Ev üç katlı bir evdi, muhtemelen eskiydi ve buradaki çoğu ev gibi yenilenmişti. Duvarları beyaz, krem rengi ve tatlı bir şeftali tonuna boyanmıştı. Bahçe kapısından içeri girer girmez gözüme ilk olarak küçük bir çiçek serası karşıladı, dikdörtgen şeklindeki sera tamamen camdan yapılmış olmalıydı, kubbe olarak yapılmış tavanı ince işçilikle yapılmışa benziyordu. Bahçenin geri kalanı ağaçlardan ve beyaz boyalı küçük bir çardaktan oluşuyordu . Limon, portakal, zeytin ağaçları ve kocaman bir meşe ağacı...
Ağaç çardağın yanındaydı ve oldukça kalın olan dallarından birinde büyük ihtimalle el yapımı olan bir salıncak sarkıyordu...Bir süre bahçeyi izledukten ve dolaştıktan sonra Rosalie el çantasından bir anahtar çıkardı. Gözleriyle onu takip etmem için bir işaret yaptı . Bahçenin diğer kenarındaki evin kapısını açtı, elimden eşyalarımı aldı ve evi dolaşmaya çıkabileceğimi söyledi. Sesi oldukça düzdü. Açıkçası pek de alınmış değildim. Sonucunda havalimanında benim de öyle davrandığım aşikârdı.
Evin içi de dışı gibi şeftali tonlarına, beyaza ve toz pembeye boyanmıştı. Girişte bir hol, holün sonunda mutfakla birleşik bir oturma alanı vardı. Odanın bir bahçeye bakan duvarı tamamen camla kaplanmıştı ve geçiş için bir kapı yapılmıştı. Ayrıca armut koltuklar ve küçük kitaplıklar yerleştirilerek hoş bir ortam oluşturulmuştu.
Üst kata merdivenle çıktığımızda bir sürü misafir odası olarak dizayn edilmiş oda, banyolar ve bir bebek odası vardı. Odada iki küçük ahşap beşik, yine ahşaptan bir dolap, yerde yumuşak tüylü bir halı ve bir sürü oyuncak vardı. Duvarları üstümdeki bluzun renginde boyanmış , gökkuşağı çıkartmaları yapıştırılmıştı. Peki bu oda neden vardı? Kime aitti? Anneannemin geldiğini belli eden topuklu terliğinin sesi gittikçe yaklaştı ve hemen arkamda durdu. Dudaklarım nedensizce titriyordu. "Bu oda kimindi?"
diye sordum sadece ikimizin duyabileceği bir fısıltıyla..." Eleanora ve Eliana'nındı. Annen ve ikizi. Eliana yani teyzen öldüğünde henüz bir bebekti. Trafik kazasında sağ kalamadı. Annene bir ikizi olduğunu söylemedik, yıllarca sakladık bu sırrı ondan...
Bu odaya sonrasında hiç girmedik, içindekileri atmaya kıyamadık bu oda ikizlerimizin birlikte geçirdiği anıların hatırası olarak kaldı..."Şaşkınlıkla "Ne ?"
kelimesi döküldü dudaklarımdan. Annemin bir ikizi vardı ve annem bunu hiç bir zaman öğrenememişti..."Annenin öldüğü hastaneyi hatırlıyor musun ? Teyzen de orada ölmüştü ..."
dedikten sonra hafifçe nefesini verdi. Gözlerimden akan sıcak yaşı elimin tersiyle sildim. Aramızdaki buz bir anda çatladı ve arkamda duran yaşlı kadına sarıldım. Kadın başta biraz afallasa da birkaç saniye sonra sıcak kolların beni sardığını hissediyordum..."Son olarak burasıda Ada'nın örgü dükkanı , belki ondan örgü öğrenebilirsin yaşlı işi diye düşünme ilerlersen örgü çantalar bile yapabilirsin."
dedi anneannem saatlerce küçük şehri bana gezdirmiş ihtiyaç duyduğumu düşündüğü şeyleri almak için bir çok dükkana girmiştik.Açıkçası tahminleri de doğruydu. Yanıma çok elbise almamıştım ve bunun için bir dükkana gidip çiçekli elbiseler ve gözlerimin rengini ortaya çıkardığını düşündüğü açık mavi bir balo elbisesi almıştık. Havanın oldukça sıcak olacağını söyleyip yanımdakine ek olarak iki tane daha güneş kremi ve hasır bir şapka almıştı. Bu korumacı huyu bana annem gibi hissettiriyordu. Çünkü o da her denize gittiğimizde yanmamam için her önlemi alırdı. Bu düşünce aklıma gelince hafifçe kıkırdadım.
Yan tarafımdaki dükkanlara bakarken birinin omzuna çarptım ve sendeledim. " Özür dilerim iyi misin?"
dedi önümdeki kahve kumral saçları olan kız ve ayağa kalkmam için yardım etti. Elini tutup kalktıktan sonra "İyiyim benim hatamdı önüme bakmıyordum asıl ben özür dilerim." Kız hafifçe gülümsedi ve
" Ben de bakmıyordum sağdaki dükkanları inceliyordum. Bu arada yenisin burada galiba seni hiç görmemiştim. Ben Valencia, Valencia Crown."
diyerek elini sıkmam için uzattı ben de o eli havada bırakmadım ve
"Elisa, Elisa Sundia."
diye cevapladım.
"Nerede yaşıyorsun?"
dedi yüzünde samimi bir gülüşle, "Bilmiyorum bu yaz için anneannemin yanına geldim." dedim ve ekledim.
"Rosalie Wind." .
"Bir dakika Bayan Wind senin anneannen mi? " dediğinde arkamda yaşlı kadının sıcaklığını hissettim."Merhaba Valencia."
dedi kıza doğru, kız karşılık olarak hafifçe eğildi ve
" Sizi görmek güzel Bayan Wind."
dedi. Ardından bana dönerek açıkladı. "Bayan Wind benim görgü kuralları öğretmenimdi. Ayrıca bitkiler konusunda da ondan çok şey öğrendim."
Ağzımdan istemin dışında "Ne? sözcüğü döküldü. " Yani olabilir tabii ama biraz şaşırdı- " Ayağım durduk yere bağcığıma takılıp tekrar düştüğümde Valencia ve anneannem kıkırdamaya başladı ."İlk günden böyleysen yandın sen kızım! Bu sakarlık ne !" dedi beynimdeki çoğu zaman dobra olan ve kötü düşüncelerden sorumlu tarafım... Masum taraf en şirin sesiyle atıldı ve"Yaa niye bence çok güzel bir tatil olacak." dedi. İçimden "Bir sussanız zaten ölürsünüz" dedim ve yavaşça nefesimi verdim. Ayağa kalkıp üstüme elimle hafifçe silkeledikten sonra içimden söylenmeye devam ettim. "Hadi bakalım ilk günüm bu şekilde rezil geçmiş olabilir ama bu önümüzde ayların olduğunu değiştirmez göreyim seni!" Valencia ile vedalaşan yaşlı kadının arkasından yürümeye başladım. Daha kararlı adımlarım ve ve yüz ifademle kendimi yıkılamaz hissediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Şansı
ChickLitElisa yaşıtlarının istediği her şeye sahip bir genç kızdır. Ancak sahip olmadığı iki şey vardır, aşk ve arkadaşlık... Kızının bu halini gören babası ise Elisa'ya oldukça maceralı bir yaz yaşatmaya karar verir. Tatlı bir yaz romanı...