BlondePrince
Duyduğum şey gerçek mi?
PeterParker
Ne duydun?
BlondePrince
Seungmin sizin şirketinizde çalışıyormuş?
PeterParker
Ha?
BlondePrince
Anlamazlıktan gelme, bana doğruyu söyle.
PeterParker
Eğer burada olsaydı bilirdim Hyunjin.
Benimle dalga mı geçiyorsun?
Bazı günlerimin büyük bir kısmı kendisi ile geçiyor.
Söylerdi.
BlondePrince
Hayır.
Sana inanmıyorum.
PeterParker
Manyak mısın ya?
BlondePrince
Onun bizden uzaklaşma sebebi kesinlikle bu.
Bana gerçeği söyle yoksa herkese yayarım Jisung.
Çok ciddiyim Jisung.
PeterParker
Hyunjin
BlondePrince
Dinliyorum Jisung.
PeterParker
Kimseye söyleyemezsin.
BlondePrince
Söyleme gibi bir planım yok zaten.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatıyorsun şimdi.
PeterParker
Ama
BlondePrince
Aması yok.
Öncelikle şunu söyle,
Bizden haberi var mı?
PeterParker
Senden bahsettim ama o kişinin sen olduğunu bilmiyor.
O gün beni teselli etmeye gelmiştin.
BlondePrince
O kadar ağladığın konu..
Bu muydu?
PeterParker
Bilmiyorsun ne olduğunu.
BlondePrince
O halde seni dinliyorum.
-
Taburcu olduktan on bir saat sonra görev başındaydık aynı kadro ile. Aynı şirkete yeniden gelmiştik ve sanırım ben yine aynı kişiler ile karşılaşacaktım. Aynı yolları kullanıp aynı odaya girdim ve benden istenilen şeyi aramaya koyuldum.
En sonunda aradığım şeyi bulduğum esnada kapı açılma ve kapanma sesi duydum. Ardından hüzün dolu bir ses, "İkimiz de aynı şey için buradayız. Bence.. İşimizi temiz bir şekilde bitirelim.."
Dudaklarımı hüzünle birbirine bastırdım. Başımı eğdim, gözlerim doldu. Yutkundum. "Bu iş temiz bitemez."
Sesi gülümsüyordu resmen, umut ediyordu bana. "Bitebilir Seungmin."
"Hayır.."
Küçük adımlarla bana yaklaştı. Nefesini boynumda hissediyordum. "Seni özledim." Kollarını bedenime sardı. "Sen beni özlemedin mi?"
Kollarını çektim, ona döndüm. Birbirimize çok yakındık. "Bunu yapmamalısın, Chris. Bunu yapma."
Gözlerinde kalbinin nasıl paramparça olduğunu gördüm resmen. "Sevgilim.. Ben seni çok özledim.. Beni bıraktığın o günden beri.. Çıkmadın aklımdan.. Bu benim için cidden çok zor oldu."
"Hayat zordur Chris.. Bırak işimi yapayım." Ağlıyordum, sesim berbat çıkıyordu. "Bana engel oluyorsun. İşimden olacağım senin yüzünden!" Göğsüne vurdum. "Git sadece tamam mı?! Git! Biz ayrıldık!"
Dirseklerimi tuttu. "Buna gerek yok, cidden. İnan bana, eğer bu şirketi bırakıp bizimle olursan çok daha rahat edersin Seungmin. Düşünemez misin?"
Kulaklığımdan öfkeli bir ses geldi, Bay Lee'ydi, "Düşünemez."
"O-olmaz Chris.. Beni çok zor bir duruma düşürüyorsun. İzin ver işte! İşimi yapayım!"
"Tanrım! Ben sana inanamıyorum!" Benden uzaklaştı. "Benden bu yüzden ayrıldın değil mi? Ben sana her şeyimi söylerken sen tüm hayatını benden saklamışsın!"
"Özür dilerim! Ama elimde değildi tamam mı?!" Gözyaşlarımı sildim. Şiddetli bir şekilde ağlamaya başlamıştım. "Git Chris. İşimi yapacağım, yoksa kovulurum."
"Kovul. Önemli değil. Beraber mutlu olabiliriz."
"Olmaz Chris, yeter artık sus." Yere çömeldim. Hıçkırarak ağlıyordum.
O ise benim bulduğum şeye gitti. "Seungmin, bu şirketten kovulman gerçekten ikimiz için de en iyisi."
Hıçkırığımdan sonra bağırdım, "Bana neler olduğu hakkında hiçbir fikrin yok!"
"Bebeğim," dedi almam gereken şey elindeydi artık. Bir dizini yere koyup önüme çömeldi. Yüzüme içten bir üzüntü ile bakıyordu. "Ben senin iyiliğini istiyorum. Benimle ol, seni koruyayım istiyorum. Sen benim hayatımın tek anlamısın. Eminim, sen de bunu istersin. Sadece bana izin ver."
Başım eğikken ona bakmıştım. Gözlerim yeniden yer ile buluştu. Chris beni kolları arasına aldı. "Ağlama güzelim benim.. Ağlama. Geçecek." Saçlarımı okşadı. Kollarımı bedenine sardım. Dudaklarımı omzuna bastırıp hıçkıra hıçkıra ağladım. "Beraber çok mutlu olacağız."
"Chris.. Her şey için teşekkür ederim.."
"Ben teşekkür ederim," dedi yüzüme bakabilecek kadar uzaklaşıp. "Seni seviyo-" Cümlesini tamamlayamamıştı çünkü karnına keskin ve uzun bir bıçak geçirmiştim.
Bıçağı aniden çektim, "Çok üzgünüm Chris.." Ayağa kalktım. "Önüme çıkmamalıydın."
Yüzünde hayret dışında başka bir duygu kırıntısı görmedim. Gözleri fal taşı gibi açıktı, bu korkunçtu. Karnını tutup yer ile buluştu. Ben ise olabildiğince hızlı bir şekilde terk ettim bu odayı gözyaşları içerisinde.
Bay Lee bana seslendi, "Seungmin, ne oluyor?"
Olduğum yerde volta attım. Derin bir nefesler alıyordum. "Onu öl-öldürdüm."
Bir sessizlik oldu. "Seungmin, yaptığının ne kadar zor olduğunun farkındayım. Ancak sen yapman gerekeni yaptın. Kimliğini biliyor olması senin için çok büyük bir riskti. Derin nefesler al, yanıma yetiş. İstediğin kadar ağlayabilirsin, sorun değil. Seni bekliyorum minibüste."
Koşarak, gözyaşlarımı kendimi yıpratırcasına yangın merdivenlerinden indim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
maybe - 2min minmin
Fiksi PenggemarUzun zamandır beraber çalışan iki disiplinli ve başarılı ajan yanlış olduğunu bilseler bile gözlerini kör eden aşkın esiri olmuşlardı. - tamamlandı - minmin - aksiyon, romantik - düzyazı, texting - şiddet 090724 150924