Çok büyük bir yere getirilmiştik. 3, 4 kişiyi üst üste koysan yine o tavana erişebileceğini sanmıyordum. Ha birde kıralın tahtını görün, bizim ev kadar yeri vardı.
Hepimizi tek sıra halinde arka arkaya dizmişlerdi. Kızlar heyecandan, ben de korkudan yerimde duramıyordum. Beni seçmeyecektir ama ceza verecektir diye düşünüyordum. Acaba cezası ne olabilirdi ki? Aklımdan her türlü bela geçiyordu.
Maskeli adamlar birden koşturmaya başlayınca anlamıştım, artık kıral geliyordu. Gelsin bakalım ölüm fermanım...
Kıral geldi tahtına oturdu. Nasıl biri diye sorarsanız, uzun boylu, hafif kirli sakallı, genç biriyidi. Taş çatlasa 27, 28 yaşlarındaydı. Şimdi yalan olmasın yakışıklıydı, Kıral tabi kendine bakması lazım bu yüzden de kaslarıda baya vardı. Ne düşünüyordum ben böyle şimdi beni öldürecekti.
Gerçi bir kere bile bana bakmamıştı. Buna çok seviniyordum belki beni unutmuştu. Aslında bu elbiseden kurtulsam beni hiç hatırlamazdi belki de. Etrafıma baktım. Maskeliler hep arkada ve öndeydi. Yana doğru bütün gücümle koşarak kaçsam kimse fark etmezdi bence. (Tabikide hemen size uygulamalı olarak göstermek isterim.) Hemen koşmaya başlamıştım ki bı ses duyuldu.
- "Hey sen, hemen dur orada!"
Yavaşça sesin geldiği yöne doğru döndüm. Herkezin beni fark edeceğini düşünürdüm de kıralında fark edeceğini düşünmemiştim açıkçası. Ama hata bendeydi kocaman tahtı vardı, tabiki görürdü. Nasıl düşünmemiştim ben bunu. Şimdi ben bide kıral beni unutmuştur diye düşünüyordum. Durduk yere kırala gel benim cezamı kes mi demiştim.
- "Seennn, hemen buraya gel.!"
Hatırlamıştı işte beni. Tıpış tıpış yanına gitmekten başka çare yoktu.
Yavaş yavaş yanına ilerledim. Tüm gözler üzerimdeydi zaten.
- "Nereye gidiyorsun bakalım küçük fare?"
Demsiyle sinirlerim bozuldu. Karşısında korkak bir kedi gibi durmayacaktım herhalde.
- "Bizi zorla tuttuğunuzun farkındasınızdır umarım. Sizin gibi bir canavardan kaçmayacaktimda kimden kaçaçaktım!? Bu kıyafetleri giyip, kurbanlık koyun gibi kimin geçileceğini mi bekleseydim?"
Kral beni baştan aşağı süzmeye başladı. Gözü bir yerde takılı kaldı BACAKLARIMDA. Hatsiz bide bacaklarıma bakıyordu. Tam ağzımı açacağım sırada o konuşmaya başladı.
.
- "Seni kurbanlık koyun gibi daha fazla bekletmeyelim o zaman ve seçimimi söyleyeyim."Ağzı beş karış açılıp yarım ağızla güldü ve...
- "Seni seçiyorum"
Dedi. Yanlış duymuş olmam lazımdı. Başım dönmeye, midem bulanmaya başladı. Daha fazla dayanamadım. Kendimi karanlığa bıraktım. En son duyduğum annemin kızım diye bağırmasıydı.
-----------------------------------------------------------
Gözlerimi açtığımda yine büyük bir oda karşıladı beni. Neresiydi burası diye düşünmeye başlamıştım bir anda kapı açıldı. Gelene baktığımda bir tane tontiş bir teyze olduğunu gördüm. Yanıma gelip iyi misin kızım diye sordu ve elindeki tepsiyi baş ucumdaki sehpaya bıraktı.
- "Teşekkür ederim, iyiyim ama siz kimsiniz ve burası neresi?"
- "Burası kıralın odası kızım. Bende kıralın yardımcılarından biriyim sadece. En son kıralın seni seçtiğini ve bayıldığını duydum"
Tabi ya şimdi hatırladım, peki ya benim burda ne işim vardı?
- "Kıral neden beni seçti? Şimdi ne yapacak bana? Lütfen burdan kaçmam için bana yardımcı olun."
- "Kızım inan sorduğun soruların hiçbirini bilmiyorum. Sanada yardım edemem maalesef."
- "Ya senin hiç çocuğun yokmu? Ya benim yerimde senin kızın olsaydı? Nolur yardım et."
- "Kızım zaten burdan çıkman imkansız. Her yerde korumalar var. Hadi kaça bileceksin diyelim ben sana yardım edemem kızım. Beni de anlaman lazım. Dediğin gibi benimde çocuklarım var ama eğer senin kaçmana yardım edersem ne ben nede çocuklarım hayatta olmaz." Dedi.
Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. O da haklıydı ne diyebilirim ki? Aramızdaki sessizlik sürerken kapı açıldı ve içeri bir tane adam girdi.
- "Ayşe teyze çık hemen, kral geliyormuş.!"
- "Tamam evladım, geliyorum." Dedi ve bana döndü.
- "Kızım Yıldırım yani kıral iyi biridir. Ondan korkma. Seni seçtiyse bir bildiği vardır."
- "Gitme nolur teyze. Beni onunla yanlız bırakma. Senin iyi dediğin kişi, gelicek şimdi beni öldürecek.!"
- "İlahi kızım, niye öldürsün seni yıldırım. Hiç birşey yapmaz korkma. Şimdi gitmem lazım sonra yine gelirim."
- "Teyze gitme nolur ya."
Dedim ve ağlayarak ayaklarına kapandım. Nasıl kapanmazdım ki ayaklarına. O gelicek diyorlardı, hemde beni onunla yanlız bıracaklardı. Öldürürdü o beni. Bu teyze ona ismiyle seslendiğine göre yakındılar. Onun yanında belki de bana bişey yapmazdı. Ama ne zamana kadar kaçabilecek ve bu teyzeye sığınacaktım?
Ben öylece ayaklarına kapanmış ağlarken yine onun sesini duydum.
- "Noluyor burada, Ayşe hanım!?"
- "Oğlum... şey"
- "Tamam Ayşe hanım ben anladım. Sen çıkabilirsin."
Ayşe teyze tam çıkmak için hamle yaptığında yine yakaladım onu bacağından.
- "Ayşe teyze bırakma beni onunla yanlız, lütfen. Kim bilir bana zorla neler yapacak."
- "Ne dersin sen Ecem! Nerde görülmüş benim bir kişiye zorla birşey yaptığım. Tabiki sana zorla bişey yapmayacağım. Sadece aramızda bir anlaşma olacak o kadar. Şimdi hemen Ayşe hanımı bırak! Ayşe hanım hadi sizde gidin artık."
Mecbur bıraktım Ayşe teyzenin bacağını. Ne anlaşmasından bahsediyordu bu kıral bozuntusu, merak etmiştim aslında.
Ayşe teyze çıkmıştı dışarı. Ben hala yerde oturmuş ağlıyordum. Adım sesleri bana doğru gelmeye başladığında hemen kafamı kaldırdım. Bana doğru geliyordu. Ne kadar ona diklensemde korkuyordum ondan. Resmen sürünerek geri geri gitmeye başladım, tabi sırtım duvara çarpana kadar.
-----------------------------------------------------------
Yeni bölümü beğendiniz mi??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla tutulmak (+18)
Teen FictionBizi diğer insanlardan ayırmaya ve bir yere kapatmaya çalıştılar. Başarılı da oldular. Fakat bunu emreden kıral neden tüm kızların süslenmelerini isteyip huzuruna çıkarıyordu. Ecemin kıral ile başından neler geçecekti? Acaba kıral Ecemi mi seçe...