Biri Biterken

313 34 51
                                    

Yazarito Hanımınız Sunar,

Bir süre iki tarafta birbirine bakıp birbiriyle kim daha çok şaşırdı yarışı yaparken sessizliği şuan ortamda en mantıklı düşünebilen Keremimo bozmuştu.

Kerem : "Semih? Hayırdır koçum bir sıkıntı mı var neden antrenmana gelmedin?"

Semih : "Ha? Yok abi benden yana bir sıkıntı yok ama anlaşılan o ki Mozarella kılıklı beyden yana sıkıntı büyük..."

Kerem : "Af buyur Semihim anlamadım?"

Semih Keremin şapşallığına karşın sevimli bir şekilde sırıtarak kapının önünden çekilip eğilip bir eliyle içeriye işaret ederek içeriye doğru davet etti. Barış ve Kerem hareket etmeden ona bakarken Semih, kıkırdayarak kapısı açık balkona doğru ilerledi. Bir yandan da arkasında kalan Kerem ve Barışa seslenmeyi ihmal etmedi.

Semih : "Abiler o kadar şekil şukul yaptım içeriye gelin manasında anlamadınız mı ya? Neyse neyse anlaşılan o ki bunu anlatmak biraz uzun sürücek balkonuma buyurmaz mısınız? Hem Manzarasına baktıkça insanın içi açılıyor..."

Semih konuşmayı sürdürürürken çoktan sandalyesini çekmiş ve yerine kurulmuştu. Kerem ve Barış ise sarışın çocuğu dinledikten sonra birbirlerine bakıp bismillah diyerek sağ ayakla odanın içinde adımlamışlardı. Kerem direk balkona yönelse de Barış etrafına bakınarak hala nereden geldiğini anlamlandıramadığı karamel kokusunun kaynağını arıyordu. O muazzam koku gerçekten o sarı çocuktan mı geliyordu yoksa odanın içinde bulunan herhangi bir şey mi kokusunun sigarayla karışmasını sağlamıştı. Havaya havaya bakarak yürüdüğü için yatağın önündeki gitar kutusunu farketmemiş ve kutuya takılmıştı. Düşmekten son anda Kereme tutunarak kurtulan kıvırcık çocuk ağzından çıkan bir kaç parça küfüre engel olamamıştı.

Barış : "H@ssiktir lan! Oğlum Semih, bu ne burda yolun ortasında! Adam öldürmek için mi koydun bunu buraya pusu niyetine!"

Semih kendinden büyük olan çakma sarışının isyanına gülerek cevap vermekle yetinip, Beşiktaş kupasına doldurduğu kahvesinden büyük bir yudum aldı. Buz gibi olan kahveyi tükürmemek için zorla yutsada yüzünü buruşturmadan edememişti. Bu sırada Barış Keremin yardımıyla kendini toparlamış ve birlikte Semihin o Mükemmel manzaralı (!) balkonuna çıkmışlardı. Çıktıkları gibi tüm takımın ne halt ettiğini en ince ayrıntılara kadar gördüklerinde anlamışlardı Sarışın çocuğun "Mükemmel Manzaradan" kastının ne olduğunu. İkisi de bakışlarını yüzünü buruşturan çocuğa çevirince asık yüzlerinin yerini ufak bir gülümseme almıştı. Barış semihin sol yanındaki sandalyeye otururken Keremde kendini sağ tarafa bırakmıştı. Semih ortamdaki garip sessizliği bozmak istemişti ki boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

Semih: "Şimdi abiler kısaca anlatmak gerekirse olay şu ki dün gece Montella bey bana antrenmanın 11 den sonra olduğunu ve sabah rahat rahat uyuyup keyfime bakmamı söylemişti. Bende tamam dedim fakat uyumadım sabah ezanında kalkarım rutin olarak neyse biraz kafa dağıtmak için balkona çıkmıştım ki sizi antrenman yaparken gördüm. Aslında yanınıza gelicektim fakat anlaşılan o ki Montella bu durumdan rahatsız o yüzden bende gelmedim. Ayrıca davet edilmeyen yere çingeneler gidermiş annem öyle der. Olay bu yani abiler hatta durun size mesajı göstereyim."

Semih yanındakilerin bir şey demesine bile fırsat vermeden masanın üstünde duran telefonunu almış ve şifresini girip Whatsapp uygulamasına girmişti. Musti'den gelen mesajı yana kaydırıp Montella olan sohbetlerine girdi. Telefonu önce okuması için Sol tarafındaki Barış'a verdi. Barış mesajları okurken telefona gelen mesajla istemsizce gözü mesaja kaymıştı.

FesupanallahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin