Bölüm1- YAKIŞIKLI

11 2 0
                                    

Öykü'nün ağzından

"Siktir, siktir, siktir hasiktir!" Okul koridorunda iki kızın üstüne doğru koşuyordum.
"Kızlar!" Dememle üstlerine atlamam bir oldu. Aynı hızlada yere düştük.

"Ananı belliyim Öykü emi!"

"Aaa sırtım, Öykü kalk artık ölüyorum, Aybüke bir cimcik bir şey zaten kemiklerinin kırılma sesini duydum"

"Sen sus bücür"

"En azından araba fren yapınca ön koltuğa firlamıyorum" hemen üstlerinden kalkmıştım ama onlar hala yerde tartışıyorlardı.

"Ay, tamam susun bi!  Çok Real önemli bişey oldu"

"Bismillah. He anlat ne oldu?"

"Kesin aşı-"

"Ben aşık oldum herhalde yaa" bunu duyar duymaz ikiside alkışlamaya başladı.

"Şaşırdık mı?"

"Hayır." Yalandan dudaklarımı büktüm

"Ya kızlar görende her hafta başka birisine aşık oluyorum sanacak."

"EVET!"

"Evet."

"Kızlar ne yapıyorsunuz yerde? Bu gürültü sizden geliyodu dimi? Bak daha çantalarınızı koymamışsınız." Dersimize giren bir öğretmen tarafından basıldık, a doğru lan biz hala okul koridorundayız.

"Neşe hocam ya bir baktık yarın sizin sözlünüz var, benim de aklıma annem yere oturma üşütürsün dediği geldi. Bizde dedik ki topluca otuttura- öhm oturalım da yarın gelmeyelim, ama bence direk sizin oturup yarın gelmemeniz daha iyi gibi. Hani siz direk gelmeyin bi daha okula." Neşe hocam yağmura mal bakışı atarken hızlıca hala yerde olan yağmurun kulağına eğildim.

"Kızım yine destan yazdın, ışık hızında okudun, biz alışkınız da hocalara acı bari."

"Yani hocam demek istediğim bizde kalkıyorduk, yanlışlıkla düştük zaten yere, temizlikçi abla da çok iyi silm-" Yağmur hızlıca Aybükeye dönüp"Allah rızası için biri beni sustursun."

Hemen ikisinde kolundan tutup hızla kaldırdım ve sınıfa ilerlemeye başladık

"Kız öyle mi kaldırılır tansiyonum çıktı şuraya bayılacam."

"Susussusus, hoca bakıyor hala." Sınıfa girince zaten önceden koyduğum çantamın yanına yağmur, bir arka sıraya da Aybüke çantasını koydu.  Hemen sıralara çöktük. Okula daha karga bokunu yemeden geldiğimiz için sınıfta bizden başka kimse yoktu.

"Şimdi olayı anlatıyorum, sözümü böleni
Camdan aşağı fırlattım." Tehditkar bakışlarımı onlara yolladım ve devam ettim.

"Şimdi dün okuldan çıkıp eve gider gitmez daha eve girmeden annem elime para tutuşturdu ve markete gönderdi, bende markette bi tane çocuk gördüm ama çocuk çok yakışıklı anlatamam yanında da bitane onun küçük versiyonu vardı, kardeşi büyük ihtimalle -bu arada kardeşi abisinden daha yakışıklı- işte bunlar lays alıyorlardı, ve bi baktım bunların üstünde bizim okulun forması var. Aaaaa! O yüzden tüm gün her teneffüs dışardayız."

"Yok dayı, ben yokum siz gidin Aybüke'yle, beni salın"

"Ya Yağmur ya" hemen uke ses tonumu ortaya koydum.

"Ne?"

"Sana yalvarılması hoşuna gidiyor dimi lan piç" Aybüke başarabilirsin, Yağmur'u ikna edebilirsin

"Hehheheh"

* * *

Ve sonuç olarak üçümüz de bahçedeyiz. Yağmur'u nasıl ikna ettiğimizi sorgulamayın, Yağmur intihara kadar gitti ama başardık. Ve tamda dediğim gibi tüm gün, her teneffüs dışardaydık ama çocuğu bir türlü göremedik. Çocuğun fotoğrafını marketteyken çekmiştim ve çocuğun yüzünüde çok iyi hatırlıyorum ama bir türlü çocuğu bulamadık.

Tüm günü böyle geçirdik ve artık son dersdeydik. Son ders Türkçeydi ve Türkçe dersimize Neşe hoca giriyordu, şirret karı ikidir bize bakıyordu.

Yağmur'un beni ve Aybüke'yi dürtmesi ile ona döndük. Fısıldayarak,

"Kızlar çıkışta bizim eve gidelim. Vr gözlüğünde fnaf varmış, onu aldım. Ben bir el oynamıştım, çok güzel. Bu gün birlikte oynayalım."

Başımızla onu onayladık ve derse geri döndük. Ders bitiminde hızlıca okul kapısına çıktık ve çocuğu belki çıkışta görürüz diye herkesin çıkmasını bekledik ama yine yoktu.

"Offf nerde bu çocuk ya?"

"Belki de bu gün okula gelmemiştir."

"Lan cidden, Aybüke çok zekisin."

"Ne sandın yar-"

"Aybüke sus sen erkek değilsin."

Yağmurların evine geldiğimizde direk odaya ilerledik. Kocaman odası ev gibi maşallah. Bi mutfak eksik. Duvara sabitli orta boy bir televizyon, PlayStation 5, vr gözlüğü, yarısı anime video kasetleriyle yarısı mangayla dolu bir raf, sadece anime figürlerinin olduğu bir cam vitrin,
Koca bir raf dolusu kitap, kocaman bir armut koltuk, yatak, çalışma masası... Duvarların krem rengi bile anime posterlerinin arasından kendini zar zor belli ediyordu.

Akşama kadar birlikte vakit geçirdikten sonra yağmur'un ailesi de geldi. Akşam yemeği yiyip eve gitmek için hazırlanmaya başladık. Yağmurla vedalaştıkdan sonra aybükeyle yürümeye başladık. Aybüke bir anda kolumu çekiştirmeye başladı.

"Lan öykü şu çocuk fotoğrafını gösterdiğin ve tüm gün aradığımız çocuk değilmi?" Aybüke in baktığı yere bakınca cidden o çocuk olduğunu gördüm.

Yağmur, şansına küs

***

(660 kelime)




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yakın ArkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin