1. Bölüm

133 5 0
                                    

Mantık hataları ve yazım hatalarına takılmayın lütfen

🕳️
Kaçıncı olduğunu bilmediğim sigaramı söndürüp molanın bitmesiyle beni çağıran erdem abinin yanına gittim.

"Ahu çık hemen servise ayrıca patron bugün mesaiye senin kalmanı söyledi. Buket rahatsızlandı eve gitti." Çok iyi gece 2 de çıkıyorum. Erdem abiye hafifçe başımı sallayıp servise çıktım.

Günün yorgunluğu yokmuş gibi bi de mesaiye kalacaktık. Oflayıp başımı çevirdiğim sırada yeni oturan müşterilerin yanına gittim.

6 kişilik bir gruptu. 5 erkek 1 kız vardı."Hoşgeldiniz" diyerek konuştuğum sırada sarışın kız hemen söze girdi.

"Hoşbulduk şekerim menü getir bana git." Gözlerimle masanın ucundaki menüyü işaret ettim. " Menü orda hanımefendi." Kız bir menüye bir bana bakarak kaşlarını çattı . Daha sonra masadakilere göz gezdirdi. Herkesin ona baktığını fark edince boğazını temizleyerek belli belirsiz başını salladı .

" Tamam git o zaman ne bekliyorsun karar verince çağırırım" diyerek göz devirdi. Sabır Allahım çok sabır. Masadan uzaklaşarak kasanın oradaki Caner'e seslendim. " Caner şu masa ile sen ilgilenir misin rica etsem?"

Caner gösterdiğim masaya baktıktan sonra tekrar bana döndü. "Sıkıntılı müşteri diyorsun yani" oflayarak başımı salladım. "Bende merak etme" diyerek yanımdan uzaklaştı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde çok şükür ki böyle tipler gelmemişti sorunsuz bir şekilde restorantı kapattığımızda kulaklığımı takıp kapişonlumu başıma geçirdim. Havalar sıcak olsa da gecenin vermiş olduğunu bi serinlik vardı. Kulaklığımda çalan şarkıya sessiz bir şekilde eşlik ederek evin yolunu tuttum.

Karnım acıktığımı belli edercesine guruldadığında sabah yediğim tostla durduğumu yeni fark ediyordum. İçtiğim sigaraları saymak bile istemiyordum.

Evde yemek olmadığı için yol üstündeki kokoreççiye girmeye karar verdim. İçeri girdiğimde hafif yüksek sesle bağırdım. "Osman amca bi yarım alabiliyor muyuz?" Sesimi duyması ile Osman amca hızla tezgahın arkasından çıktı. "Ooo Ahu seni buralarda görür müydük?" Hafifçe gülerek kapişonlumu başımdan çıkardım. "Şaşırtalım dedik fena mı?" Yüzünde ki gülümseme daha da büyüyerek dışarıdaki masayı işaret etti. " Otur deli getiriyorum." Hızla dışarıdaki masalardan birine kurulurken cebimdeki paketten bir dal aldım.

Egeyi düşündüm istemsizce. Kardeşim. Yine evde tek başına beni bekliyordu. Ben gelmeden uyumazdı biliyorum. Başım git gide daha da ağrırken gecenin sessizliğini bölen sokağın başındaki arabaydı. İkinci bi dalı daha paketten çıkartırken Osman abi de  elindeki kokoreç ile yanıma geliyordu. Karşımda duran sandalyeyi çektiğinde önüme bıraktı kokoreçi. "Bi yarımda ufaklığa yaptım götür giderken." Diyerek göz kırptı. Daha sonra ise gözleri elimdeki sigaraya kaydı.

" Ah kızım kaç kere içme şu illeti dedim niye yapıyorsun bunu kendine?" Sokağın başına park edilen arabanın içinden çıkan iki kişiye gözlerim takılırken konuştum.

"Bi bu keyfim var be abi bırak o da bana kalsın." Gözlerimi tekrar ona çevirdim.
Kaşlarını çatarak tekrar söze girdi.
"Ahu sen 19 yaşındasın. Senin keyfinin bu olmaması gerek. Dışarıdaki gençler gibi bir hayatın olması gerekirken yaşadığın şeylere dön bi bak." Biten sigaramı ayakkabın ucuyla söndürürken kollarımı masaya dayadım.

"Ne yapayım abi? Evde 6 yaşında bi kardeşim var başımızda anne baba desen zaten yok. Çalışıp kardeşime bakmam lazım. Küçücük bir çocuk olmasına rağmen neler yaşadığımız nasıl şartlarda yaşadığımızı az çok anlayıp bana yük olmamaya çalışan kardeşimi mutlu etmeye ,anne baba eksikliğini hissettirmemeye çalışıyorum. Sen bana diyorsun ki diğer gençler." Kafamı iki yana sallayarak önümdeki ekmekten bir ısırık aldım. Osman abi sessiz kalırken az öne arabanın içerisinden çıkan iki genç de yanımıza gelmişti.  Tanışıyor olmalılar ki Osman abi benim yanımdan kalkıp onlarla selamlaştı siparişlerini de almış olmalı ki içeri geçti.

Hızlıca yemeğimi yerken bi yandan telefondan saati kontrol ettim. 02.39 tam o sırada ekrana bir arama düştü. Hızlıca aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma yaklaştırdım.

"Alo abla" sesini duymamla birlikte yüzümde istemsizce olan gülümsemeyle konuştum
"Ablasının birtanesi mi o?" Karşıdaki kıkırdama ile daha çok gülümsedim.

"Ablacım ben hala uyumadım seni bekliyorum tamam mı sende gel birlikte uyuyalım olur mu?" Sorusuyla birlikte sanki görebilecekmiş gibi kafamı salladım. "Olur tabi ablacım . Sen yemek yedin mi ben yokken bakalım?"  Ufak bi sessizlik oldu.
"Esma abla yedirmek istedi ama istemedim ben. Kızma ona ama ben istemedim. Sensiz yemek yemeyi sevmiyorum. Bana da kızma ama tamam mı?" Sıkıntıyla iç çekerken endişelenmeden edemedim. Bu saate kadar aç  durmuştu. "Bi dahası olursa söz veremem ama bu seferlik kızmıyorum. Hadi yine iyisin osman abiye uğradım gelirken. Kokoreç canavarı bir kardeşim olduğunu hatırladım." Ufak bi bağırıştan sonra sevinçle konuşmaya başladı. "Ablaların bir tanesi yaşasın oley be." Ayağı kalkarken elime poşeti aldım. Görüşürüz dedikten sonra telefonu kapatmıştım. İçeriden de hesabı ödedikten sonra kapişonlumu tekrardan kafama geçirdim.

Gelen iki gencin yanına oturup sohbet eden Osman abiyi görünce yanına adımladım.
"Abi ben geçiyorum. Yengeme çok selam söyle." Hepsinin bakışları bana dönünce onları incelemiştim. Sağdaki kişiye bakınca ufak bi şaşırsamda dışarıya yansıtmadan düz bir ifadeyle bakmıştım sadece. Çok benziyorduk. Benim erkek halimdi resmen.

"Kendine dikkat et kızım yine gel açma arayı fazla." Sessizce başımı sallayarak ilerledim. Kendime engel olamayıp arkama baktığımda bana benzeyen çocuğun da bana bakarak kaşlarını çattığını gördüm. Her neyse Ahu dön önüne. Hızlıca eve doğru yürüdüm.

Apartmanın önüne geldiğimde çiçek ablanın ziline basıp beklemeye başladım. Kapı açılınca koşarak merdivenleri çıktım. Kapıda beni karşılayan kardeşimle birlikte eğilerek başına hafif bir öpücük kondurdum. Çiçek abla mahcup olmuş bir ifadeyle bana döndü.

"Kızım vallahi kusura bakma yemek yediremedim." Kolunu sıvazlarken başımı hafifçe omzuma eğdim. "Ne kusuru abla gelirken yemek aldım zaten ona şimdi yer uyuruz birlikte dimi ablacım?" Ege'ye döndüğümde hızlıca kafasını salladı. "Evet evet" ellerini çırparak söyledi sözlerle saçlarını karıştırdım.  Eşyalarını da aldıktan sonra alt kata inip eve girdik. Ege hızlıca yemeğini yerken bende evdeki bi kaç dağınıklığı toplamış ardından üzerimi değiştirmiştim.

Yatağa geçtiğimizde Ege'nin bana sorduğu soru işe duraksamıştım.

"Abla annemle babam hiçbir zaman gelmeyecek dimi?" Cevap veremezken tekrardan konuşmaya başladı.
"Bazen onları çok özlüyorum biliyor musun? Neden yanımızda değiller diye ama sonra seni düşününce özlemem geçiyor. Bizi sevmedikleri için mi bıraktılar?" Gözlerim dolarken onun görmemesi için başını göğsüme yasladım.

"Düşünme sen bunları uyu hadi." Sağ gözümden bir yaş kendini feda ederken istemsizce daha sıkı sarıldım ona. Bizi bırakıp gittiklerinde hissettiğim tek şey korkuydu. Ege'ye yetebilir miyim korkusuydu. Bu korkum hala her geçen gün artarken onun etkilenmemesini sağlıyordum ama bu imkansızdı. Ne olursa olsun burdaydım. Yanında. Ona bir şey olmasına da asla izin vermezdim. Gözlerimi sıkı sıkı kapatarak uyumaya çalıştım. Düşünmeyecektim bunları.

Eğer elimde olsaydı, yarın ne olacağını bilseydim zamanı o gece durdururdum. Hayatımızın komple değişeceğini bende bilmiyordum.

🕳️

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🙃

A.H.UHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin