2.Bölüm: Duygular

93 21 45
                                    

Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyinn 🩶

medya: kei & hwasa - wish you were gay

[Jungkook]

"Dikkat et, kafasına dikkat et."

"Kucakladım, tamamdır. Sıkıntı yok."

"Dikkatli ol."

Yoongi Hyung birkaç adım geri çekilip bana alan açtığında arabanın arkasında hâlâ baygın bir şekilde yatan bedeni kucaklayıp indirmiştim arabadan. Kapıdan uzaklaştığımda Hyung kapıyı kapatmıştı yavaşça.

"Bundan emin misin Jungkook? Sonuçta onu tanımıyorsun, nasıl biridir bilmiyorsun. Evine almak istediğine emin misin?"

"Sen de Jimin'i tanımıyordun Hyung."

Evin kapısına doğru ilerlemiştim kucağımdaki ufaklıkla birlikte. Onu uyandırmamak için daha yavaş ve kısık sesle konuşuyordum. Yoongi Hyung da sağ olsun eşlik ediyordu bu konuda bana.

"Cebimde anahtarlar var, alsana Hyung."

Söylediğim şeyden sonra hızla elini pantolonumun ceplerine atıp anahtarı olduğu yerden çıkarmıştı. Kapıyı açıp içeri girmiş, ardından bizim girmemizi beklemişti.

İçeri girer girmez ilk işim salona ilerlemek olmuştu. Amacım kucağımdaki bedeni salondaki koltuğun üzerine yatırmaktı. Birkaç dakika bile sürmeden gerçekleştirmiştim bu amacımı.

"Onunla ne yapacaksın?"

"Hiçbir fikrim yok..."

Ufaklığı koltuğa yatırdıktan sonra doğrulduğum sırada yanıtlamıştım Yoongi Hyung'un sorusunu. Gerçekten ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu. İçgüdüsel olarak onu alıp buraya getirmiştim, mantığımı bir gram olsun kullanmamıştım ve şimdi onunla ne yapacağımı bilmiyordum.

"Bu çocuğu öylece bırakmazlar Jungkook, Jimin'den biliyorum. Peşine düşecekler, onu arayacaklar, hatta belki de senin başına bela olacaklar."

"Olsunlar, kimseden korkum yok."

"Jungkook, yapma ama. Bunlar senin o üniversitede kavga ettiğin muhallebi oğlanlarına benzemezler. Sen de gördün, bellerinde silah vardı."

"Sen olsan Jimin'i onlara verir miydin Hyung?"

"Asla."

"O halde ben de onu vermeyeceğim."

"İsmini bile bilmiyoruz."

"Sorun değil, öğreniriz."

"Jungkook..."

Ağzımı açmış Hyung'uma karşı çıkacaktım ki sol taraftaki beden hareketlenmişti. Hemen çenemi kapatıp ona doğru dönmüş, koltuğun yanında dizlerim üzerine çökmüştüm. Yoongi Hyung sağ yanımda derin ve manidar bir soluk aldığında onu duymazdan gelmiştim. Koltukta uzanan ufak beden yavaş yavaş gözlerini açarken bu manzarayı kaçırmak istemiyordum.

Gözlerini kırpıştırmıştı. Uzun kirpikleri birkaç kez birleşip ayrılmıştı. Kaşlarını hafif çatmıştı gözlerini zar zor araladığı sırada. Göz bebekleri yoğun ışığa henüz yeni yeni alışırken o bakışlarını sağa ve sola çevirmişti. Ardından hızlıca yattığı yerden doğrulmuştu. İrkilerek geriye çekildiğimde bir eliyle başını tutup gözlerini yummuş, diğer eliyle de ona yakın olan elime tutunmuştu.

"İyi misin, ani hareket etmemeye çalış."

Onu korkutmak istemediğimden sesimi olabildiğince yumuşatmıştım. Ben iyi olup olmadığını sorduğum an başını kaldırıp yüzüme bakmıştı. Gözlerinde yine o parıldayan, etkilenmiş ifadeyi görmüştüm. Bu iki oluyordu, ne zaman ona "iyi misin" diye sorsam hayranlıkla bana bakıyordu.

Sense | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin