Odama giren güneşten kamaşan gözlerimi hafifçe araladım. Işığa alışmaya çalışıyordum. Başımda hafif bir ağrı vardı. Gözlerimi ovuşturdum. Çok yorgundum sanki hiç uyumamış gibiydim ve dün saati kurmadığımı hatırladım. Birden başımı kaldırıp komidinin üzerindeki saate baktım. Saat tam 07.00'ydi. Uyuma gibi bir lüksüm yoktu. Zamanında uyanmıştım. İnsanın düzenli bir iş hayatı olunca bazen kalkması gereken saatte kalkıyor. Gerçi bugün işe gitmek istemiyordum. Birden dün akşamı düşündüm. Tuhaf genç Akel, yaşadıklarım bunlar rüya olabilir miydi? Hayır olamaz diye düşündüm. Acaba gitmiş olabilir mi? Yoksa hala Ege'nin evinde mi? diye düşünürken Ege'yi aramak istedim. O da uyanmıştır büroya gitmesi gerek diyerek çantamdan telefonu aldım. Sonra şarjının olmadığını farkettim. Tabi yaa dün bitmişti. Annemi endişelendirmiştim. Peki anneme dün olanları nasıl anlatacağım diye düşünürken telefonu şarja taktım ve ben elimi, yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Aşağıdan ses geliyordu, annem uyanmış olmalıydı. Yüzümü yıkadım, biraz olsun uykum açılmıştı ve kendime gelmiştim. Tekrar odama geldim ve telefonu açtım. Ege'yi arasam mı? diye düşünürken bana tam on çağrı, yedi mesaj geldiğini gördüm.
Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi? Tabiki Lidya. Dün gece onun için ne zor geçmiştir. Telefonuma ulaşamadığı halde on çağrı, yedi mesaj gönderim meraklı bir arkadaşım var. Nasıl sabretti umarım saçları ve tırnakları yerindedir diye gülerken mesajlara baktım.Lidya
'Mila bugün olanların hâlâ şokundayım tatlım. O genç kim? Kimin nesi? Ay birde Ege'nin evine davet ettik. Güvenmekte hata yaptık.'
'Hayatım acaba şuan ne konuşuyorlar? Acaba Ege'ye bir şeyler anlattı mı? Mila sabaha kadar dayanamam çatlarım ben.'
'Mila Ege'yi aradım telefonu kapalı. Böyle bir durumda insan telefonunu kapatır mı? Ege'de bir cins demiyorum ben boşuna...'
'Ya sen nerdesin mesajlarım ulaşmıyor? Tatlım uyudum deme. Akel'i düşünüyorum. Ay birde ben burda ineyim diyor. Bugün biraz sinirliydim, pişman oldum ama biz iyilik yapıyoruz küstahlığın dibine vurdu. Onun altından bir iş çıkacak ama hayırlısı.'
'Yalnız ben bu olayı öğrenirim. Yarın ilk işim Ege'ye gitmek olacak.'
'Bugün yaşadığımız olayların haddi hesabı yok sizin telefonlar kapalı.! Aşkolsun valla.'
'Neyse sana iyi uykular. Mesajımı görürsen mutlaka ara.'
Mesajları okurken gülümsememek elde değildi. Lidya konudan konuya atlamıştı. Meğerse dün sakince iyi geceler deyip ayrılırken içinde kıyametler kopuyormuş. Ege'ye gitmiş midir? diye düşündüm. Lidya bu, gider mi gider.
Lidya'yı aramayı düşündüm ama henüz hazırlanmamıştım. Acele etmeliydim.
Giyindim ve aşağı mutfağa indim;-"Günaydın annem."
-"Günaydın kızım. Uykunu alabildin mi?"
-"Aslında tam olarak değil. Hala sersem gibiyim."
-"Dün geç gelirsen olacağı bu hayatım."
-"Dün çıkan aksilikleri, yaşanan maceraları filmlerde görmedim ben."
Annem şaşkın bir ifade ile;
-"Ne oldu hayatım? Güzel bir akşam yemeği demiştin dün."
Omlet tabağını önüme çekerken;
-"Dün akşam yemekten dönerken otobanda yol kenarında kaza yapmış bir gence rastladık."
Annem eli ile ağzını kapatarak;
-"Aman Allah'ım. Mila dün neden söylemedin?"
-"Çünkü endişelenecektin."
-"Ee peki ne oldu? Yardım ettiniz mi? Durumu iyi mi?"