Hava limanında saatimin gelmesini bekliyordum ben GECE YILMAZ Yılmaz aşiretinin hanım ağası İstanbul'dan Şanlıurfa ya gidiyorum kendi topraklarıma dönme zamanı geldi anons sesiyle ayağa kalktım ve giriş bölümünden geçtim uçağa binip yerleştim ve kalkışı beklemeye başladım.
Müzik öğretmenliği okudum ve hanım ağa olduğum için mesleğimi yapmaya fırsat bulamadım daha çok aşiret işleriyle uğraşıyordum.
Annem dilşah hanım , babam jiyan ağa, abim mizgin ve ablam leyla vardı ha birde dedem şiyar ağa ablam ve abim evli evin en küçüğü olarak biraz şımarık büyümüştüm ama nerde ne yapacağımı bilirdim.
uçak indiğinde valizimi aldım ardınan abimi aradım "abi ben indim uçaktan" dedim "girişte bekliyorum gecem" dedi. girişe doğru yürüdüm ve abimi gördüm koşarak yanına gittim ve sarıldım. "gulamın seni çok özledim" dedi sarılırken "bende seni özledim abim" dedim "hadi eve gidelim herkes seni bekliyor hanımağam" dedi ve arabanın bağajını açıp bavulları bağaja kattı bende o sırada arabaya bindim abimde şoför koltuğuna geçti ve konağa doğru yol aldık.
konağın önünde durduğumuzda indim ve kafamı kaldırıp konağa baktım çocukluğumdu burası benim okumam için istabula gitmiştim okul bitince geri geldim konağın büyük kapısı açıldı büyük ve sert adımlarla konağa doğru yürüdüm avuluya girmem ile küçük eller bacağımı sardı başımı eğdiğimde elayı gördüm onunla aynı boya gelmek için dizlerimin üstüne çöktüm ve sıkıca sarıldım "halacım sen ne kadar büyümüşsün" dedim "eyet haya bak kojaman oydum abla oycam" dedi 4 yaşında olduğu için kelimelere dili dönmüyordu ablamın karnını göstermesi ile ona döndüm 6 aylık hamileydi ayağa kalktım ve bana doğru gelen ablama sıkıca sarıldım "evimizin asi kızı hoş geldin" dedi "hoş buldum ablam" dedim ve ayrıldım babam ve anne karşımda duruyordu seri adımlarla babamın yanına gittim eğilip elini öpüp alnıma kattım ardından düzelip sıkıca sarıldım. Babam benim herşeyimdi küçükken yere düştüğümde ilk ona koşardım yaralarımı öper sonra sarardı " dile min hoş geldin evine" dedi "hoş buldum babam" anneme döndüğümde sıkıca sarıldı direkt bana "kınalı kuzum evimin neşesi hoş geldin" dedi daha sıkı sarıldı anneme ayrılıp yanaklarından öpüp "hoş buldum annem" dedim.
hoş geldin faslından sonra sedirlere geçtik sohbet ederken alıma anneannem geldi "ana nenem nerde" dedim "teyzenlerde kızım sen yokken ortalık çok karıştı" dedi herkes gerilmişti "hayırdır ne oldu" dedim o sırada babam araya girdi "gece kızım bize bir kahve yapta salonda baba kız içelim" dedi "tamam baba sen geç ben getiririm" dedim ve kalkıp mutfağa geçtim cezveyi falan hazırladıktan sonra bol köpüklü bir kahve yaptım tepsiye yerleştirdim yanına da çikolata ve su katıp mutfaktan çıktım. salona girdiğimde babam baş köşedeki tekli koltuklardan birine oturmuştu kahveyi iki koltuğun arasındaki masaya indirdim ve diğer tekli koltuğa oturdum.
"kızım bunu sana nasıl söylerim bilmiyorum sen benim gözümün nurusun senin canın biraz yansa benimki on kat daha çok yanar" dedi "biliyorum babam sende benim herşeyimsin fakat noldu birden bire aşağıdakilerde bir tuhaf davranıyor noldu baba" dedim "amca oğlun azad alparslanların kızını kaçırmış" dedi o an içime bir karartı düştü çünkü bizim buralar da kaçmanın sonu ya ölümdür ya da berdel. sorun şu ki hanımağa olarak ölüme izin veremezdim çünkü bu kan davasına dönüşür iki aşirette yok olurdu berdel olucaktı büyük ihtimalle ve kurban ben olucaktım ailenin tek bekarı bendim "peki karar ne baba" diye korkuyla sordum "berdel kızım" dedi sesi zor çıkmıştı canı yanıyordu biliyorum ama yapacak birşeyde yoktu en çokta bu canını yakıyor ya insanın eli kolu bağlı kızını koruyamıyor.
1.bölüm bu kadardı.