Bogum geldikten sonra fazla durmamıştım. Pankekten bir iki tane alıp çıkmıştım. Şimdi ise evimden bir bebek ağlaması duyuyordum. Dün sevişip bugün doğurmuş olamaz diye ne olduğunu anlamak için anahtarımı kapıya takıp açmıştım. Evin içinde bir telaş vardı. Karşımda gördüğüm bebek ve omegayla öylece durup hatırlamayı beklemiştim.
"Merhaba" ona seslendiğimde anlamsz gözlerle bana bakmıştı. (Merhaba/selam gibi düşünmeyin ingilizce konuştuklarını unutmayın lütfen)
"O Yoongi, kuzenimiz. Süryanice konuş Jungkook."
Öyle söyleyince kıyafetlerini süzdüm. Kıyafetleri buraya ait olmadığını söylüyordu adeta. Tıpkı bizim gibi. Kıyafetlerimiz, konuşmamız, eğitimimiz, belki kültürümüz bile unutuluyordu ama yine de buraya ait olmadığımız belli oluyordu.
"Merhaba Yoongi"
"Merhaba Jungkook"
"Buraya nasıl geldiniz?"
"Arkadaşınız sayesinde."
Öğrendiğim şeyle hafifçe Namjoon'a bakmıştım. Cidden bunu yapmıştı. İnanamıyordum hâlâ.
"Namjoon hyung..."
Bir şey demeden etrafa gülücükler saçmaya başlamış miniği kucağıma almıştım.
"Babası nerede?"
"Fransa'ya kaçtı o."
"Seni bırakıp mı gitti?"
"Beni de alacağını söylemişti ama duyduğuma göre başkasıyla evlenmiş."
Çok sorgulamadan bu tatlı şeyi mıncırarak sevmek istiyordum sadece.
"Hyung sen pijamalarını giyin rahatla istersen."
Gerilip Namjoon'a bakmıştı. "O buradayken mi?" Diye sormuştu. Onun böyle gergin olması normaldi...
"Gel ben sana kıyafet vereyim"
Biz giderken Namjoon'un abime söylediğini duyup gülmüştüm. "Bence küfrettiler."
Yoongi hakkında hiçbir şey bilmiyordum gidip abimden ona nasıl davranacağımı öğrenmiştim. Sonuçta evet aslım oralıydı ama ben hiç gitmemiştim doğduğum ülkeye.
"Kaçlı?"
"2000'li."
"19 yaşında mı? Baba olmak için çok erken değil mi? Hyung bence daha büyüktür."
"Orayı burayla karıştırma orada evlilik yaşları çok düşük. Hem eminim, babamın öldüğü sene doğmuştu."
"İyi de babamın 2000'de ölmesi imkansız omega babam bana hamileyken öldü demiştiniz."
Namjoon ile birbirlerine baktıklarında kaşlarımı çatmıştım. "Siz ikiniz benden ne saklıyorsunuz."
"Ne saklayacağız? Git bebek için muhallebi yap."
"Aynısın ya hep aynısın. Her yaşta seni çöpten aldık'a getiriyorsun şakayı." Söylene söylene yürürken muhallebi için gerekli malzemeleri çıkartmıştım. Bebek uyuduğu için onun yıkanması ertelenmişti. Hâlâ içeride fısır fısır konuşuyorlardı.
Kapı çalındığında kimse umursamayınca ikinci çalışınca gidip açmıştım. O keş arkadaşı buradaydı. Benden o zıkkımlardan isteyince kaşlarımı çattım.
"Torbacıya benzer bir yanım mı var?"
"Mülteci değil misin sen?"
"Ne alakası var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mülteci *Taekook*
Historical FictionAmerika'nın Irak'a işgal teşebbüsünde Jungkook'un babası onunla Amerika'ya kaçmayı başarmıştı. omegaverse omega-jk alfa-tae