Duygularınızın içerisinde kaybolduğunuz oldu mu? Hatta onu bulmaya çalıştıkça daha dibe batıp, bulunamayacak olduğunuz?
Ben Nihan Mihre Sonay, ilkokul zamanlarından beri tanıdığı ve hatta sonrasında ailelerinin de tanışıp aile dostluğu kurduğu, Atılganların biricik oğlu Efe Alp Atılgan'a aşık olmuş zavallı kız. Kesinlikle bunu söylediğim andan itibaren, aklınızda durumum az çok belirmiştir. Evet ben kesinlikle o platonik ve acınası denilen aşkın içerisinde yerimi almıştım.
Bunun aşk mı yoksa takıntı mı olduğunu uzun zaman karar verememiştim, tabi bu durum bu akşama kadar sürmüştü... Ama öncesinde onu ve beni tanımanız için kısa bir özet geçmeli ve bugünün anlamını size anlatmalıyım.
Adının anlamını, aşık olduğu yani Efe'nin kendisine her bakışında görebilen çok da zeki olmasa bile kendine yetecek kadar zekası olan bir genç kızın tekiyim. Bu arada adlarımdan birinin anlamı TDK'ye göre; gizli, saklı, gizlenmiş, saklanmış. Ve hatta görünmeyen, göz önünde olmayan anlamlarını taşıyor. Bir diğeri ise, ilk anlam olarak güneş iken ikincisi ise sevgi. Bir bakıma sevgisi görünmeyen bir kız olmamı belki de adıma borçlu olabilirim!
Ben ayrıca adının dışında edebiyatı seven, şiir okumaya bayılan ama asla yeteneği olmayan ve yazamayan birisiyim. Bunun haricinde ise anın tadını çıkarmayı asla bilmeyen, her anını dakikası dakikasına saklamaya çalışan fotoğraf makinesi denilebilecek olan kızım.
Efe'ye gelecek olursak, o çok başka birisi. En azından benim gözümde...
Küçük yaştan itibaren sporun her alanında kendini denemiş ve en sonunda kick boks alanında kalmayı tercih etmişti. Vücut çalışmaya kesinlikle bağlı bir insandı, sağlıklı beslenmek onun doğasında vardı. Kulağa hoş gelen her şarkıyı dinler, hemen hemen yapılan her konsere gider ve insanların içerisinde tamda ortalarda yerini edinir, kendine yetmenin keyfini çıkarırdı. Bu sıradaysa ben kesinlikle önlere gider ve konseri dakikası dakikasına kaydetmeye çalışırdım.
İlkokuldan liseye kadar birlikte okumuştuk ve bu üniversite ile son bulmuştu. İkimizde bu noktada ayrılmak durumda kalmıştık. O Antrenörlük Eğitmeni olmak isterken, ben yeteneğim olmasa bile ilgim var diyerek Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü seçmiştim.
Sadece bölümler ayırmamıştı bizi, okullarda destekçi olmuştu. O okumak için Kocaeli'ne giderken, ben Eskişehir'e gitmek durumunda kalmıştım. Ve şimdi yazı birlikte geçirmek için verdiğimiz bu kararımızda büyük gerçekler bizi bekliyordu.
✶ ✶ ✶
21 Haziran 2022- İstanbul
Güneşin altında kan ter içerisinde kalsalar bile, durmak bilmeyen çocuklar gibiydiler. Nihan ara ara duruyor, hafif eğilir gibi durup elleri bacaklarında destek alıp koşmaya ve yeni oyuncaklara varmaya çalışıyordu. Aynı durum Efe için geçerli değildi, o nefesini daha düzenli ayarladığından hiç yorulmadan her yere varabiliyor ve gülerek Nihan'ı bekliyordu.
"Bana yazın çok eğleneceğiz dediğinde, beni lunaparka gelmeye zorlayacağını hiç düşünmemiştim."
Sesin sahibi sıcak havadan etkilenmemiş, nefesi hala düzgün olan Efe'ydi. O esnada ise nefesi kesilmiş konuşamayan kişide Nihan'dan başkası değildi. Sadece elini kaldırıp bir dakika dercesine işareti yapıyor ve her konuşacak gibi olduğunda konuşamayıp başını eğerek iki yana sallıyordu. Bu durum Efe'yi yalnızca güldürmekle kalmıyor ara ara onun fotoğrafını çekiyor ya da videoya almasına neden oluyordu.
Lunaparka geldikleri andan beri, Nihan bu durumu devamlı yaşıyor ve bir yandan bindiği her oyuncakta çığlık çığlığa kalmaktan sesi kısılıyordu.
YOU ARE READING
Sen Yanımda
Teen FictionAşklar susmaya gelmez, haykırmalı insan. Hatta aşık olmak için çokta geç kalmamalı. Hayatın zorlu koşullarını elbette yaşamalı ama aşkı bulduğunda ona sıkıca tutunmalı ve hayatını onunla güzelleştirmeli. Onu haykırmalı, tamamen ona bulanmalı. Görünm...