-Altay
Ağır adımlarla tenha parka doğru ilerledim. Akşam vaktiydi ve etrafta beni beklemekte olan gözlüklü çocuk dışında kimse görünmüyordu.
Arkasının bana dönük olmasını fırsat bilerek adımlarımı daha yavaş ve dikkatli bir biçimde attım. Elbette onunla kavga etmeye gelmemiştim. Amacım konuşmak ve onunla yalnız kalmaktı.
Parkın köşesinde bulunan papatyalardan bir tane koparıp sessiz bir biçimde ona daha fazla yaklaştım. Aramızda az bir mesafe kaldığında ise hafifçe eğilerek ensesine doğru yöneldim.
Sıcak nefesimi boynunda hissettiği an irkilip hafifçe titredi. Refleks olarak arkasını döndüğünde ise yüzümdeki gülümsemeyi sabit tutarak minik papatyayı ona doğru uzattım.
Önce onu izleyen gözlerime sonrasında ise elimde tuttuğum papatyaya kısaca baktı. Hemen ardından papatyayı alıp yere fırlattı. "Dalga mı geçiyorsun lan benimle?"
Ciddi duran surat ifadesini bozmadan sorduğu soruya karşılık omuz silktim. "Dalga geçiyor gibi mi görünüyorum?" Gergin bir biçimde elini saçlarının arasından geçirip arkaya doğru yatırdı.
Sorum yanıtsız kaldığında bir adım daha atarak aramızdaki mesafeyi kapattım. "Gözlüklerini takmamışsın." Benden uzaklaşmak adına geriledi. "Çünkü kavga etmeye geldim gerizekalı."
Terslemesine karşılık gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Her hâliyle sevimli geliyordu gözüme. Elimde olan bir şey değildi, ona karşı savunmasızdım. Gelip suratıma tükürse ne güzel tükürüyorsun diyebilirdim.
"Ama ben kavga etmek için değil, konuşmak için geldim Kerem." Dişlerini sıkarak başını hafifçe kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. "Konuşacak bir şey kalmadı Altay. Eski konuları tekrar tekrar açmak istemiyorum."
Derin bir iç çektim. Her şey kardeşimi onun kardeşinden korumak istememle başlamıştı. Kenan'a güvenmiyordum ve Arda'yı etkisi altına almıştı. Kardeşime sahip çıkmak için onu Kenan'dan uzaklaştırmıştım fakat bununla beraber Kerem'i de kaybetmiştim.
"Özür dilerim Kerem, kardeşimi korumak istediğim için gerçekten özür dilerim." Konuşmam ile dudakları hafifçe titredi. Konuşmak istiyordu ama konuşmuyordu. İçinde tuttukları onu boğuyor gibiydi.
Ağzını açıp bir şeyler söylemesini ve ikimiz için hala bir umut olduğunu göstermesini bekledim fakat bunu yapmadı.
Yumruk yaptığı elini gözümün altına indirdiğinde boşa kürek çektiğimi fark ettim. İnadından asla vazgeçmeyecekti. Bir adım geriye sendeledikten sonra hızlıca toparladım kendimi.
"Bu iyiydi." Tepkim onu daha fazla kızdırmış olacak ki ikinci yumruk ilkinin iki katı sertliğinde geldi. Acı içinde yüzümü ekşittiğimde omuzlarımdan iterek yere düşmemi sağladı.
Üzerimdeki yerini alıp iki yakamdan tuttuğunda kendimi tamamen ona bırakmıştım. Ona el kaldıramazdım ve bu bana pahalıya mâl olacaktı.
"Kerem, sakin ol lütfen." Elleri sıkıca yakamı tuttuğunda nefes alış verişleri oldukça hızlıydı. Gözlerimin içine bakıyor ve içi gittiği hâlde güzel bir şey söylemiyordu. İnatçıydı ve onun bu inadını kırmalıydım, bir şekilde eski günlere geri dönmeliydik.
"Altay, sana o kadar çok sinirliyim ki.. bu zamana kadar yaptığın her şey için seni öldüresiye dövmek istiyorum." Sertçe yutkunup yakamı tutan ellerini sıktı.
Siniri sırf bugün yazdıklarıma değildi. Üzerinde bunca zamanın getirdiği bir dolmuşluk vardı.
Ellerimi ellerine doğru götürüp hafifçe okşadım. Gevşeyen elleri üzerimde duran bedenine de sirayet etmiş ve aniden yumuşamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex'ten Next ¿¿
No FicciónTamamlandı. (Alker, Arken, Barsem) Kerem: İmanlı, imansıza baka baka kafirleşirmiş.