9. Bölüm

68 10 16
                                    

Annem

Annemdi. Daha doğrusu önceki ailemdeki annemdi. Bizi bırakıp giden annemdi. Daha ben çocukken, 3 yaşındaki çocuğu bana bırakıp giden annemdi.

Ellerim titremeye başlarken aramayı reddettim. Amacı neydi bunun? Bunca yıl nasılız diye merak bile etmeyip şimdi aramasının amacı neydi?

Ellerimde yüzümü sıvazlayıp düşünmemeye çalıştım. Alt üstü aramıştı canım. Ne olacak sanki

Telefonumun melodisi tekrar kulaklarıma dolarken korka korka baktım ekrana.

Barış

Aramayı cevaplarken telefonu kulağıma yasladım.

"Alo güzelim" yüzümde oluşan tebessüme engel olamazken başımı istemsizce sağa eğdim.

"Buyrun benim" karşı taraftaki kısık sesli kahkaha ile gülüşüm daha da büyüdü.

"Naptın bakalım uzun zamandır konuşmuyoruz" uzun zaman dediği şurda bir iki saatti.

"Baya uzun zaman ya. O uzun zaman da eve geldim yemek yedim işte odaya çıktım şimdi de. Sen naptın?" Bir kaç hışırtı sesi yükseldi.

"Buradaki eve yerleşiyorum işte. Ne çok eşyam varmış benim yeni fark ediyorum. Bitmediler bi"

"Yardıma geleyim mi temizlik felan de yaparız" onaylamayan mırıltılar çıkarttı.

"Temizlikçi abla var bu sitede çalışan. O sağ olsun halledecek. Gerek yok hem. Sen yeni ailen ile vakit geçir işte" göz devirmeden duramadım.

"Bugün dolaylı yoldan abileri kabul ettiğimi söyledim."

"Daha mutlu olacaksın inan bana. İyi gelecek onlar sana" gözlerimi halının deseninde gezdirirken görmese de başımı salladım.

"Haklısın. Ben sana ne dicem bak. Annem aradı senden önce. Yani eski ailemdeki annem" dilimi ısırmadan edemedim. Anne demek bile güçtü.

"Ne demek aradı?"

"Sakin ol. Açmadım telefonu bi daha da aramadı zaten" ofladığını duydum.

"Varlığı ayrı dert, yokluğu ayrı dert" oturduğum yatakta tekrar geri uzanırken bakışlarımı yine tavana sabitledim.

"İstedikleri kadar arasınlar açmayacağım. O gün o evden çıktıklarında ben sildim onları. Ve evet dediğin gibi artık bana iyi gelebilecek bir ailem var"

"Tekrar ararsa söylüyorsun tamam mı?" Diğer elimin parmaklarını açıp kaparken "tamam" dedim. Daha sonrasında görüşürüz diyerek kapatmıştık telefonu.

Gözlerimi kapatarak yan bir şekilde dönerek yattım. Çok yorulmuştum. Fiziksel bir yorgunluk değildi bu ama yine de üstümde anlatamayacağım bir yorgunluk vardı. Uyuyamıyordum da.

Kapım yavaşça açılırken yatakta yine oturur pozisyona geldim. Hadi ama ben kimseyle konuşmak istemiyordum ki.

Gelen Murat Beydi.
Hayır.
Gelen babamdı.

"Uyuyacak mıydın kızım kusura bakma" ellerimi telaşla salladım.

"Yok uyumayacaktım gelebilirsiniz" o da benim gibi yatağın kenarına otururken bir elini dizine bir elini yatağa yaslamıştı.

"Direkt konuya giriş yapıcam Ahu. Alıştın mı buraya? Aşağıda kısmen abilerini ve Ece'yi kabul ettiğini söylemişsin. Mutlu etti bu beni açıkçası, bize kabul ettiğini görmek. En azından abilerini ve Ece'yi. Bak Ahu ben hep bi kız babası olmak istemiştim. Oğullarımın yeri bende ayrı ama Ece'nin yeri bambaşka. Ve artık onun yanında sende varsın. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Kıyaslama yapmıyorum ama kalbimdeki yerini bilmeni istiyorum. Evet bir şeyler ani gelişti biliyorum. O gün seni tehdit etmemem gerekiyordu ama gitmemen için bunu yapmak zorundaydım. Çünkü benim artık düşünmem gereken bir oğlum ve bir kızım daha var. Biz seni kabul ettik Ahu, sen bizi de kabul eder misin bilmiyorum ama o günü sabırsızlıkla bekliyorum. Konuşmalarda çok iyi değişim yanlış bir şey dediysem affet ama seni çok sevdiğimizi de bil."

A.H.UHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin