h

217 30 16
                                    

ilacın yan etkisi sebebiyle uyuklayan alper bir saat sonra gözlerini aralamış, etrafta gezdirmeye başlamıştı. gözleri sağ tarafındaki koltukta oturan ismail'i bulduğunda şaşkınlıkla büyümüştü.

"uyanmışsın, iyi misin?"

"iyiyim sadece biraz halsiz hissediyorum, teşekkürler."

"rica ederim, bu şirketin bir ferdisin sonuçta sana iyi bakmamız lazım." diyerek güldü ismail. alper kendisine ne olduğunu soracakken aklına dolan anılarla ağzı açık bir halde ismail'e bakakalmıştı. alper'in gitgide kızardığını gören ismail durumun farkında vararak söze girişti.

"düşündüğün şeyleri tahmin edebiliyorum; bana ne oldu, ne yapacağım, işten kovulacak mıyım vesaire..öncelikle endişeni gidermek için söyleyeyim hayır işten kovulmayacaksın, elinde olmayan bir durumdan ötürü kızgınlık yaşadın ve bu seferlik bunu sorun etmeyeceğiz. kızgınlığına gelirsek kendini alfa zannederek yaşadığın için şu an psikolojik olarak çöküş yaşama olasılığın var bunun için şirket doktorunu istediğin zaman ziyaret edebilirsin. gerektiği zaman sana yardımcı olacak şekilde görevlendirdik. başka sorun varsa sorabilirsin."

söylenen her cümle beyninde yankılanırken alper ne söylemesi gerektiğini bilemiyordu, ne yapmalıydı? sinir krizi mi geçirmeliydi yoksa sessiz sakin görüntüsünden ödün vermeyerek her şeyi yine içinde mi yaşamalıydı? gözünden bir damla yaş aktı, hayatını yoluna koymuşken yeniden her şeyin tepetaklak olması önceden de yaşadığı bir şeydi ama bu kadar büyük bir şanssızlık yaşadığına inanamıyordu.

bir damla yerini ikiye üçe ve daha fazlasına bıraktığında alper yüzünü elleri arasına alıp hıçkırıklara boğulmuştu. ismail çocuğu teselli etmek istese de önce içinde birikenleri çıkarmasına izin verdi. hıçkırıklar gitgide iç çekişlere döndüğünde alper toparlanması gerektiğini düşünerek gözyaşlarını silmiş, yanındaki adama dönmüştü.

"benimle ilgilendiğiniz için yeniden teşekkür ederim. işe dönsem iyi olur."

ayaklanan alper'i bileğinden tutarak durdurmuştu ismail.

"bugün ve yarın izinlisin, iyice dinlenip bir doktora görünmeni istiyorum."

"ama-"

"aması yok, zor bir süreçten geçeceksin tahmin edebiliyorum. dinlenmeye ihtiyacın var."

"peki."

alper yeniden ağlamamak için dudaklarını dişlediğinden kısa bir cevap verebilmişti. ismail onu daha fazla rahatsız etmemek adına revirden çıktığında alper cebinde duran telefonu aldı. içini dökebileceği tek kişiye, kerem'e mesaj attı.

[alperxkerem]

alper
kerem müsait misin bugün
konuşmamız lazım

kerem
müsaitim de noldu

alper
yüz yüze konuşmamız lazım
burada söyleyemiyorum

kerem
iyi akşam bana gel
oturalım konuşalım

alper
tamam

attığı mesajdan sonra alper revirden çıkarak masasından eşyalarını aldı ve evine geçti.

--

akşamın karanlığı şehre çöktüğünde alper de hazırlanmış kerem'in evine gitmişti. şimdiyse ikisi sessizce oturup kahvelerini içiyorlardı.

"ee ne olduğunu anlatmayacak mısın?"

alper kendisine yöneltilen soruyla rahatsız olmuş gibi oturduğu yerinde hareket etmişti.

çöküş/baismHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin