Sungchan odasındaki çalışma masasında oturmuş moda dergisindeki son fotoğraflarındaki Wonbin'i inceliyordu.
Ofisi kişiliğine göre sadeydi, motor yarışcısı olmasının yanı sıra sade bir kişiliği vardı.
Ofisi aslında gerçek kişiliğinin yansımasıydı; temiz, düzenli ve minimalist. Duvarları ise siyahtı bu da ruhunu temsil ediyordu. Sungchan siyahtı.
Kahvesinden bir yudum alarak dergiyi incelemeye devam etti. Dün gece bu güzel çocuk için düşmanı ile motor yarışı yapmıştı ve berabere bitirmişlerdi fakat Park Wonbin dün gece kendini Song Eunseok'un kollarına attığı için bir hayli de sinirliydi.
Elindeki dergiyi masaya bırakıp geri yaslandığında telefonuna gelen mesajla başını oraya döndü.
Derginin sahibi aynı zamanda en yakın arkadaşı Anton arıyordu.
"Hiç konuyu uzatmayacağım Sungchan, derginin bir sonraki çekimini de Wonbin ile yapacağız."
Sungchan'ın hafifçe kaşları çatıldı Anton daha önce Wonbin'le çalışmıştı. Model olarak inanılmaz yetenekli ve güzeldi.
Ancak her etkileşime girdiklerinde mutlaka bir gerginlik oluyordu.
Bu yüzden tahmin ettiği gibi Anton ondan gelmesini istemişti. Ve Sungchan da bunu seve seve kabul edicekti.
Wonbin'le aynı ortamda olmak için her şeyi yapabilirdi. Aslında başka planları vardı o bu gece Park Wonbin'i kolları arasına almak istiyordu ve yapıcaktı.
Anton'un teklifini kabul edip attığı stüdyonun konumuna doğru hazırlanmaya başlamıştı.
En kısa sürede stüdyoya geldiğinde tam zamanında kapı açıldı ve Wonbin içeri girdi.
Kendine güveni tam bir şekilde içeri girdi Sungchan'ı gördüğü gibi gözleri yaramazlıkla parladı. Rahat giyinmişti buna rağmen çok güzel görünüyordu. Onun zayıf yapısına rağmen üzerindekiler harika görünüyordu.
"Sungchan," dedi yumusak bir ses tonuyla. "Beni görmeye geldin sanırım fakat şimdi çekimim var seninle sonra ilgilenmek zorunda kalacağım." Wonbin ellerini Sungchan'ın gömleğinin yakalarından çekerek konuştuğunda Sungchan yutkundu.
Wonbin onu nasıl çıldırtıcağını çok iyi biliyordu.
Çekimler başladığında aralarında oluşan çekim gözle görülür bir şekildeydi Wonbin çekimi boyunca gözlerini Sungchan'dan ayırmıyordu, Sungchan ise dikkatli bir şekilde onu izliyordu.
"Mükemmel bakışlarına biraz daha yoğunluk ver." Kameraman Wonbin'e seslendiğinde Wonbin gözlerindeki yoğunluğu arttırmış bir şekilde Sungchan'a bakmaya devam ediyordu.
Wonbin'in gözleri kameraya kitlendi, parıltı yerini daha çok duyguya ve yoğunluğa bırakmıştı anı yakalarken içindeki heyecanı hissetti aralarındaki bağ neredeyse elle tutulur gibiydi. Sanki kamera sadece iletişim kurdukları bir şeydi. Söylenmemiş diyologları meydan okuma doluydu.
Wonbin'in çekimi kusursuz bir şekilde ilerliyordu. Çekim bittiğinde ise Wonbin biraz yorgundu fakat o gözlerindeki yaramaz ışıltı devam ediyordu.
"Harika iş çıkardın, Wonbin." Sungchan kameranın yanından ayrılıp Wonbin'in çekim yaptığı yere doğru ilerledi. "Bugün gerçekten harikaydın."
Sungchan kendini arkadaki masaya yasladı ve Wonbin'in yattığı koltuktan doğrulmasını izledi.
Wonbin gülümsedi. "Teşekkür ederim."
Gözleri memnuniyetle parıldadı ve karşısında duran yakışılı adamın karşısına geçti ve elleri ile yakalarını düzeltemeye başladı.
"Kahve?" Sungchan cevap vermeden önce gülümsedi.
"Elbette, nerede?"
"Yakınlarda bildiğim çok güzel bir yer var oraya gidebiliriz."
Wonbin ellerini Sungchan'dan çekti ve masada duran ceketini aldı önden yürümeye başladı. Sungchan'da arkasından ilerliyordu.
İkisi de Sungchan'ın arabasına binip kafeye vardıklarında. Kafe rahattı, sıcak bir aydınlatma ve havayı dolduran sadeydi ve taze kahve kokuyordu.
Boş bir masaya oturduklarında Wonbin ceketini çıkardı, ikisi de kahvelerini söyledikten sonra Sungchan kollarını masaya yaslayarak biraz Wonbin'e doğru yaklaştı.
"Beni davet ettiğin için teşekkür ederim."
Sungchan sözlerine devam ederken, "Çekim bugün gerçekten iyiydi."
Wonbin başını salladı, ifadesi düşünceliydi. "Evet."
İkisi de kahvelerini yudumlarken aralarında oluşan bir sessizlik olmuştu. Aralarındaki sessizliği Wonbin bozmuştu. "Sungchan sana bir şey sorabilir miyim?"
Sungchan merakla ona baktı. "Elbette."
"Neden bu kadar temkinlisin? Etrafında kimsenin aşamadığı bir duvar var."
Sungchan bu soru karşısında bu soru karşısında afalladı. Aslında hiç düşünmediği bir şeydi, omuzlarını silkti ve kendince doğru kelimeleri bulmaya çalıştı.
"Sanırım insanlara nasıl yaklaşacağımı bilmiyorum," diye itiraf etti. "yarışları odaklanmak daha kolay."
Wonbin'in bakışları yumuşadı. "Anlıyorum ama risk almaya değmez mi? Hayatına birilerini alabilirsin mesela."
Wonbin'in gözlerinde sıcaklık vardı ona bakarken. İlk kez birine açılma duvarlarını yıkmanın ötesini görmesini sağlamıştı.