Her sabah olduğu gibi bu sabahta başımdaki saatin aptal sesi ile tavanla kısa süreliğine bakıştım. 'Uyanmak' uyanmak ne aptalca birşey.! Yumuşacık ve sıcak yatağından kalkıp okula gitmek... Uykuda zombilerin beni kovalamasını yeğlerim.! Yinede herşeye rağmen en sevdiğim an annemin o güzel sabah kahvaltısı ile buluşmam.
Neşeli bir ses tonu ile;- "Günaydın Anne.!"
- "Günaydın Mila.! Nasılsın hayatım? Bugün arkadaşlarınla buluşacağın için erkencisin bakıyorum."
- "Hayıır bugün kimse ile buluşmuyorum anne önce okul sonra kütüphaneye gideceğim."
- "Ahhh küçük kızım okumayı ne ara sever oldu?"
Gözlerimi devirerek;
-"Tarih dersi için bir kaç kitap bakmalıyım. Yoksa küçük kızının hala en büyük düşmancıkları kitaplar anne."- "Düşmancık mı?"
Güldü ve devam etti.
-"ahah tatlım kitapları isimlendirme şeklin hem kötü hem de komik."-Şaşkın bir ifade ile;
-" Sadece espiri katmak istemiştim ve seni güldürmeyi başardım yihuuu"Sofradan kalktığım gibi annemin yanağına bir öpücük kondurdum.
- "Çıktım ben" dedim.
- "Peki tatlım ama şu düşmancık meselesini bir ara konuşalım."
Üstelemeden;
-"Olur." dedim ve montumu botlarımı giyindiğim gibi sokağa fırladım.
Kar yağıyordu ve gökten düşen kar taneleri gözlerimi kör etme çabasına girmiş gibi yürümemi engelliyordu.!
İki adım sonra arkamdan birinin 'Milaaa.!' diye bağırdığını duyunca dönüp baktım ve o hurda bisikleti ile bana doğru gelen Ege'yi gördüm.
Soğuktan titreyen sesi ile;- "Günaydın.! Hadi atla." deyince
bisikletine bir bakış atarak...- "Altında son model otomobil mi var ben mi görmüyorum."
- "Dalga geçme Mila yürüyerek gitmen zor olur."
-"İyi ama bisikletme gitmek daha zor."
-"Lütfen Mila, hadi." dedi.
Bende kabul ettim.
- "Tamam madem bir iyilik yapma çabasındasın o zaman atladım.!" diyerek arkasına bindim.
Dikkatsiz ve saçma bir şekilde hızla yol alırken suratıma daha hızlı çarpan kar tanelerine meydan okur gibi uçuyorduk.
Ege'nin sekiz derecelik gözlüklerle yolu nasıl gördüğü sorusu beni iyice tedirgin edip korkutmuştu.
Nihayet on dakika içerisinde okul bahçesine gelmiştik. Ege bisikleti kilitlemek için uğraşırken ben yavaş yavaş okul merdivenlerinden çıktım. Ege'de koşarak arkamdan gelmişti. Ve okulun kapısında arkadaşım Lidya'yı kollarını bana açarak şımarık bir tavırla yürüdüğünü gördüm.- "Günaydın gençliiiiik.!"
- "Günaydın Lidya."
Ege bana bakarak;
- "Ben sınıfa gidiyorum."- "Peki bizde geliyoruz." dedim.
Ege sınıfa gitti bizde okulun koridorunda kolkola girmiş ve sınıfa doğru yürüyorduk.Lidya ciddi bir ses tonuyla;
- "Tatlım dün Tv'deki Evren programını izledin mi?"- "Hayır, Tarih dersi için internetten araştırma yapıyordum. Neden sordun?"
- "Çok tuhaf ve ürperticiydi. Yani profesörün dediğine göre zamanlar ve yılların birbirine karışması falan..."