hikayede tasvip edilmeyen davranışlar, gerçek olmayan tamamiyle hayal ürünü olan kişiler, kurum ve kuruluşlar söz konusudur: +18 yetişkin içerik barındır, uyarıldınız.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bölüm, bir
Makyaj temizleme suyunu pamuğa döktükten sonra aynadaki dağılmış görüntüme baktım. Duştan yeni çıktığım için uzun saçlarımdan akan damlalar zemine birkaç kez ardı ardına düştü. Akmış, göz altlarıma bulaşmış rimeli temizlemeye çalışırken karnımdaki ve kasıklarımdaki sızıyı yok saymaya çalışıyordum ama çok zordu. Acıyla yüzümü buruşturdum. Pamukla göz altlarıma yaptığım baskıyla üzerimdeki beyaz bornozun kuşakları çözüldüğünde vücudumun bir kısmı soluk ışıkta açığa çıkmıştı.
Göğüslerimdeki morluklara değen gözlerim birkaç kez kırpıştı.
Gecenin görüntüleri zihnime bulaştığında parmaklarım hareket etmeyi bıraktı ve ellerim güçsüzce iki yanıma doğru düştü.
Dalgın bakışlar birkaç zaman sürdü.
Aynadaki görüntüm bana zalimce bakıyordu.
Akıp giden zamanın içinden sonunda kendime bir liman bulmuştum. Büyük bir kurtuluş yaşamıştım. Beklenmeyen bir mucize olmuştu. Şimdi ise... o limanı ateşe vermek üzere olduğumu hissediyordum. Sanki son günlerimdi, sanki ateş bacayı hemen saracaktı. Sanki bitecekti, yine yolsuz, yine bir başıma kalacak, sonunda ise zalim dalgalara kapılıp gidecektim. Sığındığım limanı kaybedecektim. Bitecektim, sonunda bitecektim.
Sevdiğim bir ses tonu düşüncelerime sızdı.
"Balım." diye seslendi bana Kunter içerden, yatak odasından.
Yatakta hâlâ yüzüstü yatıyordu. Sesinin boğukluğu uykudan yeni uyandığının kanıtıydı, beni yanında görmeyince asabiliği sesine de yansımış olmalıydı.
Cevap vermedim. Düşünceler bir anda üzerime yığılmıştı, ağırlığı taşıyamıyordum.
Tekrar seslendi bana. "Balım."
Sesine bulaşmış adımın melodisi kalbimi acıttı. Balım. Adımı bu kadar güzel söylememeliydi, sahiplenici bir tonda, çok çok içten, kalpten bir tonda. Balım.
Yutkunamadım.
Gözlerimde göz yaşları yoktu ama o an açık kahverengi rengindeki irislerim titredi.
"Neden cevap vermiyorsun?" Uğursuz bir gürültü koptuğunda homurdanışının ardından ettiği kısık küfürü duydum: Büyük ihtimalle çarşafı ayaklarından huysuzca itip iri gövdesiyle ayağa kalkarken yatağın üzerinde duran cep telefonunu yere düşürmüştü. "Kızım sana diyorum." diye konuşmaya devam etti benimle. Yere eğilmiş olmalıydı, telefonuna kısaca baktığını görmesem de hissettim: onu ezberlemiştim. "Konuşsana." dedi ve ardından tekrar aralık banyo kapısına doğru gelmeye başladı.