Bora'nın Nazlı'ya mektubu

15 1 0
                                    

25 Eylül, 2019
Bora'dan Nazlı'ya...

2 yıl...
Koskoca 2 yıl be, sevgilim.

Senden haber alamadığım 750 gün.
Sesini duymadığım 18000 saat.
Nefesini hissetmediğim 1080000 dakika.

Ve bu dakikalar gittikçe artıyor.

Saniyelerin akmağa devam etmesi ise beni delirtiyor.

Çünkü senden daha da uzaklaşıyormuşum gibi hissettiriyor.

Her an aklımda canlanıyorsun.
Gülüşün, kıkırtıların, küçük bir kız çocuğu gibi nazlanmaların...

Her geçen dakikada bu anılara bir daha yenisinin eklenmeyeceği gerçeği yüzüme tekrar-tekrar çarpıyor.

Kalbim acıyor. Varsın acısın, derdim o değil.

Ama Nazlı, orada sen varsın. Ya senin de canın acıyorsa?

Benimki çok acıyor. Alışılmayası bir acı değil, hakta ediyorum zaten. Ama zaten korkum da bu acıya alışmak.

Korkum, sensizliğe alışmak.

Her ne kadar hak ettiğimi düşünsem de, bencilliğime de göz yumamıyorum.

Nazlı, seni özledim. Ve en sevdiği oyuncağını kaybetmiş bir çocuk masumiyetiyle seni istiyorum. Yalansız-dolansız, oyunsuz-kandırmacasız. En gerçek halimle. Artık somut hale gelmiş bir özlemle. Bedenimde buz tutmuş günlerime ışık tutacak kadar kanımı kaynatan, büyük bir arzuyla.

Belki yaradana seni yalvarmak, hak etmediğim bir dilek. Belki ben de cezalandırılması gereken şeytanım. Ama 2 yıl yetti be, güzelim.

Senin ceza olarak bana bir ömürün bile yetmeyeceğini düşündüğünü varsayıyorum. Ve aslında, bunun varsayım olduğunu düşünerek de kendimi kandırıyorum. Çünkü, bu zaten bariz bir gerçek. Fakat eğer geçen bu 2 yıl, 3 yıla vararsa, Nazlı, işte o zaman geçen ömrümün, aldığım nefeslerin de artık bana yetmesinden ve daha fazla göğsümü sıkıştıran nefesi ciğerlerime çekmekten vazgeçmekten korkuyorum.

Hayır, yanlış anlama, lütfen. Ben ölümden de hiçbir zaman korkmadım, Nazlı. En azından, Kara olduktan sonra. Ama seni son bir kere görmeden ölmekten, her şeyden çok korkuyorum, sevgilim.

Garip, eskiden hep kendini bana izah etmeğe çalışan sendin. Ama şimdi, senin benim bir kelimemi bile yanlış anlamandan çekiniyorum.

Bilmem sebebini merak eder misin, ama ben yine de söyliyeyim: Çünkü, biz zaten çok uzun bir süre bir-birimizi anlayamadık, Nazlı. Anladıysak da, yanlış anladık. Artık doğru anlayalım istiyorum , doğru konuşalım, doğru duyalım.
Doğru hissedelim, doğru sevelim...

Bir de ne çok kez korkuyorum yazmışım. Beni hiçbir şey korkutamaz derken yine bütün kurallarımı yıkıp- geçtin be sevgilim.

Yokluğun, gerçekten, her bir şekilde yıkımmış.

Ama ben zaten, senin benim istisnam olmanı hep sevmiştim.

Gerçi sen her kese, her şeye aykırıydın. Her ortamda bir şekilde diğerlerinden seçilen ve farklılığıyla her kesin dikkatini çeken bir çiçektin. Sen bana göre "vadideki zambak"tın. Hayatın sillesini görmene rağmen şımarık bir çocuk gibi büyüdüğünü düşündürten, ama iticiliğin aksine, tatlı olan tavırların... Kalbindeki acılara inat gülümsemeği başarabilmen öyle büyük bir olgunluktu ki, seni küçük bir kıza benzettiğim zamanlara bile aykırı olmağı başarabiliyordun.

İsterdim ki, seni diğerlerinden ayıran meziyetlerini bir tek ben görebileyim. Seni başkalarından farklı kılan özelliklerini bir tek ben fark edebileyim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Maça Kızı 8 FANFİCTİONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin