3

27 6 0
                                    

media: west coast - lana del rey

Kalbim güm güm atıyordu.

Yazdığı adrese gelmiştim. Burası isli, etrafta tek tük ışık olduğu için karanlık ve uğultulu seslerle doluydu. Evet, biraz korkmaya başlamıştım. Jake ile arkadaşlarından da haber yoktu ve telefonumla arasam da- çok güzel. Telefon çekmiyordu.

Yürüdüğüm zeminde çatırtı sesleri ve bir anda nükseden soğuk hava ürpermeme sebep olmuştu. Aynı zamanda karşımdaki büyük terk edilmiş binaya bakıyor, her adımımı isteksizce atıyordum. -ya da şimdilik siz öyle sanıyorsunuz.-

Yavaş adımlarla içeri girdim. İlk katta olduğunu-ya da olduklarını- biliyordum çünkü konuşma sesleri geliyordu.

"Gelsin de bi."

"Öldürmeyeceksin değil mi hyung?"

"Uslu durursa."

Öldürmek?

Orada dur bakalım aslan parçası.

Bir sonraki adımımı atamadan arkamdan birisi tarafından ağzım kapatılmıştı. Elindeki bezi bana koklatmaya çalıştığı belliydi fakat yüzücü olduğumu ve tekwando bildiğimi bilmiyordu sanırım, ki bu çok doğaldı. -Siz de yeni öğreniyorsunuz.-

Nefesimi tuttum, her şey saniyeler içerisinde gerçekleşti. Adam iki yandan kollarımdan sıkarken arkadan karnına tekme attım. Sendeleyip beni bırakmak zorunda kalırken bu sefer tekmeyi yüzüne geçirdim. Ayağa kalkıp yüzüme yumruk attığında dengede duramayıp yere düşmüştüm. O tam üstüme çıkacakken kalkıp göğsüne tekme atmıştım. Gerilediği anda yüzünün tam ortasına sert yumruk atmıştım. Sonunda yere kapaklandı, artık kalkamayacak haldeydi.

Nereden seçmiş bu çelimsiz adamı acaba..

Abartmasana sen de.

Derin bir nefes verdim, o böyle oynamayı seçtiyse..

"Beni şaşırtmaya devam ediyorsun Yang."

Gülerek Jaehyun'a doğru ilerledim. Yanında adamları vardı, yaklaşık 15 tane. Tam karşısında durdum ve konuştum.

"Sürprizlerle doluyumdur, Park Jaehyun."

Benden korkmuştu. Zayıftı ve zayıf olduğunu belli etmemek için sanki güç onun elindeymiş gibi davranıyordu. Kendine güvenmediği zaten bunca adamı yanında getirmesinden belliydi.

"Tek gelmişsin? Sevgili Jake'in nerede? Hemen yardımına koşar sanıyordum."

Saçlarımı geriye doğru taradım, az önceki kavga (?) beni terletmişti, nefesimi çokça tuttuğum için de alışkın olsam da beni yormuştu.

"Bu küçük numaralarının sebebi ne bilmiyorum ama, yanlış kişiyle uğraşıyorsun."

"Yang Jungwon. 22 yaşındasın ve konservatuar okuyorsun. Geçinebilen bir ailesiniz fakat baban ve annen ayrı, üstelik üvey abin ve baban var. Abin baya pis işlere bulaşmış diye duydum, fakat konumuz bu değil. Kardeşin-"

"Pardon, lafını balla kesiyorum." Saçmalıklarını daha fazla dinlemeye katlanamadım. Yine bozulmuş ifadesiyle bana bakıyordu. Ben daha çok bozacağım seni böyle.

"Bana neden beni anlattığını çözemedim şu an. Sohbet etmeye mi geldik? Canın mı sıkıldı yanına arkadaş mı istiyorsun Jaehyun anlamadım ben?"

"Fazla meraklısın Jungwon. Fazla merak-"

"Göte şey de de tam olsun."

Sıkkınlıkla nefes verdi. Benle uğraşamayacağını anlamış olmalıydı, bir zahmet anlasındı.

vulnerable | jaywon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin