KALBİNİN SESİNİ DİNLE

1.BÖLÜM: COR PARASİTUM

Selam tekrar. Kurgumun ilk bölümüne hoşgeldiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumlar.😁

Rica edersem buraya başladığınız tarihi ve saati atar mısınız?

Benimki: 15.02.2024, 12.30
(Bu tarih, proje ödevime başladığım tarih. Bu kitabın ana hâli, proje ödevime ait olduğu için o zamanın tarihini atmak daha doğru olur; diye düşündüm.)

•••

1.BÖLÜM: COR PARASİTUM

Kendisi yerine konağını değiştirene parazit, kendisi yerine dünyayı değiştirene insan denir.

Teknoloji... Günlük hayatta sıkça rastladığımız bir kelime, hatta hayatımızı boylu boyunca içine alan bir kavramdı. Her yanımız teknolojinin nimetleriyle kaplıydı fakat bizse teknoloji araç mıdır yoksa amaç mıdır belirleyemeyen, kendini gelişmiş olarak tanıtan fakat piramitleri inşâ eden bir neslin sırrını dahi çözemeyen ilkel insanlardık.

Günümüzdeki insanlara göre teknoloji telefondan ve sosyal medyadan ibaretti fakat hayatımızda yenilik yaratan her şeyin aslında teknolojik gelişme olduğu açık ve net bir gerçekti.

Milattan Önce üç yüzlü yıllarda bulunan yazı da bir teknolojiydi, şimdi beynimize kadar taktığımız çipler de.

Fakat şimdi elimizde olan teknolojiler, ne yazı gibi çağ açacaktı ne de çipler kadar rağbet görecekti. Sonuçta insan, kendisine eğlence malzemesi vermeyen şeyleri pek sevmezdi.

Şu an önümde bir beyin tomografisi vardı ve bu tomografi, tam da ihtiyacım olan fırsatı ayağıma getiriyordu.

Önümdeki tomografilere ait olan beyin, basit bir beyin değildi. Evet, basit beyin diye bir şey yoktu çünkü en basit beyin dahi en karmaşık bilgisayardan daha karmaşık ve anlaşılması zordu fakat bu tomografilerin sahibi... Ciddi anlamda ulaşılmaz bir hazineye sahipti.

Biz bilim insanlarına göre...

Çünkü bu beynin sahibi, yüksek potansiyelle dissosiyatif füg hastası birine aitti.

Dissosiyatif füg, bir çeşit kimlik bozukluğuydu. Sosiyatif, birleşik; dissoyatif, ayrık demekti ve dissosiyatif rahatsızlıklar, çoklu kimlik bozuklukları olarak tanımlanabilirlerdi.

Füg ise Fransızca'daki fuga yani uçmak fiilinden geliyordu. Bu psikolojik rahatsızlığın adının füg olmasının nedeni, kişi kimlik kaybı yaşadığında ana kimliğini tamamen unutarak alternatif karakterlerinden birine bürünüyordu ve bu alternatif karakterlerin ne olacakları belli olmuyordu. Okunulan bir kitap, izlenilen bir film, özenilen bir hayat ya da kişinin kafasında yarattığı herhangi bir karakter bu alternatif karakterlerden biri olabiliyordu ve bu karakterin ne olacağı belli olmuyordu. Seri katil de olabilirdi, bir doktor da... Oldukça riskli bir durumdu.

Dissosiyatif füg gibi çoklu kimlik bozukluklarının oluşmasında elbette beyindeki hasar da etkiliydi. Beyin ve nörolojiden bağımsız bir psikoljik rahatsızlık asla düşünülemezdi çünkü modern psikoloji ve tıpta biyolojik unsurlar göz önünde bulundurularak tanı koyuluyordu.

Dissosiyatif rahatsızlıklara sahip bireylerin beyin tomografilerinde rastlanan bazı bulgular, amigdala ve hipokampüste meydana gelen küçülmelerdi. Amigdala, öfke ve korku gibi duyguları salgılayan hormonların bulunduğu beyin bölgesiydi. Hipokampüsse hafızanın kayıt altına alındığı alandı. Bu iki bölgede meydana gelen eşzamanlı küçülmeler, dissosiyatif rahatsızlıkların temelini oluşturuyorlardı.