herkese tekrar merhabaaa iyi okumalar🤭🤭💕💅🏼
••••••
sunoo ile arasında geçen olayın üstünden birkaç gün geçmiş, araya hafta sonu girmiş, artık yeni haftaya başlayacaktı sunghoon. bu geçen sürede sunoo ona yanaşmamış hatta tek bir laf dahi söylememişti. kendisi dışında herkesle konuşuyor ama onunla göz göze bile gelmiyordu kim sunoo.
sunghoon ise o gün düştükten sonra bile antrenmanına odaklanamamış tüm hafta boyunca berbat bir performans sergilemişti. annesi ise bu duruma sinirlenip oğlunu suçlamış üstüne daha çok baskı kurmuştu, sunghoon için de kolay bir hafta geçmemişti..
öğle arası zili çaldığında sınıftaki kimi çocuk kantine gitmek için sınıftan çıkmış, kimi ise yemekhaneye gitmişti koşuşturarak. sunoo ve sunghoon dışında birkaç kişiden başka kimse kalmamıştı, koca sınıfta.
sunoo annesinin hazırladığı beslenmesini çıkarırken sınıfta kalan sıra arkadaşında göz gezdirmiş, yemek yemediğini fark ettiğinde kırgınlığını unutarak konuşmuştu
"neden yemiyorsun?"
sunghoon kendisine yöneltilen soruyla şaşırsa da yanıtsız bırakmamıştı.
"cezalıyım çünkü"
"ne cezası? kim cezalandırdı ki seni?"
aralarında oluşan sessizlik bir süre daha sürmüştü. sunghoondan cevap alamayacağını anlayan sunoo yanında getirdiği sandvici ikiye bölmüş, yarısını uzatmıştı arkadaşına
"ceza veren kişi okulda yoksa cezalı sayılmazsın. annem yapmıştı, seversin bence"
sunghoon önce sandviçe sonra da sunooya bakmıştı şaşkınca. bunu yapmasını beklemediği için utanmış ve bakışlarını kaçırmıştı. sunoo ise ısrarla tutmasını sağlayıp gülümsemişti kocaman
"öğle aramız bitmeden yemelisin. hem sen sporcu değil misin? sporcular hep çok yer, aç kalmazlar. sende kalma"
"...teşekkür ederim"
sunooya ilk kez hafifçe gülümsemişti patenci çocuk. sunoo ise bunu görebildiği için keyifle yerinde kıpırdanmış, güzelce karnını doyurmuştu.
•••••
sunoonun tatlılığı.. ısırıcam yanaklarını
ŞİMDİ OKUDUĞUN
orange flower || sunsun
Fanfiction"günaydın sunghoonnie~~" sesini şirin çıkararak konuşmuştu. normalde başka birisine böyle söylese karşılığını alırdı ama sunghoon ona göz devirmiş ve mırıldanmakla yetinmişti "şöyle konuşma, biz yakın değiliz"