.....
Tenimde hissettiğim yakıcı ışınlar ve bir anda nerden geldiğini bilmediğim son derece tuzlu yüzüme vuran dalga ile aymış ve yüzümü yapışan kumdan kaldırmıştım. Fakat bir anda gelen boyun ağrısı ile tekrardan boynumu yere bırakmıştım.
"Kahretsin!" Gelen sızı beni kıpırdamaz hale getirirken son bir güçle ellerim ile yerden destek almış ve kendimi yukarı doğru yüz üstü yattığım kumdan zornan kaldırmıştım. Ve son bir güç ilede ayağa kalkmış ve bir adım sendeliyerek bir adım atmıştım.Her şeyi yeni yeni fatk etmeye başladığımda yüzümdeki ve vucudumdaki bütün kumları sirkelemiştim. Ne zamandan belli oradaydım bilmiyordum. Tek hatırladığım en son büyük bir ışığın parlamasıydı. Ondan sonrası zaten bayılmış olmalıydım. Çünkü hiç bir şey hissetmemiş ve hatırlamıyordum. Ve burası neresiydi böyle? Sanki filmlerden fırlamış gibi büyük bir adaya benziyordu.
Merakla bir adım daha sendelemiş ve etrafımda dönmüştüm. Abartmıyorum ada çok büyüktü!
Arkamda büyük ve cennetten bir köşe gibi duran ormanlık bir dağ varken önüm tamamiyle turkuaz ve maviyle boyanmış uçsuz bucaksız bir okyanus vardı..Ve şu an bulunduğum nokta yani sahilde beyaz ve sarının birleştıği upuzun bir kumsaldı..Birleşimler o kadar iyiydiki..sadece ağzımı açmış ve etrafa hayranca baka kalmıştım..Sanki ölmüşüm ve cennete düşmüşüm gibi..
Ama burası cennet gibi bir yer olabilirdi fakat ben neredeydim?Neresiydi burası?Nereye ve ne zamana ışınlanmış olabilirdim?
Yoksa insan kırıntısı dahi olmayan bir ıssız adamıydı burası?!
Düşüncelerim git gide beni korkuturken güneş ışınından uzakları göremediğim için elimi gözümün üstüne getirip gözlerimi kısmış ve uzaklara doğru bakmıştım... Ve gerçekten uzun bir kumsaldı..
Elimi anlımdan çekerek yanlarıma sabitlemiş ve kafamı eğerek büyükçe bir oflamıştım. Çünkü çok susamıştım! Ve lanet güneş çok yakıcıydı!
Hayır!..bu bir baygınlık kabusu olsun lütfen! Ben makınanın patlaması sonucunda bayılmış olmalıyım yada komaya felan girmiş olmalıydım. Ve tamam o bir zaman makinasıydı biliyorum ama bu kadarına ben bile inanmam!..ben şu an komada felan olmalıydım-
"Ahhhhhhh!!..Siktir!"
Bir anda ayağımda hissettiğim acı ile bağırmıştım. Fakat ardından ayağıma yapışan yengeci görmem ile anında huylanarak küfür etmiş ve ayağımı sirkeliyerek yengecin düşmesini sağlamıştım.
"Bir sen eksiktin! "
Sinirle söylenmemin ardından yengeç inanılmaz bir şekilde deliğinden bir kıskacını çıkararak kırpma hareketi yapmış ve tekrardan içeriye geri sokmuştu. Bunu görmem ile gözlerim fal taşı gibi açılırken bir kaç adım daha gerilemiştim korku ile..A-az önce o yengeç bana mı yapmıştı onu?
Ayaklarım yavaş yavaş gerilerken etrafıma korku ile bakmıştım. Hayvanlar bir farklıydı..kuşlar böcekler normal davranmıyordu?..Ve- TANRIM!
O KUŞ? Hayır! Hayır!
Bir anda gökte farkettiğim çok büyük ve rengarenk bir kuşun bana doğru gelmesinden dolayı kalbim hızlanmaya ve anında hızla koşmaya başlamıştım. Biliyorum koşmam hiç bir işe yaramazdı ama orada durupta bekleyemezdimde!
Son gücüm ile sahilin kumsalında koşmaya başlamıştım. Arada sırada arkamı dönüp bakıyordum arkamdan gelen şeye fakat o benden daha hızlıydı! Tanrım! Kumun izin verdiği kadar hızlansamda dahada yaklaşıyordu koca yaratık! Fakat bir anda kayalardan oluşmuş bir küçük mağarayı görmem ile dahada hızlanmış ve beni tutmak üzere olan kuştan kurtularak kendimi mağaraya doğru atmıştım. Mağara küçük olduğu için yan yatıp hızla içine girmiştim. Bu yüzden kuşun girmesi imkansızdı. Nefes nefese bir şekilde içeriye dahada sinerek kuşun ürpertici ciyaklamasını dinlemiştim. Ve kuş sadece ses çıkarma ile kalmayıp kartal pençelerine benzeyen koca ayaklarını içeri sokmaya çalışınca korkutmak adına elime gecen bir odun parcasını bağırarak pençelerine doğru vurmaya başlamıştım. Kuş anında canı yandığı için bağırarak ciyaklamış ve pençelerini çekerek tekrardan uçup uzaklaşmıştı gördüğüm kadarıyla. Kayanın altından temkinlice bakmış ve gittiğini anlayınca büyük bir nefes vererek kendimi yere bırakmıştım. Kalbim hâlâ korku ile atıyordu. O ne biçim bir şeydi öyle! Bildiğin Jumanjiden fırlamış gibiydi..Hiç birşey gerçek gibi değildi! Sanki bir kabus veya bir filmin içindeymiş gibiydim ama asla öyle değildi de, çünkü her şey çok gerçekçiydi..Ne bir kabus ne de bir film gibi..
Her şey gerçekti! Yaşadığım ve gördüğüm her şey gerçekti!
Ben gerçekten farklı boyut ve zamana ışınlanmıştım..
Ve sanırım hiç bir insan kırıntısı dahi olmayan sadece hayvanların yaşadığı bir zamandaydım.
Hayatım buraya kadardı..burada ölüp kalcaktım. Ne kurtuluş nede bir çarem vard-'Rád mosolyog a tenger és a homok
(Deniz ve kum sana gülümser)
Figyelj kislány a tenger hangjára
(Dinle küçük kız denizin sesini)
A tenger messzire hív
(Deniz seni uzaklara çağırıyor)
Figyelj, kicsim, a tenger zajára
(Dinle küçüğüm denizin sesini)
Blue örök szerencsét kíván
(Mavilik sana sonzuza kadar şans diliyor)
Figyeld, Lavinya hív téged....'
(Dinle Lavinya seni çağırıyor....)Biranda kulağıma gelen naif bir ses ile dona kalmıştım. Bu bir kız sesiydi..
Hızla saklandığım yerden çıkarken kızın sesine doğru ilerlemeye başlamıştım. Yabancı bir dildi..bu zamana kadar hiç duymadığım bir dil..Hızlı ve sessiz bir şekilde baya bir ilerledikten sonra karşıma deniz ile birleşen bir orman çımıştı. Ve kızın sesi bu ormanın içinden hâlâ gelmeye devam ediyordu. Ormana hızla girmemle önüme çıkan çalılıkları yavaşça kaldırmıştım. Fakat anında olduğum yerde kalmıştım. Şaşkınlık ile ağzım açılırken bir adım tekrardan gerilemiştim.
Doğrusu kelimenin tek anlamıyla..bu inanılmazdı!
Kız melodik bir şekilde şarkı söylerken bir yandanda dans hareketlerinin dışında bir hareketler ile denizden birleşmişçesine dans ediyor ve suyu kendi hareket ettiği tarafa doğru haraket ettiriyordu...BU GERÇEKTEN İNANILMAZDI!
Denizi kontrol ediyordu!Korkmuştum..fakat kızdan değil,yaptığı şeylerden korkmuştum..Aksi taktirde kız çok...
Saçları güneş kadar sarı ve sıcak duruyordu..ve tıpkı denizin dalgalarına benziyordu upuzun saçları.. Teni aynı kumsalı andırıyordu, bembeyazdı.. Fakat yüzünü görememiştim.. arkası dönüktü. Ve işte gerçekten benim geldiğim zamana ait olmayan kıyafetler giyiyordu..Artık ışınlandığıma kesinlikle inanıyordum!..yoksa Miami adalarında olup bir filme şahitlik edecek değilim..çünkü..olamazdı..ımkansız şeyler vardı her tarafta..
Kız İnce ve naif ellerini havaya kaldırarak suya yön vermeye devam ediyordu..yaptığı şey ne kadar inanılmaz ve ürkütücü dursada ben korkmamıştım..Aksine büyülenmişcesine izlemeye devam etmiştim takii bir anda dengemi kaybetip gerilemem ile bir dal parçasına basmam bir olmuştu. Ses çıkardığım için kız anında durmuş ve bütün denizi tekrardan eski haline getirmişti. Fark edildiğimin farkına varır varmaz kalbim hızla atmaya başlarken kız hızla arkasını dönmüş ve bana bakmıştı. Yüzünü görmem ile kalbim bir farklı atmaya başlarken uzaktan fark ettiğim kadarıyla göz renginin bir anda maviden yeşile dönmesi beni bir adım daha geriletmişti ki nasıl olduğunu bilmeden arkamdan boynumun köküne vurulmasıyla etraf kararmaya ve en son olarak kızın bu tarafa doğru geldiğini görmüştüm.
Ve sonrası ise karanlık..
......
.....
Yazım yanlışlarım için çok özür dlerim..
Yazım yanlışlarımın olması benim bir yazar olmamamdan dolayı..
Ben öylesineyim sadece..Ama yinede destekleriniz için minnettarım..
Sizi seviyorum ❤️🩹❤️🩹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LALİLAS "Daughter of the Nature"
FanficYaptığı uzun çalışmalar sonucunda zaman makinasını icat eden kendi halinde bir bilim adamı olan Kim Taehyung ,icat ettiği zaman makinasına köpeğinin dokunması ile binlerce yıl öncesi olan bir boyuta ışınlanır. Işınlanması ile o boyutun bütün dengesi...