                                    

Kaç dakika oldu, kaç saniye? Saymamıştı ikisi de. Birisi içeride diğeri dışarıda birbirlerinin gözlerine kilitlenmiş kaç dakikadır duruyorlardı öylece? Ciğerlerine batan iğne değildi, bizzat kendi nefesiydi. Gözlerini kırpıştımaktan ölümüne korkuyordu. Düşecek iki damla yaştan haberdardı. Kaçıncı tekrar aldıklarını bilmedikleri jenerik müziğinin kaydında dünya durmuştu ikisi için de.

Gözyaşlarının buğulandırdığı iki siyah elmasa gözlerindeki en kırılgan duyguyla bakıyordu Bertan. Hak ettiğini biliyordu, bütün gördüklerine müdahale edemeyeceğini biliyordu. Genç kadının hemen yanında elini sımsıkı tutmuş Ozan’a kaydı bakışları. Başladıklarından beri bir an olsun bırakmamıştı kızın elini. Aksine her seferinde daha da güçlü sarılıyordu eline.

“Rojbin?”

Kendisine seslenilmesiyle irkildi. Aynı anda iki damla yaş yanaklarından süzülmeye koyuldu. Başını Ozan’a çevirdiğinde son zamanlarda sıkça gördüğü duyguyu gördü gözünde: endişe.

“Efendim?”

“İyi misin, güzelim? Dilersen ara verelim biraz.”

Başını iki yana salladı Rojbin. Şu an olmazdı. Bir an önce kaydı tamamlayıp buradan gitmek istiyordu. Ciğerlerine dolan Bertan’ın kokusuna daha fazla tahammülü kalmamıştı. Ozan bir iki kere ısrar etse de kararını değiştirmedi. Bertan ise layık olduğu yerde, odanın dışında Rojbin ve Ozan’ı izliyordu şimdi. Kalbine saplanan her bir sancının daha fazlasını istiyordu. Biliyordu çünkü, bu yeterli değildi. Mislini hak ediyordu.

Son prova alındı ve demo kaydı başladı. Kayıt boyunca gözünü bir an olsun yalıtımlı duvarlardan çekememişti Rojbin. Varlığını hissetmek bile vücuduna sayısız iğne batırılmış gibi hissettiriyordu. Demo kaydı bitti, kulaklıkları çıkardılar. Tek bir kelime etmeden vedalaştılar, gözleriyle.

Stüdyodan çıkar çıkmaz derin nefesler almaya başladı Rojbin. Ozan her şeyi görüyordu, anlıyordu. Ancak Rojbin’in kararına bırakmıştı her şeyi. Anlatmak isterse dinlemeye hazırdı ancak istemezse de sonuna kadar saygı duyardı. Elini sırtına koyup sıvazladığında boynuna dolanan kollarla derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Rojbin’in sık nefesleri göğsüne çarparken kadının saçlarına minik öpücükler konduruyor, bir yandan da okşuyordu. Burnuna dolan kendine has kokusu burnunu kadının saçlarına yaslamasına sebep olmuşken pencereden kendilerini izleyen Bertan’dan ikisi de bihaberdi.

“Dilersen şöyle kısa bir tatile çıkalım, ne dersin? Yarın da repo zaten, akşama doğru döneriz. Sete de beraber geçeriz, olur mu?”

İnkâr etmek istemedi, bir kere olsun kendini düşünmek istedi. Usul usul salladı başını. Ozan zaten kendisine çok iyi geliyordu. Bu şehrin kalabalığından biraz olsun uzaklaşmak, yalnız kalmak ikisine de çok iyi gelecekti. Onaylanmanın verdiği mutlulukla gülümsedi Ozan. Ardından Rojbin’i göğsüne çekip saçlarına bir öpücük kondurdu. İlk hedefleri Rojbin’in eviydi. Gerekli eşyaları alıp direkt geçeceklerdi. Ozan’ın Şile’de bulunan yazlığına gideceklerdi. Arabaya binip uzaklaştıklarında arkalarında bıraktıkları enkazdan habersizlerdi.

Az önce Rojbin’in kokusuyla dolan stüdyoda bir duvara çöktü Bertan. Gözünden süzülen yaşlara engel olmuyordu artık. Kalbine saplanan her mızrak biraz daha dibe itiyordu onu. Hak ettiğini bilmek daha da kahrederken elinden bir şey gelmiyor oluşuna her seferinde küfürler savuruyordu.

Ne kadar orada oturdu bilmiyordu ancak önünde duran bir çift çocuk ayakkabısıyla başını kaldırdı. Güneş, kıvırcık saçları iki yana toplanmış şekilde kendisine bakıyordu. Dudakları büzülmüş, her an Bertan’ın ağlamasına katılacak gibiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

yarım kalan romanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin