GİRİŞ

24 2 0
                                    

08.08.2007 - Edirne

Bugün Gökçe'nin 4. yaş doğum günüydü babası ve Ahmet amcası göreve gitmişlerdi ama hala dönmemişlerdi, babası ve Ahmet amcası göreve gideli 2 gün olmuştu ikiside küçük Gökçe'ye söz vermişlerdi doğum gününe yetişeceklerine ama ikiside ortada yoklardı. Ahmet amcası ve babası yoktu belki ama küçük Gökçe'nin en iyi arkadaşı ve Ahmet amcasının en küçük çocuğu Hakan yanındaydı.

Gökçe artık umutsuzca beklerken birden bir ses duydu yanında, "Gökçe?" küçük Gökçe hemen tanıdı sesi ama o kadar çok dalmıştı ki, Hakan'ın geldiğini fark edememişti bile. O nedenle biraz irkildi. "Hakan? Bir şey mi oldu?" dedi küçük gökçe meraklı ve hevesli bir şekilde. O sırada hakan, "Kızım kapı çalıyor, duymuyor musun?" dedi. Gökçe'nin bunu duymasıyla "Baba!" diyerek kapıya koşması bir oldu.

Gökçe hemen kapıyı açtı ama karşısında gördüğü kişiyle duraksadı, kapıya Neslihan teyzesi ve anneside gelmişti ve kapının önünde dik bir şekilde dikilen askere baktılar. Kapıdaki asker, asker selamı verdi ve "Vatan sağolsun!" diye bağırdı. Bunu duyar duymaz, küçük Gökçe'nin annesi ve Neslihan teyzesi aynı anda "Hayır!" diye haykırdılar ve ikisi de dizlerinin üzerine çöktü, ikisininde gözlerinden yaşlar boşalmaya başlamıştı bile. Küçük Gökçe ne olduğuna anlam verememişti bir yandan annesi dizlerinin üzerine çökmüş bir şekilde, "Bora'm!" diye bağırıyordu. Bir yandan Neslihan teyzesi "Ahmet!" diye bağırıyordu.

Ama Hakan herşeyi anlamıştı. Gökçe ve kendi babası şehit olmuştu. Ağlamak istiyordu hemde haykıra haykıra ama onun yerine Gökçe'yi yatak odasına götürdü hemen ve yatak odasındaki televizyondan çizgi film açtı.

O sırada Gökçe "Annemler neden ağlıyorlar, Hakan?" diye sordu üzgün bir ses tonuyla. Hakan ilk başta cevap veremedi, verecek bir cevap bulamadı ve sonra ise aklına ilk geleni söyledi, "Annemler bizim yediğimiz bokları öğrenmişler Gökçe, kötü bir çocuk olduğumuz için ağlıyorlar" dedi. Evet fazlasıyla saçma olmuştu bu söylediği ama o sırada Gökçe'nin ayağa kalkıp "Ben onları öperim üzülmezler" demesini beklemiyordu. Annelerinin yanına gitmek için ayaklanan Gökçe'yi hemen tuttu ve geri koltuğa oturttu "İzle şu çizgi filmi Gökçe yoksa daha çok ağlarlar" dedi Hakan. "Tamam, o zaman" dedi ve geri yerine oturdu Gökçe.

Gökçe'nin başı Hakan'nın omzuna düşünçe fark etti Hakan, uyuya kalmıştı Gökçe, Gökçe'nin uyuduğundan emin olunca sessizce saatlerce ağladı.

                                          *****

Bütün tim dağdaki yerini aldı, "Atış serbest!" diye bağırdı time Ali komutan. Herkes silahlarını teröristlere çevirdi ve teker teker leşlerini almaya başladılar.

Onların aradıkları ve istedikleri kişi Teoman'dı yanındaki teröristleri öldürdükten sonra Teoman'ın arkasından yaklaşan Hakan "Süpriz!"diye bağırdı. ardından kafasına sert bir darbe indirdi. Bu darbeyle Teoman anında yeri boyladı, Hakan'ın darbesinden dolayı Teoman bilinici kaybederek bayılmıştı. "Emre! Emin!. Lan oğlum gelin alın şunu. Sonra helikopter gelir zaten, karargaha gider, Paketi teslim ederiz" Dedi hakan. Anında Emre ve Emin'den cevap geldi, "Emredersiniz Komutanım!" dediler. Hakan'ın dediğini yaptılar anında ve hakanın dediği gibi birkaç dakika sonra helikopter timi almaya geldi.

Onlar kim miydi?

Kıdemli Üsteğmen Ali YILMAZ
Üsteğmen Süleyman ÖZÇELİK
Teğmen Hakan KORKMAZ
Astsubay Başçavuş Selçuk ÖZCAN
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Emre ŞAHİN
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Emin ŞAHİN
Astsubay Kıdemli Çavuş Akif MERCAN
Astsubay Çavuş Cafer AKTUĞ

Onlar Pençe Timi'ydi

Ali konuştu; "Evet arkadaşlar, bir operasyonu daha sorunsuz atlattık." Ardından bütün tim aynı anda konuştu "Sağol!" dediler. "Komutanım." dedi Hakan bir süre sonra, "Söyle Hakan" dedi Ali komutan hemen. "Bu kansız köpeğin adamlarının peşimizi bırakacağını düşünmüyorum, ne yapacağız?" diye sordu Hakan. "Son mermimize kadar yine
savaşacağız Hakan" dedi Ali komutan. Başını sallamakla yetindi Hakan, komutanının dediği olucaktı Teoman'ın adamları saldırırsa son mermilerine kadar savaşacaklardı.


*****

Hâlâ atandığım yeri öğrenmek için bilgisayarda internet sayfasının açılmasını bekliyordum ve en sonunda baklediğim sayfa açılmıştı hemen "Anne!" diye bağırdım "İzmir gelmiş anne!" dedim. Annem "Dur kızım hemen teyzenlere haber vereceğim!" dedi hemen. O sırada abim odama girdi "Ne bağırıyonuz sabah sabah uykumun içine ettiniz." dedi,
her zaman ki gibi öküz gibi uyumuştu. "Abi salak mısın? Bugün atandığım yer açıklanacaktı ya." dedim abime kızarak, o sırada abim "Çok özür dilerim, Sayın Savcım." dedi dalga geçerek "Niye uyandırmadın lan beni?" diye sordu, "Öküz gibi uyuyordun uyandırmaya çalıştım ama seni uyandırmaya çalışırken annemi uyandırdım." dedim. Etrafına baktı ardından annemi göremeyince"Lan annem nerde?" diye sordu, "Teyzemlere haber vermeye gitti."dedim bıkkın bir şekilde "Şaşırmadım" dedi abim hemen, "Bende" diyerek onu onayladım. "Neyse neresi gelmiş?" diye
sormayı akıl etti en sonunda abim, "İzmir" dedim, "Harbi mi lan?" diyerek şaşırdı, "He valla." dedim.

Açıkçası bende şaşkındım çünkü Aydın'ın geleceğini düşünmüştüm yani şu an oturduğumuz şehiri ve tercihlerimin yarısından fazlasında Aydın vardı ama İzmir gelmişti. Yine de umursamadım çünkü ne kadar çok Aydın yazmış olsamda tercihlere, ben İzmir'i istiyordum o nedenle fazlasıyla mutluydum.

"Yarın çıkıyorum yola." dedim abime, "Nasıl lan o kadar çabuk mu?" diye sordu o sırada annemde gelmişti "kim, nereye gidiyor?" diye sorularını yöneltti annem, "Ben gidiyorum anne." dedim sorusunu cevaplayarak. "Hayda! Kızım o kadar çabuk mu?" diye abimle aynı soruyu sordu, "Evet bu kadar çabuk." dedim ikisinide cevaplayarak. "Ben otobüs biletimi alıyorum şimdi." dedim ve bilgisayarım açıkken otobüs biletimi aldım, Evet otobüsü tercih etmiştim, Hem zaten çokta uzun mesafe değil.

Annem ile abim odadan çıkmışlardı ben ise biletimi aldığım için bavulumu hazırlamaya başladım.

*****

Otobüs varmıştı en sonunda. Otobüsten inip bavulumu aldım ardından dışarı çıktım, temiz havayı içime çektim gerçekten de İzmir'in havası farklıymış.

Ardından kiraladığım eve gitmek için taksilerin olduğu tarafa gittim. Saat biraz geç olmuştu mesai saatleri bitmek üzereydi. O sırada saate bakmak için kolumdaki saate bakarken koşmaya başladım ama o sırada önüme bile bakmadığım için yanlışlıkla birisine çarptım hemen arkamı dönüp koşarken "Özür dilerim!" diye bağırdım. Yuh! Adam fazlasıyla yakışıklıydı ve ben adama çarpınca kasları yüzünden duvara çarpmış gibi olmuştum.

*****

Bugün sonunda izin günümdü. Sahil tarafına doğru yürürken koşan bir kadın bana çarptı, tam içimden küfredeceğim sırada kadın arkasına dönüp "Özür dilerim!" diye bağırdı ve gideceği yere doğru koşmaya devam etti. DUR BİR DAKİKA!, kadının gözleri yemyeşildi ama yeşilleri ayrıca maviye de kaçıyordu gözlerinin hangi renk olduğu tartışılırdı, sarı, uzun, parlak saçları ve açık renkte pürüzsüz bir teni vardı.

Benimde bir çocukluk arkadaşım vardı adı Gökçe'ydi, asla unutmam onu ilk aşkımdı o benim. Ayrıca babalarımız da aynı anda şehit düşmüştü, çok yakın arkadaşlardı. Bana çarpıp geçen kız ise aynı Gökçe'ye benziyordu çocukluğundan hatırladığım kadarıyla ama o gözler bile Gökçe'yim ben diye bağırıyordu.

bir dakika... Yoksa? Gökçe...

___________________________________

Selammmmm
Bölüm çok kısa biliyorum ama benim zamanım da maalesef ki okul sebebiyle fazla yok. Ben yine de haftada bir bölüm atmaya çalışacağımmmmm.
🥹🥹

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdi??

Instagram: aygunestendahaguxell

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Adalet ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin