İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın....
Bartu elindeki ıslak bez ile masayı silerken, diğer eliyle masanın kenarından kavramıştı. Tamamen sıfır uyku, baş ağrısı, üstüne bu yetmiyormuş gibi bir de işe gelip tüm gününü insanlara hizmet etmekle geçirecekti. Çatık kaşlarını bir türlü düzeltemiyor, ona bakan insanlara üzerindeki negatif enerjiyi yüklemeden edemiyordu.
Dün olanlardan sonra oldukça öfkeliydi fakat bunu dışarıya yansıtmamaya çalışıyordu elinden geldiğince.
"Yüzündeki ifadeyi düzelt Bartu!"
Kasa tarafından ona seslenen Simay ile masayı silmeyi bırakıp belini doğrulttu ve ona döndü. "Emredersin patron."
Bir sonraki masaya geçmeyi hazırlanırken, Simay kasa arkasından çıktı ve Bartu'ya doğru yürümeye başladı üzerindeki uzun gömleğinin etekleri arkasında süzülerek. Bartu masanın önüne geldiğinde, bezi masaya yerleştirdi ve yanında biten Simay'a baktı. Elleri belinde, kendisi gibi çatık kaşlarla bakıyordu.
"Ne?"
"Neyin var senin?" diye sordu Simay. "Sabahtan beri suratın beş karış. Bir şey mi oldu?"
"Yok ya, önemsiz." deyip elini salladıktan sonra masaya döndü fakat Simay onu kolundan tutup kendisine çevirdi tek kaşını kaldırarak. Ona sorgulayıcı bakışlar atan kıza karşı hafiften gerilse de kendisini geri tutmadı. "Gerçekten yok bir şey."
"Doğuhan'la mı ilgili yoksa?" diye sordu Simay. "O mu bir şey dedi?"
"Simay..."
"Eğer dediyse cidden yumruğu çakarım onun yüzüne."
Simay yumruğunu kaldırıp sergilediğinde, Bartu ona gülmek istedi.
"Hayır, onunla ilgili değil." dedi Bartu. Fakat Simay buna inanmamış gibi görünüyordu. "Birazcık."
Simay sandalyelerden birini çekip oturduğunda, Bartu'nun elinden çekerek onu da karşısına oturttu. "Anlat."
"Ee..."
"Bartu, kimse yokken anlat hadi."
"Tamam." Bartu derin nefes alıp üzerindeki gömleğinin yakasını çekiştirdi. "Geçen Eda fenalaşmıştı, hatırlıyor musun? Heh, o zaman teyzem ve eniştem de geldi ve onunla ilgilendiler. Eda ona onlar yokken neler olduğunu anlatırken laf arasından kediyi ve Doğuhan'ı da anlattı."
"Ne şekilde anlattı?"
"Kedisini çaldığımızı..."
"Hi...!" Simay elini ağzına kapattı.
"Ya, işte öyle." dedi Bartu. "Doğuhan'ın kediyi haftada birkaç gün akşamları getirdiğini söylediğimde eniştem baya bir azarladı beni, sonra da o kedinin bir daha buraya giremeyeceğini falan söyleyince de Eda ağlamaya başladı. Ben orada kendimi tutamadım... çünkü biliyorsun ben Eda'ya düşkünüm ve onu da öyle görünce patladım."
Elini ağzından çekti. "Kıyamam ya."
"Asıl olay ise tam orada başladı, Doğuhan'ın kim olduğunu sordular." dediğinde, arkasına yaslanıp Simay'ın mavi gözlerine odaklandı. "Arkadaşım diyemedim, çünkü onu arakdaşım olarak görmüyorum... ben sadece sessiz kaldım, onlar da haliyle sevgilim sandılar."
Bartu küçük bir kahkaha bıraktı, gerçekten öyle olmasını isterdi.
"Teyzem, eğer böyle bir şey varsa Eda ile görüşemeyeceğimi söyledi. Sanki hastalık yayıyormuşum gibi davrandılar." dedi Bartu, sesi sonlara doğru kısılırken. "Ben de 'öyle bir yok' dedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kedimi Ver Bana [GAY]
Teen Fiction[TAMAMLANDI] 053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne demek imkansız? 053*: Artık benim kedim. Bb. Doğuhan: Ne?