Hello,
Kısa dönem hikayemizin 3.bölümü ile karşınızdayım.
4.bölüm ile final yapacak hikayemizde bakalım neler olacak.
Yorumlarınızı bekliyorum, herkese şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Çok öptüm 💋
.....Asi evde kimsenin olmamasını fırsat bilerek bahçeye çıktı, elinde günlerdir sakin kalabilmek için sürekli içtiği papatya çayı vardı. Babasının kendisi ile konuşmasının üzerinden beş gün geçmişti ve beş gün boyunca sadece ağlamıştı Asi. Annesi, kardeşleri ve özellikle babası ile mecbur olmadıkça konuşmuyordu, ailesi bugün bile üç gün sonra gerçekleşecek isteme töreni için alış verişe gitmişlerdi, Asi'yi götürme istekleri ise Asi'nin başka bir ağlama krizi ile son bulmuş ve annesi,babası ve kardeşleri o olmadan gitmişlerdi.
....
Asi günler süren ağlama krizleri ile ve bitmek tükenmek bilmeyen evlilik konuşmaları ile o kadar çok yorulmuştu ki artık sadece sakin kalmak istiyordu, tepkisiz bir şekilde elindeki papatya çayını içiyordu. Sürekli aynı şeyleri düşünüyordu, neden ben? Neden benimle evlenmek istemişti o adam. Sürekli babasının sözleri beyninde yankılanıyordu.
'Seni istediler benden, çok güçlü bir aile paşa soyundan. Oğulları Babı Ali'de çalışıyor. Seni 1 hafta sonra istemeye gelecekler. Nişan hediyesi olarakta Mürebbiye olarak belgelerini imzalattılar. Başta hayır dedim ama bundan daha iyi bir kısmetinde olmaz bence, direk padişah soyuna dayanıyor aile... senin için en iyisini istediğimi biliyorsun Asi Nehrim. Bence evlenme zamanın geldi.'
Sürekli aynı sözler dönüp duruyordu zihninde, annesine neden ablam değilde ben diye sorduğunda ise hiç beklemediği bir cevap almıştı,
'Seni okuldayken görmüş Asi, bir teftiş için gelmiş okuluna, sordurmuş ve bizi yani ailemizin adını öğrenmiş, araştırmış sonra, babanın askeri konumu ve bizim mevkimiz de istediği gibi olunca da okulun bitmesini beklemişler Asi. Çocuk sana gönül vermiş yani önünde evlenme çağında bir ablanın olması bir şeyi değiştirmiyor, istedikleri kız sensin.
Asi direnmek istiyordu ama başarılı da olamıyordu, evden çıkamadığı için Alaz ile de görüşemiyordu, gerçi görüşse ne değişecekti ki... Alaz'a evleniyorum dese ne yapabilirdi... Daha tanışalı ne kadar olmuştu...Asi bir bataklığa battığını düşünüyordu artık, bundan bir kurtuluş yok gibiydi. Alaz bir Türk genci olsaydı, hali vakti yerinde ve babasının kabul edeceği biri...İşte o zaman babasının karşısına geçip ben başkasına sevdalandım diyebilirdi ama bu şartlarda Asi'nin eli kolu bağlıydı. Hiçbir şey yapamazdı, Asi derin düşünceler ile cebelleşirler kiler tarafından gelen bir ses ile bir anda ayağa kalktı, o tarafa doğru baktığında ise bir anda küçük çaplı bir şok yaşadı, Alaz kapının aralığından ona sesleniyordu. Burada bu saatte ne işi vardı, babası gelirde onu görürse direk öldürürdü, görünmeden buraya girmiş olsa bile çıkarken biri görürse babası ikisini de öldürürdü. Hemen korku ile o tarafa doğru ilerledi Asi ve içeri girip kapıyı kilitledi, derin bir nefes alıp arkasına döndüğü anda ise kendini sırtı kapıya yaslanmış bir şekilde buldu, Alaz o daha ne olduğunu anlamadan dudaklarından öpmeye başlamıştı. Yavaş bir şekilde başlayan öpüşme Alaz'ın alt dudağını dişlemesi ile farklı bir hal almaya başlamıştı, Asi ne yaptığını anlamadan kollarını onun boynuna dolarken buldu kendini, Alaz alt dudağını emiyordu resmen ve bu Asi'nin içini kıpır kıpır eden bir şey olmuştu, o anda her şeyi unuttu, zorla evlendirilmeyi de babasını da... her şeyi unutup sadece kendisini susuz kalmışta tek çaresi Asi'ymiş gibi öpen adama odaklandı.
Alaz Asi'nin özlemi ile kafayı yemek üzereyken dayanamayıp kendini onun evinin girişinde bulmuştu, sivil kıyafetleri ile dikkat çekmeden ilerlemiş ve kimsenin olmadığından emin olduğu anda duvara tırmanıp bahçeye atlamıştı, ailesinin evde olma ihtimali çok yüksekti ve Alaz öldürülme ihtimalini bile umursamadan kilerde beklemeye başlamıştı. Hatta o kadar uzun zaman beklemişti ki saatler geçmişti, ailesinin evden çıktığını ve Asi'nin yanlarında olmadığını görünce aslında eve girmeyi düşündü ama bunun Asi içinde fazla tehlikeli olduğuna karar verip beklemeye devam etti, Asi ise çok zaman geçmeden bahçeye inmişti ve Alaz biraz onu izledikten sonra dayanamayıp ona seslenmişti. Beş gündür ne yaptıysa kızı görememişti ve artık dayanacak gücü kalmadığı için evin içine girmek son çaresi olmuştu.
Alaz Asi'yi öpmeye devam ederken kızın beklemediği bir anda dilini kullanmaya başladı, daha önce böyle bir şey yaşamayan Asi ise şok ile biraz geri çekilmeye çalışsa da Alaz ona daha sıkı sarılmıştı ve hafif gülerek kızı öpmeye devam ediyordu. Asi yanıyordu, Alaz onu cayır cayır yakıyordu resmen öpüşü ile, belirli bir süreden sonra Asi de Alaz'a aynı şekilde karşılık vermeye başlayınca ise Alaz biraz kontrolünü kaybedip kızın göğüslerini avuçladı ve sıktı, Asi'nin ağzından kocaman bir inleme dökülünce ise ne yaptığını anlayıp hemen ellerini çekti ve bir iki öpücükten sonra alnını kızın alnına dayadı. Gözleri kapalı bir şekilde kendine gelmeye çalışıyordu, Asi ise az önce yaşadıklarının şokunu sindirmeye ve üzerinden atmaya çalışmakla meşguldu. İkisi de nefes nefese kalmıştı resmen...Belirli bir süreden sonra ise Alaz konuşmaya başladı,
'Ne yaptıysam sana ulaşamadım Asi Kız, neden bana bunu yapıyorsun.' Dedi. Elleri kızın yanağını okşarken gözleri hala kapalıydı ve alnını kızın anlından çekmemişti.
'Ne işin var Alaz burada, babam ikimizi de öldürür.' Dedi Asi yavaş yavaş durumun vahametini anlayarak. Babası o anda eve gelirse ve Alaz'ı görürse kesinlikle ikisini de öldürürdü.
'Öldüm Asi ben zaten, beş gün oldu. Senden haber alamadım, her gün kapınıza geldim. Haber göndermeye bile çalıştım ama yok, olmadı. Artık canıma tak etti benimde, dayanamadım işte anla beni, babanın beni vurması da umrumda değil Asim, ben sensiz zaten bir ölüden farksız olmuşum. İçime işledin ya içime, sensiz yapamıyorum. Nasıl oldu bu onuda anlamıyorum, sanki sensiz hiç yaşamamışım sanki sen hep hayatımdaymışsın gibi' Dedi Alaz ve başını alnından çekip direk kızın gözlerinin içine bakmaya başladı. Asi'nin gözleri dolmuştu, Alaz'ın aşkını o kadar çok kendi gönlünde kendi içinde de hissediyordu ki... Ne yapacaktı, Alaz'a nasıl söyleyecekti içine düştüğü karmaşayı asla bilmiyordu. Ama şu anda daha da önemli bir durumda vardı, babasının gelmesi ve Alaz'ı vurması...
'Alaz ne olur git, bak ben çok korkuyorum. Babam gelirse ve bizi görürse seni öldürür.'
'Konuşmadan gitmem Asi, neden ulaşamadım sana ben, neden 5 gündür evden çıkmıyorsun. Kapında yatıyorum resmen ben, haberin var mı senin. '
'Biraz rahatsızım ondan çıkamadım hiç, git ne olursun bak ben gerçekten çok korkuyorum. Babamlar her an gelebilir, sana bir şey olursa ben ne yaparım, nasıl dayanırım buna? Kendini düşünmüyorsan beni düşün ne olursun git.'
Alaz kızın gözündeki korkuyu görünce biraz da olsa tedirgin oldu, Asi'nin babasını sinirlendirmek ya da kendini vurdurmak ikisinin de bir işine yaramazdı. Aksine bu durum zor olan durumlarını daha da içinden çıkılmaz bir hale sokardı. Alaz Asi'nin yüzünü kendi yüzüne yaklaştırıp dudaklarına ufak bir öpücük daha kondurdu ve
'Neyin var sevgilim? Neden rahatsızlandın? Bari onu söyle, ne oldu?'
'Ufak bir üşütme sadece, inan şimdi iyiyim, hadi Alaz git ne olursun.'
'Tamam şimdi gideceğim ama yarın görüşeceğiz, seni fenerdeki tepede bekleyeceğim yine, gelmezsen ben gelirim. Saat 1'de... Tamam mı Asi, bak ciddiyim gelmezsen ben gelirim.'
Asi sadece genç adamın gözlerine bakıyordu, ona olan hislerini nasıl bu kadar hissettirebiliyordu... Aşk gerçekten anlaşılması belki de en zor olaydı ama Alaz böyle değildi, karşısında aşkını haykırmasına bile gerek yoktu...Sadece tek bakışı bile bunu anlatıyordu ve Asi bununla baş edemezdi...
'Tamam geleceğim söz, hadi git.'
Asi cümlesi bittikten sonra parmak ucunda yükselip Alaz'ın dudaklarına bir öpücük kondurdu, bunu neden yaptığını bilmiyordu ama o anda sanki doğru olan buymuş, onu öpmesi gerekiyormuş gibi hissetti. Alaz Asi'den aldığı öpücük ile beraber kocaman gülümseye başladı, Asi Türk Kızı ilk kez onu öpmüştü ve Alaz'a sanki dünyaları vermişler gibi bir his dolmuştu içine. Asi Nehir onu seviyordu ve sevgisini utana sıkıla da olsa göstermekten çekinmiyordu. Alaz bu mutluluk ile Asi'nin açtığı kapıdan geçti ve direk geldiği yoldan görünmeden bahçe duvarına tırmandı, oradan da arka yola atlayıp hızlı bir şekilde karargahın yolunu tutmaya başladı. Yol boyunca yüzünde mutlu bir gülümseme vardı.
...
Alaz karargaha geri döndükten sonra normal askeri işleri ile ilgileniyordu. Saatler geçmiş yemek vakti geldiğinde ise yarın Asi Nehir ile buluşacak olmanın heyecanı ile yemekhane olarak kullandıkları alt kata doğru ilerlemeye başladı, teğmen rütbesi olduğu için askerler yanından ona selam vererek geçmeye devam etti sürekli. Yemeğini alıp aklında Asi'nin güzel yüzü ile beraber rütbeli askerlerin yemek yediği kısıma doğru ilerledi. Biraz ilerisindeki binbaşı ve yarbaya da selam verdikten sonra hemen yanlarındaki masaya oturdu ve yemek yemeye başladı. Aklında hala Asi Nehir ve çıkmadan önce ona verdiği öpücük vardı. Yemek yemeye devam ederken bir anda yanındaki masadan gelen sohbete kaydı kulağı, söyledikleri isim Asi'nin babasının ismiydi,
'Bu evlilik bize zarar verir, Selim Bey zaten güçlü bir asker bir de Babı Ali'den soylu bir damat alırsa vay halimize, kuyruğumuza basar ilk fırsatta.'
Alaz anlamaya çalışıyordu, Asi'nin bir ablası vardı, onu soylu bir devlet çalışanı ile mi evlendireceklerdi yani. Asi'nin babasının damat kriteri Alaz'ı biraz korkutmuştu, Alaz hem yabancı hem de soylu olmayan biriydi herkesin gözünde...
Konuşmaları dinlemeye devam etti ama fark edilmemek için yemek yiyormuş gibi davranmaya da önem gösteriyordu. Yarbay derin bir nefes vererek,
'Miralay Selim bize hep zorluk çıkarıyor, bir de arkasına Osmanlı soylusunu alırsa ciddi problem binbaşı, bu düğüne engel olmak lazım ama nasıl? Büyük kızıydı dimi evlenecek olan? Kızı mı kaçırsak?' dedi. Asi'nin ablasını mı kaçıracaklardı? Bu tamamen bir kaosa yol açar hatta durulmuş ve sakin olan sahayı karıştırarak yeni bir çatışmaya yol açardı. Bu tamamen saçmalıktı...
'Yarbayım bu kendi bacağımıza sıkmak olur.' Sessizce dinleyen Alaz başıyla bunu kendi içinde onayladı ve konuşmalara kulak kabartmaya devam etti,
'Miralay Selim bunu asla karşılıksız bırakmaz, ayrıca kızı da yanlış aktarmışlar yarbayım, büyük kızı değil Fransızca mürebbiyesi olan ortanca kızı istemişler.' Alaz bir anda duydukları ile küçük çaplı bir şok yaşadı, sinirleri ve kendini sıkması yüzünden anlındaki damarın baskı yaptığını hissediyordu.
'Nasıl yani ortanca kızı mı istemişler? Peki neden o ?' Konuşmalar devam ederken Alaz ise elindeki çatalı sinirden yamultmuştu resmen, burnundan derin nefesler alarak kendini kontrol etmeye çalıştı. Konuşmaları dinlemeliydi...Olayı tam olarak anlamalıydı çünkü...
'Ortanca kız okuldayken görüyor bunu, okula teftişe gitmişler. Orada aşık oluyor ve bunca zaman kızın okulunun bitmesini bekliyor, okul bitince de haber yollamışlar işte, hatta kızın mürebbiye belgesini de nişan hediyesi olarak imzalamışlar.'
'O zaman zaten göstermelik bir isteme olacak, zaten evlilik sözü verilmiş.'
Alaz daha ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Dinledikçe daha da sinirleniyordu, o piçi bulup öldürecekti, ailesi ortada Asi'yi evlendirecek bir Babı Ali çalışanı soylu bulamayınca bakalım ne olacaktı.
'Ortanca kızın gönlü var mı acaba? Belki kız istemez vazgeçer ve bize gerek bile kalmaz.'
'Bence var, olumsuz bir şey durmadım çünkü, Miralay Selim ve ailesi son 2/3 gündür sürekli çarşıda çeyiz alıyor. '
'Bu olayı bir bakana bildirmek lazım, bakalım o ne diyecek. Son karar Yunanistan'dan gelsin.'
'Emredersiniz yarbayım.' Askerlerin konuşması bitmeden Alaz çoktan masadan kalkıp odasına gitmiş ve üstünü değiştirip karargahtan çıkmıştı. Silahını ilk kez sivil iken yanına almıştı ve sinirden asla başka hiçbir şeye odaklanamıyor, sadece Asi'nin evine giden patika yolu takip ediyordu. Yaklaşık bir 15 dakika sonra evin önünde kendisini beklerken buldu. Evi koruyan askerler vardı etrafta, daha 5/6 saat önce buradaydı ve bu askerler yoktu ama şimdi evin hatta ileriye kadar tüm sokağın her yerindeydiler. Alaz tüm gece sürse bile beklemeye kararlıydı, eğer Asi başkası ile evlenecekse ve bunu kendi isteği ile yapıyorsa bunu açıklamalıydı. Nasıl başkası ile evlenip kendisini öperdi. Onun öpüşlerine karşılık verirdi...
...
Asi için işler asla yolunda gitmiyordu, Alaz gittikten kısa süre sonra babası gelmiş ve evin etrafında tuhaf birinin görüldüğüne dair ihbar aldıklarını söylemişti. Babasına göre Asi'nin evliliğini duyan kişilerin bu evliliğe karşı yaptıkları bir hamle olabilirdi. Selim Bey konuşması bittikten sonra ise evin etrafını askerlerle donatmış ve sıkı bir koruma sağlamıştı. Evlilik için ise yarın görücüler geleceği için evde hummalı bir hazırlık vardı. Sürekli yemekler ve tatlılar yapılıyordu. Asi nefes alamadığını hissediyordu yine, bu evde nefes alanı gittikçe daralıyordu...
Tüm gece annesi ve kardeşleri hazırlık yapmaya devam ederken Asi odasında sadece ağladı, bahçenin dışında gözleri sinirden dolmuş bir şekilde odasının camına bakan Alaz'dan bir haber şekilde ağlayarak uyuyakaldı. Alaz ise sadece dışarıdan evi ve Asi'nin olduğunu tahmin ettiği odanın camını izleyerek sabahı sabah etti.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hikayeleri
Jugendliteratur19.yy #AsLaz hikayeleri Çiftimizi geçmişte okumak nasıl olur merak edenlere...