𝒀𝒆𝒓𝒅𝒆 𝑰𝒔𝒍𝒂𝒏𝒂𝒏 𝑲𝜾𝒓𝒎𝜾𝒛𝜾 𝑩𝒆𝒓𝒆

19 0 0
                                    


𝙷𝚊𝚢𝚊𝚝 𝚋𝚒𝚣𝚎 𝚔𝚊𝚙ェ𝚕𝚊𝚛 𝚊𝚌̧𝚊𝚛, 𝚢𝚘𝚕𝚕𝚊𝚛ェ𝚖ェ𝚣ェ 𝚘̈𝚗𝚞̈𝚖𝚞̈𝚣𝚎 𝚜𝚎𝚛𝚎𝚛 𝚟𝚎𝚢𝚊 𝚜̧𝚊𝚗𝚜ェ 𝚊𝚢𝚊𝚔𝚕𝚊𝚛ェ𝚖ェ𝚣𝚊 𝚐𝚎𝚝𝚒𝚛𝚒𝚛 𝚖𝚒?

🌺

Cevap bilimin değişkenliği kadar karmakarışık ve yerinde durmazdı. Herkese verilen hayat üflenirken birçok şey sayfanıza yazılır. İlk başlarda bir ağızdan anlatılır hikayeniz. Yavaş yavaş zaman aktığında siz söze gelir, yazar olursunuz. Günlük gibi hayatınız bir yerlerde kaydolur ve silinmez birer yazı olurlar. Sayfalar siz yazarken nehir gibi akar. Çocukluk hızlı geçer derler...

Beyaz kağıtlar arttığında ve siz o kalemi elinizi almakta güç çektiğinizde sayfada sizden izinsiz cümleler belirir. Seçim hakkınız vardır elbet. Milyonlarca, belki de dile dökemediğimiz sayılarla. Ama biz o sonsuz sayı şelalesinden sadece bir tanesini seçeriz. Onu cevapladığımızda zaman bir daha geri alınmaz. Okyanusun bitişi ve başlangıcının sorgulanması ve araştırılması kadar imkansız ve zorlu bir şeydir aslında karar vermek. Ama cevap vermek zorundasındır çünkü zaman durmaz.

Sorular sayfalara gelmeyi hiç bırakmaz. Her dakika başında bir soru karşınıza çıktığında yorulursunuz. Bazı sorular renk katar; mutluluk getirir. Bazı sorular siyaha boyar; üzüntüyle baş başa bırakır. Bazı sorular çizgiler belirler; karakterinizin duvarlarınızı örersin. Bazı sorular sadece ruhunuza iğne batırır; acıyı tatmanızı ister. Sonu gelmez bir sürü soru ve kalemle süslenmiş sayfalar hayatınızı oluşturur.

Her şeyden önce ne demiştik? Seçimler değil mi? Sorular cevaplarında seçim hakkı sunar. Yaşın değeri her zaman gözler önündedir. Çocuk zamanında pek de önemli değildir aslında seçimler çünkü zaten çoğu hak aileye kalır. Ama yaş değere bindiğinde işte o zaman işler çıkılmaz hale gelir. Hayat bize kapılar açar, yollar sunar ve şansı bize verir. O kapıyı açmak, yolda yürümek ve şansı almak bize kalmıştır.

Kapının kulpu kırık olur, bir bilindik vardır deriz. Yol çöker veya kayalar duvar olur, hayalimiz kırılır. Şans ayakkabımıza çarpar ansızın gelen top gibi. İteriz bazen, aptal deriz, doğrusu budur. Alırız, şanslı bıdık deriz, belki kötüsü belki de en iyisi odur. Bilinmez döngü hep var olur ve devam eder sonsuzca. Hayat bizi sever mi sevmez mi, anlamazsın çünkü herkese böyle merhametli ve sevecen değildir. Birilerine doğada huzuru bulmasını sağlarken birilerini siyah gökte sokağın köşesinde ağlamasını öğretir.

Seçimler... Seçeriz elbet. İyi veya kötü, hayat ne sorarsa ne isterse. Seçemediğimiz şeyler peki? Onlar içinde acımasız ve gurursuz mudur hayat? Üzülür mü seçme hakkı sunmadığına? O insanlara da güzel duygular tattırır mı? Huzuru şanstan üstün tutup avuçlarına bırakır mı? Zaman geçmedi, rüzgar esmedi, kum taneleri uçuşmadı. Uygun gün, belki de ay belki de yıllar kırmızı halı olur mu? Benim sayfalara yazdığım sorular cevap bulur mu?

Hayat zilimizi çalıp seçmediğimiz hakların çantasını bize uzattığında içine baktığınız an itibaren zihniniz bir kademe üste atlar. Bende atladım. Kaç kademe var saymış değilim ama üst yerler tahtım olmuş diyebilirim. Tahtımda otururken altımda yatan kaç geçmiş ben vardı, bilmiyorum. Hepsi bendim, hiçbiri başka biri değildi. Kendimi ezerek tahtıma yerleşmiş ağlıyordum. Gülmek bana günah yazılmıştı.

Altımda ruhu çıkmış her bir bedenim acıyla artarak beni oluşturdu. Seçimsiz bırakılan ve tahtında bile hor görülen birer taç sahibi olan biri... Ben işte. Nilüfer. Ailemiz, göz rengimiz, burnumuzun nasıl yapıda olacağı, boyumuzun uzunluğu, zekamız, karakterimiz ve saymakta üşendiğim onlarca şeyi biz seçmeyiz. Dünya da hayat bulan her insan bunların içinden biriyle münakaşa yaşamıştır. Şans bazen sadece uzanarak alamadığın o bardaktır.

𝑩𝒖̈𝒚𝒖̈𝒍𝒖̈ 𝑫𝒖̈𝒈̆𝒖̈𝒎Where stories live. Discover now