2

8 2 0
                                    

ona doğru gelen adam, birkaç saat önce markette karşılaştığı adamdan başkası değildi.

bir kere daha şoka giren çocuk, karşısındaki adamı gördüğü gibi ayağa kalkıp kaçan adamı farketmemişti.

sağındaki adamlara dönüp baskın bir sesle "üçünüz gidip onu yakalayın." ardından soluna dönüp "siz de kadını hastaneye götürün." dedi.

korkudan titreyen çocuk, omzuna değen elle irkilmiş, ufak bir hıçkırık bırakmıştı.

"sende benimle gel, küçük." diyen adama ne tepki vereceğini düşünemeden kolundan çekiştirilmişti.

hâlâ daha şokta olduğu için yaşadıklarına tepki veremiyordu.

kolundan çekiştirilerek arabaya bindirildiğinde sonunda konuşmak aklına gelmişti.

"ne oluyor?" diye soran gencin sorusunu es geçen adam, arkadan peçete alarak yavaşça yarasına bastırmıştı.

yanağından akan kan tişörtüne ve biraz da eşofmanına bulaşmıştı.
yanağına bastırılan peçete yüzünden ilk defa ağrısını hisseden jeongguk, yüzünü buruşturup geri çekilmişti.

"üzgünüm ama kanamanın durması lazım küçük." diyen adam, küçüğün elini tutup kendi elindeki peçeteyi ona verdi ve emniyet kemerini takarak arabayı çalıştırdı.

hastaneye doğru yol alan esmer adam yol boyunca arada sırada yanındaki çocuğu kontrol etmeyi ihtimal etmiyordu.

yanındaki çocuk ise dalmış bir şekilde peçeteyi yanağına tutuyordu.

sonunda hastaneye yetiştiklerinde hemen aşağı inip koşarak çocuğun kapısına ilerlemişti.

kapıyı açarak inmesi için çocuğa yardım ederken çocuğun ağzını
bıçak açmıyordu.

çocuğu omzundan iterek ilerletirken hastaneden içeri girmişlerdi.
hâlâ daha yanağından kanlar süzülen çocuk kan görmeye daha fazla dayanamayacağını anlayıp bayılacak gibi olmuştu.

adamın koluna sımsıkı tutunurken,  kafasını kaldırıp dolu gözlerle adama baktı. bu bakışlara içi giden esmer "sakin ol, buradayım. birazdan hiçbir şeyin kalmayacak." demişti.

hemen bir doktor çağırıp çocuğu odaya aldıklarında, doktor yaraya dikiş atılması gerektiğini söylemişti.

dikiş atılması gerektiğini duyan jeongguk ise korkudan titremeye başlamıştı.

"hayır, hayır lütfen bayım, dikiş atmasınlar istemiyorum."

gayet sakin bir sesle ve gülümseyerek "yaranın iyileşmesi için dikiş atılması lazım genç adam." demişti doktor.

dolu gözlerini tekrardan esmer adama çeviren çocuk resmen yalvarıyordu.

"bayım, lütfen bir şey yapın. dikiş atmasınlar lütfen." titreyen sesiyle konuşurken kendini daha fazla tutamamış, ağlamaya başlamıştı.

"korktuğunu biliyorum ama mecburlar küçük." diye sakin sesiyle konuşan adam, ellerini küçüğün saçlarına daldırmıştı.

biraz olsun sakinleşmesi için yaptığı hareket pek bir işe yaramamıştı.

yanındaki hemşireye araç gereçleri hazırlamasını söyleyen doktor, "hazırsanız sizi çok ufak bir ameliyata alacağız." diyerek çocuğun korkusunu  yüze katlamıştı.

endişeli gözlerle esmere bakan jeongguk karşısındaki adamdan "ben yanında duracağım, endişelenmene gerek yok." demişti.

"şey, narkoz verseniz olmaz mı? ben dayanamam gerçekten çok korkarım." diyerek sıyrılmaya çalışan çocuk doktordan red yemişti.

take a slice, tk'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin