Bölüm-1. ~İYİKİ ANAN SENİ SIÇMIŞ~

107 14 18
                                    

Minho'dan

Küçükken geçirdiğim bi kaza sonucu hafızamı kaybettim. Yani hayatımın büyük bir kısmını hatırlamıyorum. Fakat artık alıştım. İlk zamanlar hiç kimseyi tanımıyodum. Ailem bana bu konuda oldukca yardımcı oldular. Büyüyüp üniversitede heykeltraşlık üstüne bi bölüm okudum. Bi kaç sene sonra ise Rusya'ya taşındım. İki arkadaşımda benimle geldi. Üç kedimle mutlu bi hayat yaşıyorum şu an. Kaos olmadan ahşap oymakla geçiyo günlerim.

Kapımın şafak operasyonu gibi çalınmasıyla yatağımdan düştüm. Saat daha çok erkendi. Bu güne teslim etmem gereken bi heykelimde yok.

"Bu kim amk. Bu saatte niye birinin evine gider bir insan."

Odamdan çıkıp aşağı kata indim. Kapıya doğru ilerledim ve derin bi nefes aldım. Kapıyı açtığımda karşımda duran 11 kişilik sürü karşısında azım açık kaldı. Bütün arkadaş grubum karşımda duruyodu.

"İYİKİ ANAN SENİ SIÇMIŞ MİNHOOO!!!"

Ellerindeki pastada kedi figürleri vardı. Bu kesinlikle Felix'in işi. Onun pastalarını nerede görsem tanırım.

"RUSYA'YA GELDİNİZ VE BANA HABER VERMEDİNİZ!?"

Changbin'in ensesine vurduğumda bana gülümseyip omuz silkti.

"İKİ GÜNDÜR Bİ PASTA İÇİN EVİMİZİ İŞGAL ETTİLER BE!"

Soobin'in isyanı üzerine gülüp içeri geçmelerini söyledim. Hepsi içeri geçtikten sonra Felix üstüme atladı.

"Minho teyzem niye beni aramıyo o eşek sıpası diyo sana."

"Nasıl aramıyorum! Her sabah arıyorum yaa!"

"Bilmem."

Bana sarılmayı bırakıp salona doğru ilerlediğinde kapıyı kapatık içeri gittim. Herkes ayrı koltuklara çökmüştü.

"Minho! Hadi taban getir pasta yiyelim!"

"Tamam Chan!"

Mutfağa girip tabakları elime aldım. Çatal ve bıçak alıp tekrar salona gittim.

"Mumlarım nerde benim? Dilek dilemem gerekiyo."

Elinde çakmakla mum yakmaya çalışan Kai'ye baktım. Salak bi yüz ifadesiyle bana bakıyodu.

"Sakin ol paşam..."

Mumları pastaanın üstüne dizdiğinde gülümsedim. Gözlerimi kapatıp içimden bir dilek diledim. Mumları üflediğimde herkes alkışlamaya başladı.

"Rusya baya uzakmış bizim oraya. Uçakta üç öğün yemek yedim."

"Sen bir saatte üç öğün yiyorsun Beomgyu..."

"Sana ne Taehyun! İnsan düşmanına böyle demez, sen sevgilini gömüyosun!"

"Üzgünüm..."

Gülümsedim ve önüme konulan pastadan bir dilim aldım.

"Ellerine sağlık Felix! Mükemmel pastalarını özlemişim."

"Nasıl anladın benim yaptığımı?"

"Anlamasaydım şerefsizin teki olmalıydım. En sevdiğim kuzenimin pastalarını nasıl anlamam."

Biz sohbet ederken bir an için gözüm cama kaydı. Kar yağıyodu... Son baharda kar yağmasına şaşırırken herkesin cama baktığını fark ettim.

"HADİ ÇIKIP KAR TOPU OYNİYALIM!"

Herkes kapıya koştuğunda bende ayağa kalkıp onlara yetiştim. Hava soğuk olduğu için üstüme kalın bi palto aldım.

"Beni bekleyin valla götünüze donmuş su borusu sokarım!"

Ayakkabımı giydikten sonra anahtarımı alıp dışarı fırladım. Kar daha tam olarak tutmadığı için kar topu oynayamıyorduk.

"Ne güzel işte azar azar yağıyo kar. Fazla yağmasın üşütmeyelim."

Seungmin'in kurduğu cümleden sonra bir anda yoğun bi kar yağışı başladı.

"SEUNGMİN HYUNG İLK DEFA ŞOM AĞIZIN BİR BOKA YARIYOR! SENİ SEVİYORUM!"

Jeongin Seungmin'in üstüne atlayıp çimlerin üstüne düşmesini sağladı. Kar o kadar çok yağmaya başlamıştı ki önümü göremiyordum.

"HEY! ÇABUK EVE GEÇİN! KAR YAVAŞLAYINCA ÇIKARIZ! Bİ YERLERİNİZİ İNCİTMEYİN! HERKES YANIMA GELSİN!"

Annesinin yanına koşan minik vivcivler gibi herkes yanıma geldiğinde yoklama almaya başladım. Biri eksikti... Felix yanımda yoktu.

"FELİX!"

Etrafıma baktım ama görünmüyodu.

"Yeonjun herkesi sizin eve topla ben Felix'i bulucam."

"Tamam."

Hızla ezbere bildiğim sokaklarda dolaşıp Felix'i arıyodum.

"FELİX! NERDESİN!"

Evin iki sokak ötesindeki parka girdiğimde bi gıcırtı sesi duydum.

"Felix!"

"MİNHO HYUNG!"

Salıncakta oturmuş gözlerinden yaş akan Felix'e baktım.

"Nerelerdeydin! İki saattir seni arıyorum."

"Karda koşarken yolumu kaybettim. Çok hızlanınca da taşa takıldım bileğim burkuldu."

Felix'i sırtıma alıp eve doğru yürümeye başladım tam o anda büyük bi çığlık sesi duydum.

"Sende duydun mu Felix?"

"Neyi? Ben bir şey duymadım."

"Boş ver."

Kafamı sallayıp tekrar eve doğru ilerledim. Arada tekrar çığlık sesleri duyuyodum. Artık paranoyak biri olduğumu düşünmeye başladım.

"Bir daha bensiz bi yere gitme Felix! Bilmediğin yerlerde kaybolup duruyosun."

"Tamam."

Soobin ve Yeonjun'un evinin önüne gelince kapıyı çaldım. Chan hyung kapıyı açtığında yüzünde büyük bi endişe vardı.

"ÇOK MERAK ETTİM SİZİ!"

"Özür dilerim..."

Felix'i sırtımdan indirir indirmez Chan hyunga sarıldı. İçerde herkes bize bakıyordu. Montumu çıkarıp kapıyı kapattım.

"İzninizle biraz daha uyumak istiyorum. Sabahın köründe uyandırdınız beni."

Yeonjun ve Soobin'in odasına ilerledim. Tam kapıyı açıcaktımki ikisinin gece fanfinfon yapmış olma ihtimali aklına geldi. Yüzümü ekşitip misafir odasına girdim. Kendimi yatağa atıp üstümü örttüm. Gözlerimi kapatıp rüyalar alemine giriş yaptım.

İlk bölüm vatana millete hayırlı olsun.

Yazım hatalarını görmeyin.

Холодный °MİNSUNG°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin