5. Bölüm

7 1 0
                                    

Artık günlük bir rutin haline gelen şeyleri yaptık.

Minho beni uyandırdı ve tabi ki uyanmak istemedim. Gayriihtiyari olarak başımı bacağına sürtmüştüm o da güldü. Bir süre sonra aklıma annemin evinde olmadığım geldi istemeyerek de olsa kaldırdım başımı.

Minho yine elinde kese kağıtları ile bekliyordu. Bana bakıp güldü sonra kese kağıdını elime verdi. Bu sefer çok ağır değildi ama yine de doyacağımı hissettim.

Kağıdı beklenti ile açınca nispeten iyi olduğunu gördüm. Salatalık, soda, lapa pilav vardı. İlk defa su dışında bir içecek vermişlerdi.

Keyifle yemeğimizi yerken Minho konuştu.

"Bu gün bir fikriniz kahin bey"

"Bu gün bir tane bile fikrim yok belki senin vardır."

"Sizin sözünüzün üstüne söz söylenirmi"

Omzuna vurdum ve konuştum.

"Abartma ne bildim sanki"

Burnum ile güldükten sonra bir daha konuşmamış sadece yemeğimizi yemiştik.

Yine o adamlar gelmiş bizi zor kullanarak götürmüştü. Geçen günden sonra onlara karşı içimde bir sempati oluşmuştu. Neden bilmiyorum ama içimden bir ses onların aynı bizim gibi burada zorla tutulduğu. Zaten kim burada kendi isteği ile durur ki.

Bizi fırlattıkları yerden kalkarken diz kapaklarım acıdı ama takılmamaya çalıştım ama sadece çalıştım.

Bir süre sonra acıdan gözlerimin dolacağını hissettim son anda kendime hakim oldum.

Etrafa bakınca buranın bir otel resepsiyonu olduğunu anladım. İleride ki koridora bakınca buranın bir sürü odası olduğunu anladım. Diğer koridora bakınca oranın da çok fazla odası olduğunu gördüm. Sanki ayna varmışta sonsuzmuş gibi gözüküyordu. Sonra diğer koridora baktım, sonra diğerine dört tane koridorda sonsuz gibi duruyordu. Muhtemelen sonsuz denecek kadar çok oda ve koridor vardı. Kaybolmak çok olasıydı. Yine Seungmin'inkine benzeyen bir durum yaşanmasını istemezdik. Herkes bir arada resepsiyonun olduğu yerde dururken karşıda ki merdiveni ve üzerinde ki notu fark etmiştim. Hızlıca elimi tutan Minho'ya döndüm.

"Orada bir şey var"

Dışarıdan nasıl göründüğünü tahmin edebiliyorum. Muhtemelen şaçlarım karışık, kaşlarım çatık, yüzüm bembeyaz aslında bir kaç gündür yaşadığım şeylerden sonra tüm hayatım boyunca bembeyaz gezebilirim. Her gördüğüm, şahit olduğum veya yaşadığım şeyde kanımın vücudumdan buharlaştırtığını hissediyorum. Nerdeyse olaylara karşı gerçeklik algımı yitirmeye başlayacağım. Normalde etik algıma uymayan ya da iğreneceğim şeyler yapıyorum, görüyorum ama bir şey diyemiyorum belki de demek istemiyorum. Bu şeylerin gerçek olmaması veya bu konu hakkında düşünmemek delirmenin önüne geçen bir etkendi.

Günün sonunda adımızı bildiğimiz için duâ etmemiz gerekecek günler gelebilirdi muhtemelen gelecekti de.

Minho'nun gözlerini benden çektiğini hissettim. O da oraya odaklanınca Chan'a seslendiğini duydum.

"Chan orada bi kağıt var. "

Kafamı kağıttan çekip Chan'a baktım sonra ilk başta bana sonra Minho'ya döndü.

"Bir bakalım"

İkimizde birbirimize sonra Chan'a bakarak kafa salladık.

Merdivene varınca Minho kağıdı aldı bende merdivenden yukarıya baktım. Bu otelin lanet olasıca bir ikinci katı vardı.

Umutsuzluğa Yer YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin