Sabah gözümü yine Martinanın sesiyle uyandım.
"Offf Martina bir uyutmadın!"
Sinirle yatakda doğrulurum. Martina yanağıma sulu bir öpücük kondurur.
"Sinirlenince çok tatlı oluyorsun Zuzu"
"Martina başlama yine"
"Tamam. Hadi kalk hazırlan gidiyoruz"
"Nereye gidiyoruz? Ben akşam çıkarız diye düşünmüştum"
"Akşam barda giyimek için yeni bir şeyler alırız diye düşünüyorum"
"Tamam hemen hazırlanıyorum"
İkimizde hazırlanıp evden çıkarız. Güzel bir mekanda kahvaltı yaparız. Mağzaları gezmeye başladık. Martina bir mazadan çıkıp öbür mağazaya giriyordu. E tabi bende onun peşinden el mecbur gidiyordum. İkimizde kendimize güzel birer elbise alırız. Martina kendine siyah ve kısa bir elbise almıştı. Bende kendime kırmızı, kısa ve kıvrımlarımı belli eden bir elbise almıştım.
Eve döndükten sonra güzel bir duş alırım. Yaklaşık 2-3 saat sonra bara gideceğimiz için hazırlanmaya başlarız. Elbisemi giyerim saçım zaten doğal dalgalı olduğu için açık bırakırım. Hafif bir makyaj yaprım ve son olarak kırmızı bir ruj sürerim. ayağıma siyah bir topuklu ayakkabı giyerim. son olarak aynadaki gorüntüme bakarım.
Martinada hazır olunca evden çıkarız. Bara varınca müzik sesi gelmeye başlar. İçeriye gireriz baya insan vardı içeride ve çoğu ünlü kişilerdi. Martina içeriye girdiğimiz gibi içmeye başladı. Tabiki bende ona katıldım. Martinayla birlikde bir suru şat iceriz. Bir süre sonra başım dönmeye başlamıştı. Martina beni dans eden insanların arasına çekince bende dans etmeye başlarım. Dans ettikten sonra masay döndüm ama bir sorun vardı masamıza da başka birirsi vardı. Masada oturan kişiye yaklaşınca hem onu tanımıştım. Masadaki kişi bu hayatda en çok gıcık olduğum kişi vardı yani Mert Hakan Yandaş.
"Sen" onun yanina otururum. "Bak sana zaten gıcığım neden bizim masamızda oturuyorsun?"
Mert bana gülerek bakar. "Sen sarhoşmusun? Bursı benim masam. Masaları karıştırmış ola bilirsin"
"Avv, özür dilerdim ama seni hiç sevmiyorum." Mert sözlerime güler
"Galatasarylı olduğunu unutmuşum. Beni sevmemenin nedeni bu mu?"
"Evet" ona yaklaşırım. Mert sırıtır.
"Ama bu benim kötü irisi yapmaz, değil mi?"
"Aslında seni yakından tanımak isterim"
"Bende seni tanımak isterim, Zuhal"
"Adımı biliyorsun. Beni tanıyomusun?"
"Evet. Bir hayranınım diye biliriz"
"yaaa ne kadar tatlı" alkolun etkisiyle iyice saçmalamaya başlarım. Mertin yanaklarını çekiştiririm. "Sahile gidelim, Mert. Olur mu?"
"Tabi seni bu halde yanlız bırakamam zaten."
"Ne yoksa senden önce birisi beni öper diiyemi korkuyorsun?" Beni belimden tutarak çıkışa yonlendirir.
"Sarhoşken hep böyle misin?"
"Hayır bu sadece sana özel, Mertcim"
Bardan çıktıktan sonra yakınadi sahile yürürüz. Ayakkabılarımı çıkarıb Merin eline tutuştururum ve suya doğru koşarım. Mert peşimden gelir ve beni beni durdurmak için suyun içine oda girir. bacaklarımıza vuran deniz suyu çok soyuktu.
"Su çok soyuk" diyip onun kucağıma atlarım ve bacaklarımı beline dolarım
"Çok güzel kokuyorsun, Mert"
"Sende öyle ama bana bu kadar yakın olam iyi değil"
"Neden yoksa kendini tutamıyor musun?" Mert beni arabalar olan yere taşır
"Hep böyle çok mu konuşursun?" Mert beni onun arabası olduğunu duşunduğum arabanın ön koltuğuna oturtur ve kemerimi bağlar. Dediği şey yüzünden dudak bükerim. Aniden dudağımı öper.
"Bir daha dudaklarını öyle yapma yoksa ısırırım." dediği şeyle hemen normal dururum ve kafamı sallayarak onu onaylarım.
Araba yolculuğunda uyuya kalırım. Bir sürü sonra kalkarım ve bir eve girdiğimizi görürüm.
"Burası senin evin mi?" Mert bana bakar ve beni yere indirir
"Evet, benim evim"
İçeriyi gezmeye başlarım sade yazlık bir evdi. Koltuğa otururm Merte benim yanıma oturur.
Kestik. Sıradaki bölüm yakında geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kazayla(Mert Hakan Yandaş)
FanfictionBu kaza hayatımın en büyük hatsımıydı yosa en iyi kararımıydı.