thirteen

98 15 14
                                    

🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🖤

Sakin bir dünyanın hareketli hayatını yaşayarak geçirdiğim ömrümde türlü şeylere rastladım. Henüz 12 yaşında başladı diye biliyordum, doğruyu söylemek gerekirse 12'den öncesini hatırlamıyordum da.

Annem ve babamın kollarında geçirdiğim mutlu bir çocukluğun kokusunu hatırlıyordum hâlâ. Aldığım duşta, yediğim yemekte, katladığım kıyafetlerde; her birinde buram buram çiçek kokusu yeşeriyordu.

Kulağımda babamın kalın sesinin ortama yaydığı kahkahayla büyüdüm. Sırtımda ki benlerime bırakılan annemin dudak izleriyle.

Küçük bir çocuk için ağırdı bunlar. Gözler önünde katledilen ebeveynlerini sessizce, ağlamamaya yemin ederek izlemek. Öyle demişti babam bana.

"Sakın ağlama, sesini duymasın."

Sıkıştığım karanlık köşeden annemin yaralı vücudunu, beyaz gözlerini izlerken yemin etmiştim kendime. O canavar her kimse yakalayacaktım. Aileme bunu yapanı, beni yapayalnız bırakan o yaratığı yakalayacaktım.

Ve şimdi aynada, bıçak izleriyle dolu göğsüme bakarken derin bir iç çektim. Bir kişi uğruna kaç kişiyi sıkıştırmıştım köşeye?

Ve sonunda yine bir başkasına muhtaç kalarak kaç katili çıkarmıştım saklandıkları delikten?

Elime eczaneden aldığım kremi alıp yaralara acemice sürdüm. Bilmediğimden değil, uğraşmak istemediğimdendi. Daha sonra arkamı döndüm. Boynumu çevirerek aynada bir süre kendimi seyrettim.

Dünyanın 7 harikası, dünyanın 7 harikası bana aitti.

O gün Lee Heeseung dünyanın 7 harikasında değil, 7 harikanın cehennemindeydi.

-

"Beğendin mi?"

Meraklı gözlerim dudağının kenarında ki hardalı koluyla üstüne silip yine de beceremeyen beden de gezinirken gözleri yan bir bakış attı bana. Rahatsız ettiğim gerçeğiyle kenara çekilip açık televizyon da ki programdan Heeseung'ın haberlerine dönmüştüm.

Her zaman ki gibi kaçtığının haberini yapan spikerler vardı. Son birkaç yıldır aynı durum tekrar ediyordu zaten.

Elinde ki folyoya sarılı burritoyu sehpaya bırakıp koltuğa doğru yaslandı. Başımı ondan tarafa çevirdiğimde gözlerinin çoktan üstümde geziniyor olacağını tahmin etmiyordum.

Dudaklarım neden baktığını sormak için aralandığında eline telefonunu alıp beni görmezden geldi. Yeniden önüme dönüp bende sehpada duran telefonuma uzandım.

Ne yapacağımı bilmiyordum sadece canım fena sıkılıyordu ve Heeseung ile bir gün geçirmek şimdiden berbat gibi görünüyordu.

Fakat yine de bir geceliğine farklı bir insanla takılmak iyi gelebilirdi. Hayatımın iş ve Mingyu haricinde bomboş geçtiğini biliyordum. Farklı bir ev -ne kadar ormanın ortasında da olsa- iyiydi.

assassin, heekiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin