"Emin misin son kez soruyorum? İstersen hemen dönebiliriz geri abi."
"Geri dönüp ne yapayım oğlum? Daha mı çok çile çekeyim?"
"Ondan değil tabii ki abi. Seni düşünüyoruz hepimiz biliyorsun."
"Biliyorum biliyorum. Yine de bunaldım artık, evimi özledim, oğlumu da özledim. En iyisi eve dönmek işte."
Şoför koltuğundaki oğlan direksiyonu sola kırarak 5019. sokağa girdi.
"Sen de haklısın ne diyeyim. Ben de kalmıştım hastanede birkaç gün, cidden insan bir yere kadar dayanabiliyor."
Adam gözlerini yoldan çekerek yanındaki gence döndü.
"Hayrola sen niye yattın hastanede?"
"Sorma abi, geçen yaz midemi bozdum nasıl olduysa. 3 günlük yatış verdiler, o sıcakta bir de kapana kısıldım sanki."
Adam tekrar önüne dönerek bildiği sokaklardaki evlerin arkalarında kalmasını izledi.
"Seninki yine iyi 3 günmüş, ya ben? Artık ne kadar zamandır orda yattığımı saymayı bıraktım. Hırsız olacak o alçak yüzünden ömrümden ömür gitti. Daha da dayanamam orda durmaya."
"Merak etme abi eninde sonunda çözülecek o iş. Ama keşke tedavin tamamen bitseydi. Bak diyorum sana azıcık daha dursaydın tedavin tamamlanırdı. İçimiz rahat ederdi."
"Gerek yok diyorum Seohan, sen beni evin önünde indir yeter."
"Peki sen bilirsin abi."
Direksiyon başındaki genç dar sokakların arasında arabası ile yanındaki adamın evinin yolunu tutarken başını tekrar sağına çevirerek aynayı kontrol etti.
Önünden gelip geçen çocukların uzaklaşmaları için yavaşlayarak sakince gözlerini etrafta dolaştırıyor, renkli gözleri ile pek tanıdık olmayan evler arasından doğrusunu seçmeye çalışıyordu.
Sonunda yanındaki adam durması için eli ile işaret yaptığında arabayı hemen kaldırımın yanına çekmiş ve apartmanın kapı tarafına yanaşarak yanındaki adama dönmüştü.
"Sağ olasın oğlum. Sizinkilere selam söyle."
"Ne demek abi başüstüne. İçim de el vermiyor böyle ama belli ki ikna edemiyoruz seni. Bir şey olursa beni ararsın, gelip alırım."
Yaşlı adam şoför koltuğundaki genci başı ile onaylayarak omzunu eliyle pat patlamış ve kapıyı açarak arabadan inmişti. Cebindeki telefonun varlığını hissettikten sonra arabanın arka koltuğuna uzanarak kendisine çantasını uzatan oğlanın elindeki çantayı almış ve arabanın kapısını kapatmıştı. Araba yanından uzaklaştığı sırada apartmana girerek kendi dairesi için basamakları çıkmaya başladı.
Çıktığı son basamak ile dairesinin önüne geçtiğinde kapıyı tıklatıp beklemeye başladı. Birkaç saniye sonra kapıyı açan kahve saçlı oğluna yorgunca gülümseyerek içeri geçti.
Eşyalarını koltuklarının üstüne bıraktığında arkasından kapıyı kapatan oğlan yanına gelerek eli ile babasını selamladı.
"Hoş geldin baba."
Adam oğlunun sırtına elini koyarak başını kısaca sallamış ve koltuklardan birine oturmuştu.
"Hoş buldum oğlum."
Sırtını yasladığı koltuğun üst kısmına kollarını açarak yerinde yayılmış ve derince bir nefes çekmişti. Oğlu hemen karşısındaki koltuğa geçip oturduğunda kendisine nasıl hissettiğini sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stole from you, yeongyu
Romance"Hırsız olmanın en iyi yanı nedir biliyor musun?" Düşündü kahve saçlı oğlan. "Bilmem, kimsenin kapıları açmasını beklemeye gerek duymamak mı?" "Hayır, her şeyi çalabilecek olmam." "Kalbimi de çalacak mısın o hâlde?" Oğlanın bu dediği hoşuna gittiğin...