7. Bölüm

37 19 17
                                    

Bir saat oldu. Düğünün üzerinden tam bir saat geçti. Durmadan tartışıyorduk.

"Pislik," diye mırıldandım onun yanından hızla geçerken. Arkasından takip etti.

Kapıyı itip serin esintinin yüzüme çarpmasına izin verdiğimde yüksek sesle "Nereye gidiyorsun?" dedi.

"Senden uzakta bir yerde." Omuz silktim.

"Mümkün değil" diye omuz silkti.

"Sadece lanet telefonunu bana ver."

Metal kapıya doğru yürümeye devam ederken onu görmezden geldim. Telefonumu alamıyor. Onu vermeyeceğim. Sütyenimin içine doldurdum.

Kolumu yakaladı. Hiç düşünmeden bulduğum silahı çıkardım ve ona doğrulttum.

Silahı ofisinde buldum. Keşfetmeye karar verdim. İşe yarayacağını düşündüm ve işe yaradı.

Silahı havaya kaldırdım ve gökyüzüne ateş ettim.

Bir anda kolumu bıraktı. Silahı hâlâ ona doğrultarak geri çekildim.

"Silahını bırak." dedi Akın sakince, hala düğün kıyafetiyle önümde dururken.

Silahı ona doğrultmaya dikkat ederek gelinliğimi elimde toplarken, "Siktir git!" diye tısladım.

"Neredeyse bir saattir buradasın ve şimdiden beni kızdırıyorsun." dedi, sinirlenmeye başladı.

Aniden tetiğe bastım. Kurşunun tam da beklediğim gibi başının üzerinden geçip kulağının üzerinden geçmesini izledim.

O çekinmedi.

Gözlerim onunla buluşmak için yukarı kalktı. Yumruklarını sıkarken göğsü inip kalkıyordu. Aklında cinayet olduğu açıkça belli olan bana bakarken çenesi kilitlenmişti. Benim cinayetim.

Kahretsin.

"Benim evimde kimse bana bu şekilde saygısızlık edemez" diye tükürdü. Elimde silah olmasına aldırış etmeden yanıma geldi ve silahı elimden kaptı.

Kolumdan tutup beni eve doğru itti. Beni yukarıya, bir odaya doğru çekti.

İçeri girdiğimde, kilidin tık sesini duyduğumda kapı arkamdan çarparak kapandı. Topuklarımı kaldırıp odanın içinde dolaştım. Bir yatak odasıydı. Odanın ortasında duvara yaslanmış bir kral yatak ve her iki yanında iki komodin vardı. Karşısında muhtemelen banyoya ve dolaba açılan iki kapı var. Karşımda, duvara dayalı, zemine kadar uzanan pencereleri ve pencere koltuğu olan bir masa var. Burada televizyon yok. Yatağa doğru yürüdüm ve sırt üstü düştüm. Çok yumuşaktı. Sanki bir bulutun üzerinde uçuyormuşum gibi hissettim.

~

Yüksek sesler beni uykumdan uyandırdı. Sadece gürültüydü. Konuşan insanlardı. Yataktan kalktım ve mümkün olduğu kadar çok şey duymak isteyerek kapıya yaslandım.

Bir adam "Onu görebilir miyiz?" diye sordu. Heyecanlandığını anlayabiliyordum.

"Hayır." dedi Akın düz bir sesle. Benim hakkımda mı konuşuyorlar?

"Haydi ama" dedi başka bir adam.

"Düğüne gelmemize bile izin vermedin."

Bu benim sorumun cevabını veriyor.

Hayır." Akın tekrarladı.

"Siz ikiniz onu görmek istemeden de huzurun ve sessizliğin tadını çıkarabilir miyim?"

"Hayır" dediler aynı anda.

Bu konuşmadan sıkılmaya başlamıştım. İyi bir ilişkileri var gibi görünüyor.

Benim kadınımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin