Yağmurlu bir kasım günüydü, gri bulutlardan ötürü hava kapalıydı. Okul bitmiş, çoğu öğrenci evlerine gitmek için ya sokakta koşturuyor ya da velileri tarafından arabayla alınıyorlardı.
Hafta içi okul çıkışında mağazanın pek dolu olmaması normaldi, zaten kuytu yerde kalan bu mağazanın müşteri sayısı da bir hayli azdı.
İçeri girdiğinde bir süredir tanıdığı dükkan sahibine selam verdi ve ıslak saçlarını dağıttı. Su damlaları siyah kot cekesinin yakasına ve boynuna düşerken çoktan etrafa göz gezidrmeye başlamıştı.
Bir süredir sevdiği grubun kasetini alabilmek için para biriktiriyordu ve o gün, bugündü. Eve gitmeden önce biraz dolanmak istedi, sonuçta evde onu bekleyen kişiler pek bayıldığı kişiler değildi.
Heffley ailesinin en büyük çocuğuydu Rodrick. Okulda 'ucube' denilerek aşağılanan tiplerdi ama pek takmıyordu, onun için tipik bir ergen denilse yanlış olmazdı.
Dükkanın içi dışarıya nazaran çok da sıcaktı, biraz da vakit öldürmek için raflar arasında gezinmeye karar verdi.
Parmakları CDlerin üzerinde geziniyordu. O günlerin en ünlü rock gruplarından çoğunun albüm kapaklarına baktı. Queen, Evanescence, Snow Patrol, Coldplay...CDlere göz atarken gözü karşı raftaki kasetlere bakan kişiye takıldı. Genç bir kızdı, gözleri plaklar arasında geziniyordu. Koyu makyajı gri renk gözlerini ortaya çıkarmıştı.
Rodrick kaşlarını çattı, daha önce hiç gri renk göz gördüğünü sanmıyordu. Ama karşısındaki kızın gözleri dışarıdaki yağmur bulutları kadar griydi ve hoştu.Rodrick farkında olmadan fazla bakmış olacaktı ki kız hissedip kafasını kaldırmıştı. Göz göze geldiklerinde kız hafifçe gülümsedi, Rodrick gülümsediğini sadece gözlerinin yanında oluşan çizgilerden anlayabildi.
İçinde kızla tanışmak için bir dürtü duymasına rağmen bunu yapmadı. Duvarda asılı posterlere bakıyormuş gibi yaparak ilerlemeye devam etti. Ellerini cebine soktu, adımlarının ses çıkarmamasına dikkat etti.
Karşı rafın önüne gelince usulca arkasını döndü ve az önce göz göze geldiği kızı fark etti. Siyah saçları yağmurdan dolayı ıslanmıştı ve omuzlarında bitiyordu. Siyah ojeli parmakları en sevdiği albümlerden birinin plağını tutuyordu. Giysileri ise..kendi tarzı gibiydi aslında. Koyu renk odaklıydı.
Gözlerini tekrardan yüzüne bakmak için yukarı çevirdiğinde kızın kendisine baktığını fark etti.
Kız güldüğünde kendisi de güldü, ardından hemen önüne döndü.Rodrick utangaç bir tip değildi. Aksine, birçok şeyi umursamazdı. Ama o an, göz göze geldiklerinde yüzünü hemen başka yere dönme ihtiyacı hissetmişti, ardından ise oradan uzaklaşmak.
Yine de bunu yapmadı.Çünkü haftalardır almak istediği albüm tam olarak kızın olduğu raftaydı. Cesaretini topladı ve ciddi bir yüz ifadesi takınarak o rafa doğru ilerledi.
Tam kızın yanında duruyordu şimdi, yine de onun varlığını görmezden gelmeye çalışarak istediği kaseti bulmaya çalıştı.
Genç kızın gözlerini üzerinde hissedebiliyordu, bu tüylerinin diken diken olmasına yol açsa bile umursamamaya çalıştı."Guns n roses sever misin?"
Ani gelen soru karşısında afalladı. Az önce göz göze geldiği kız bir soru sormuştu. Kendisine sorduğundan emin olmak için etrafına bakındı.
"Evet, severim." diye cevap verdi, kekelememeye çalıştı. Bu çabası bile kendisini garip hissettirmeye yetti. "Sen de sever misin?"
"Severim," dedi kız ve elindeki kaseti gösterdi. "En sevdiğim şarkıları."
Bu bir 'This I Love' şarkısı kasetiydi.
"Ben de o şarkıyı severim." diyerek usulca başını salladı. "Güçlü bir şarkı."
"Evet. Hem güçlü hem de derin, bence."Kızın sıcak gülümsemesine yarım bir gülümsemeyle karşılık verebildi. Ardından gözü rafta gezindi ve bir kaseti eline aldı.
"Bu da benim en sevdiğim. Sweet child o'mine."
"Güzel bir müzik zevkin var." Kız güldü. "Şarkının Axl Rose'un kız arkadaşı için yazdığını biliyor muydun?"
Rodrick güldü, aklına gelen şey ile muzip sırıtmasına engel olamadı. "Bu yüzden seviyorum."Kız kaşlarını çattı. "Romantik biri misin?"
"Sayılır." birkaç saniye sonra sırıtması genişledi. "Hayır, aslında değilim. Flört etmek konusunda berbatım, değil mi?"
Kız kendisine bakıp güldü. "Flört mü ediyordun? Bu konu üzerine gerçekten çalışmalısın. Bir kızı etkilemek için daha fazlasına ihtiyacın var."
Rodrick gergin bir şekilde güldü. Ne yapmaya çalışıyordu ki?!İlk defa kendisiyle bu kadar uzun bir iç çatışmaya girmişti. Ne yapacağını şaşırmış gibi, tutarsız şeyler yapması tamamıyla utanç vericiydi. İstediği albümü bulmak için kasetlere bakmaya devam etti. Kız ise hiçbir şey demeden yavaşça uzaklaştı.
Bakmayacağım. Bakmayacağım.
Kendisini sürekli telkin etmesine rağmen bu kelime birden bir kere baksam ne olur'a döndü. Gözleri dükkanın içinde genç kızı aradı. Evet, hâlâ oradaydı. Dükkanın diğer tarafına, müzik aletlerinin olduğu kısma gidiyordu.Yine içindeki muzip sese uyup, onu takip etmeye karar verdi.
Elindeki kaset ile yavaşça dükkanın diğer tarafına yöneldi.
Genç kız elektro gitarlara bakıyordu. En sonunda kırmızı bir tanesini gözüne iliştirdi ve omzundaki çantayı yere bırakarak usulca gitarı aldı.Rodrick ise kaşlarını çatmıştı. Hem Guns N Roses'ı biliyor, hem de gitar çalıyordu öyle mi?
Aniden aklına kendi grubu için bir gitarist aradığı geldi.Kız ise aynı anda gitarı çalmaya başlamıştı.
Sweet Child O'Mine'nın girişini çalıyordu.
Rodrick'in sırıtışı gülümsemeye dönüştü.
Benim sevdiğim şarkıyı çalıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, gerçekten de güzel çalıyordu."Yanlış kıza göz diktin, genç adam."
Aniden konuşan dükkan sahibi George ile irkildi.
"Ne?"
"Yanlış kıza bakıyorsun diyorum." diyerek tekrar etti. "Babası tam bir baş belasıdır. Sadece delikanlıysan onunla yakınlaş derim."
"Onun hakkında öyle düşünm-"
Rodrick kendini savunamadan Bill sözünü kesti.
"Gözler yalan söylemez, ben de yalan söylemem."
Ardından birkaç adım atarak gitar çalan kıza baktı.
"Hey! Kuralları biliyorsun küçük hanım. Parayı vermeden gitara dokunamazsın."
George, kollarını göğsünde birleştirerek genç kıza baktı."Sadece çalıyorum George, yemiyorum gitarını."
"Onu yerine koy. Bir tane teline zarar gelirse tüm gitarın parasını alırım."
George tezgâhla ilgilenmek için arkasını döner dönmez genç kız orta parmağını gösterdi. Rodrick kendini tutamadan güldü."Hey, sen bizi mi dinliyordun?"
"Kulak misafiri oldum diyelim." Ardından elini genç kıza uzattı. "Rodrick."
Kız sırıttı. "Tanıştığıma memnun oldum Rodrick."
Elini sıkmadan kapıya yöneldi.
"Elimi sıkmadın ve adını söylemedin. Çok kabasınız genç bayan."
Kız kapıyı açıp yağmura çıkmadan önce gülümsemekle yetindi.°°°
"Rodrick!"
"Evet benim."
Rodrick anahtarını bıraktıktan sonra mutfaktaki annesine baktı.
"Islanmışsın! Neden bu kadar geciktin? Senin için endişelendim."
Rodrick göz devirdi.
"Anne, kendimi koruyacak yaşa geldim, endişelenmeyi bırak. İşim vardı."Manny ağlamaya başladığı için annesi daha fazla sorgulamadı, Rodrick de çatı katındaki odasına gitmek için merdivenleri tırmandı.
Geçerken kardeşi Greg ile karşılaştı.
"N'aber bücürük?"
Greg her zamanki gibi konuşmamayı tercih etti.Odasına gelir gelmez çantasını bir tarafa fırlattı ve cebine sıkıştırdığı kaseti çıkardı.
Guns N' Roses - Chinese Democracy
Kaseti oynatıcıya taktıktan sonra kendisini yatağa attı.
İlk çalan şarkıyla gülümsemesine hakim olamadı.
This I Love.
"Nasıl aklıma işlemeyi başardın, genç bayan?" diye mırıldandı kendi kendine, yüzünü elleriyle kapamadan önce.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
november rain ‡ rodrick heffley
Fanfictionguns n roses - november rain rodrick heffley x valentine pierce