medya: lovelyz - for you
Sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmiştim. Gece Taehyung uyuyana kadar uyumamış ve nefesi düzene girene kadar onu seyretmiştim. Yüzü gerçekten çok güzeldi. Vücuduna bakmayıp yüzüne baktığım zaman kendimi çok daha iyi hissediyordum. Vücudu da güzeldi fakat çok narindi. Sanki ufak bir dokunuşta kırılacak bir sanat eseri gibiydi, bunu daha önce de söylemiştim. Bu yüzden beni tedirgin ediyordu. Onu çok fazla besleyecektim! Kilo alacaktı, boyu uzayacaktı. Vücudu toparlayacaktı. On dokuz yaşının hakkını verecek ve olduğu yaşta gösterecekti. Onun hakkında birçok planım vardı.
Henüz dün tanıştığım biri için bu kadar istekli ve heyecanlı davranmamın sebebi neydi ben de bilmiyordum. Taehyung üzerime düştüğü andan beri sanki içimden bambaşka bir Jungkook çıkmış gibiydi. Bu durumdan şikayetçi olduğum söylenemezdi ancak birazcık da korkmuyor değildim. Kendimi çok mu kaptırmıştım bu işe? Yoongi Hyung haklı olabilir miydi? Onu henüz tanımıyor, nasıl biri olduğunu bilmiyorduk. Üstelik konuşmuyordu da, ağzından tek bir kelime bile duymamıştım henüz.
İşler çok karışıktı, çok.
Tavadaki son krebi tabağa koyduğum sırada Taehyung gözlerini ovuşturarak mutfağa girmişti. Gülümseyerek tabakları masaya koymuş, onun sandalyeye oturmasını seyretmiştim. Sonunda bakışlarını bana çıkardığında yüzümdeki gülümsemem elimde olmadan büyümüştü.
"Günaydın Taehyung, rahat uyudun mu?"
Kafasını olumlu anlamda salladığında ben de aynı şekilde onu onaylayıp karşısındaki sandalyeye oturmuştum. Dün gece tek başına duş alırken ufak bir aksaklık yaşamıştı. Duştan çıkarken ayağı kaymış ve kafasını lavaboya vurmuştu. Alnının kenarı biraz morarmıştı şimdi.
"Başın nasıl oldu, hâlâ ağrıyor mu?"
Başını onaylarcasına salladığında derin bir nefes alıp suratımı asmıştım. Ne yalan söyleyeyim canının acıması benim de keyfimi kaçırmıştı. Keşke ona yardım etseydim ve daha dikkatli davransaydım demeden edemiyordum.
Önündeki tabağı biraz daha ona doğru itip işaret etmiştim. Bakışlarını hazırladığım kahvaltılıkların olduğu tabağa indirdiğinde gülümsemeye çalışmıştım.
"Bugün senin için eczaneden ağrı kesici krem alacağım, merak etme. Yüzünü yıkamışa benziyorsun, şimdi bu tabaktaki her şey bitecek."
Uslu biri olup kenardaki çatalı ve bıçağı almıştı ses çıkarmadan. Bunu onaylamış olarak kabul edip ben de kahvaltıma başlamıştım. Konuşan tek kişi olduğum için sabah sabah yalnız başıma konuşmak istemiyordum. Hem Taehyung da uyanabilmiş sayılmazdı, kafasını zar zor dik tutabiliyordu. Bazı ara yanağını eline yaslayıp gözlerini dinlendiriyordu. Sorularımı yanıtlamak onun için de zor olmalıydı.
Bugün odası için alışveriş yapmayı planlıyordum. Yukarıda boş bir oda vardı, orayı onun için düzenleyebileceğimizi düşünmüştüm. Her şey sanki onun için önceden ayarlanmış gibiydi. Kaderin cilvesi bazen beni şaşırtıyor, hatta bir nebze olsun ürkütüyordu bile.
Dışarı çıkmamıza gerek yoktu, internet üzerinden beğendiği oda takımını sipariş edebilirdik. Bu yüzden bu işi kahvaltıdan hemen sonra yapıp aradan çıkarmayı düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sense | taekook
FanfictionTüm duyguları öğrettiğimi sanıyordum ama birini unutmuşum. Kendimin de bilmediği bir duygu... Ben onun öğreticisiydim güya ama sonunda o öğretti bana. Hiç bilmediğim aşk duygusunu, ondan öğrendim. Ben Jeon Jungkook, Kim Taehyung'u çok sevdim; gereği...