two

491 114 48
                                    

hızlı yb atmak denilince de ben arkdşlar?

oy ve bol yorum istiyorum uzun bir bölümle geldim!

barış, sarışın çocuk antrenmana katıldığından beri onu seyrediyordu.

telefonla konuşmalarında kulağına dolmuş olan küfürler yüzünden çocuğun disiplinsiz hatta zaman zaman hoş olmayan aykırı hareketlerde bulunacak olduğunu düşünmüştü ancak birkaç saattir sürdürmekte olduğu izlemlerine göre çocuk gereksiz şamata yapmıyordu ve takım arkadaşlarına karşı da oldukça sevecen davranışları vardı.

saha içerisinde ise yüzde yüzüyle oynuyor, türk futbolunun geleceği için önemli şeyler vaat ediyordu.

türk futbolu'nun santrafor eksikliği çektiği bu dönemde, sarışın çocuk ilaç olabilirdi ancak sadece doğru ellerdeyken.

teknik adam, göğsünde birleştirdiği kollarıyla elalarını diktiği oğlanı seyretmeye devam etti. yanındaki emir'e bir şeyler anlatırken, ayağındaki topu sektiriyordu.

onlara doğru bir adım attı ve güneş gözlüğünü gözüne yerleştirdi, sarı oğlanın, emir ile ne konuştuğunu merak ediyordu ama kendisinde sevmediği bir özellik vardı. eğer birisinin konuşmalarına kulak misafiri olmak istiyorsa onları izlemeliydi, bunu da fark ettirmeden yapamıyordu. neyse ki, güneş gözlükleri bunun için bir numaralı çözümüydü.

beşiktaş'ın genç ama gelecek vaat eden kalecisi emir'e dert yakınan sarı çocuğu izlemeye başladı. aralarındaki mesafe çok değildi, bu yüzden kıvırcık saçlı adam dikkat kesilirse eğer çocuğun söylediği şeyleri duyacağını biliyordu.

göğsünde bağladığı kollarını çözdü ve arkasında birleştirdi, küçük adımlar atarak kendi ekseninde hareket ediyor, tüm takımı izliyormuşcasına bir izlenimde görünüyordu.

oğlanın sitemli sesi kulağına dolduğunda kafasını o tarafa iyice çevirdi.

kafasında sektirdiği topu yere düşürmeden, "anlamıyorum ki, niye kimse haber vermiyor? serdar hoca gitmiş, haberim yok. yeni hoca gelmiş, bilmiyorum. hoca beni arıyor, tanımıyorum." diyerek sitemle konuşmaya başlamıştı sarı. barış, oğlanın hafifçe titreyen sesini duyduğu an bu konuyu kafasına ne kadar taktığını anlayabilmişti.

semih, düşündüğünün aksine umursamaz, gelecek vaat etmeyen balon topçulardan değildi. sabah yaşanılan talihsiz olay, sarışını oldukça üzmüşe benziyordu.

sesinden duyulan sitem, barış alper yılmaz'a kadar gitmişti.

ancak, duyulmayan bir şey vardı.

barış alper yılmaz, oğlandan üzgün olduğuna dair bir özür duyamamıştı.

sarışın, gelir gelmez panik bir şekilde ısınma hareketleri yapmaya başlamış, emir ve demir ege ile birlikte hareretli konuşmalarından sonra kendi halinde ısınmaya devam etmişti ve şimdi de tekrar emir ile konuşuyordu.

bir adım daha öne attı ve kıstığı gözleriyle çocuğu seyretmeye hatta dinlemeye başladı. sarışının, kafasında sektirdiği topa ara vermeden, "bittim ben kanka, söyleyeyim. bence benden nefret etmeye başladı bile." demesi barış'ın dudaklarının kıvrılmasına yol açarken, barış baş parmağını dudağına götürdü ve kaşıdı kafasını iki yana sallarken.

mümkün değildi.

semih'ten nefret ediyor muydu? elbette, hayır.

yavru kartal | semih & barış a. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin