Uyandığımda ilk defa Minho ile birbirimize sarılıyorduk. Yerde uzanmaktan boynumun ağrıması gerekirken ağrımıyordu kaynağına baktığımda Minho'nun kolunun altında uyuduğumu fark ettim.
Kafamı Minho'ya çevirdim. Hâlâ uyuyordu.
Minho'nun suratını incelerken biraz hayal kurdum. Ne de olsa asla onunla bir şey yaşayamazdık ama hayal kurarsam bir şey olmazdı. Sonuçta hayallerin sonuçları yoktur. Kimse karışamaz.
Gözlerimi bir şey düşünmemek için diğer tarafa çevirdim. Derin nefes alıp tekrar uyumayı denedim.
Başardığımı anlamam Minho'nun beni dürtmesi oldu. Gözlerimi yavaşça açıp ona doğru baktım. Her zaman ki gibi gülerek bana bakıyordu. Bu sefer ellerinde yemek keseleri yoktu.
Bir süre daha kapattım gözlerimi. Tekrar kalkınca Minho'nunda kalkmış olduğunu gördüm. Güldüm bana bakan suratına karşı o da gülüşünü ne kadar büyütebilirse o kadar büyüttü.
"Günaydın"
"Sana da Günaydın"
İlk başta ben yerimde doğruldum sonra o doğruldu.
"Yemekler gelmiş alayım ben"
Yerimdeyken ayağa kalkıp yemekleri alıp gelirken onu izledim dikkatlice. Yanına tekrar çöküp bağdaş kurdu. Benim diz kapaklarımın acısı azcık olsa bile hâlâ uzatarak oturyordum.
Kese kağıdını açacakken Minho konuşunca kıkırdadım.
"Güzel bir şey hissediyorum... "
Kağıdını açmış ve şaşkınlıkla konuşmaya devam etmişti.
"Bu ne ya? "
Minho'nun içinden ne çıktığını söylemesini beklemeden bende kendi kese kağıdımı açtım. Bir zarf duruyordu, zarfı hiç özen göstermeden yırtarak açtım. İçinden çıkan kağıdı okumaya başladım.
"Geceyi atlatıp sabahın sıcaklığını hissetmek ne kadar güzel değil mi?"
"Bu ne alaka şimdi"
Seungmin'in konuşması ile o tarafa döndüm. O da açmış ve kağıda bakıyordu.
"Basit lan bu diğer yerde işte sabaha kadar orada bekleyeceğiz"
"Ne alaka abi, sıcak falan diyor bu"
"İşte sabaha kadar duracağız sonra da sıcaklığa kavuşacağız."
"Eve mi gideceğiz? "
Felix'in sorusu ile ona döndüm. Çocuksu neşeyle sormuştu.
"Büyük ihtimalle hepimizin başına bir şey gelmeden buradan çıkamayacığız"
Hyunjin konuşunca herkes ona döndü bize bakmadan elinde ki havucu yerken konuştu. O da içinden demek istediği bir şeyi dediği için farkında değildi ne dediğinin. Ağzı ve beyni aralarında iletişim sağlayamamıştı.
"Doğru belki de hepimizin ölmesini bekliyorlar"
Chan düşünceyle konuştu. Changbin alayla karşılık verdi.
"Düşünsenize bizim özel güçlerimiz varmışta bizden bunu saklamak için için bizi seçtilerse. "
"Changbin mal mısın? Kura ile seçiliyor bunlar. "
"Oğlum bak şimdi sen kurada ki eğer kağıtlarını gördün mü belki de hepsinden aynı şeyler yazıyordu"
"Saçmalama"
Changbin ve Seungmin'in kavgası bitince Minho'ya döndüm.
"Napalım"
"Birbirimiz hakkında bilmediğimiz bir şeyler söyleyelim"