13.50
"kalksana abi artık öğlen oldu amınakoyayım"
Susuzluktan ölecek gibi hissediyordum. Mert'in sesi kendime getirdi beni. Ayağa kalktım, dün gece ayık değilken sana yazmaya çalıştığım şiirlere baktım. Sarhoşken belki seni düşünmem diye içiyorum ama sarhoşken seni daha çok düşünüyorum Alper. Aklımdan çıkman için her şeyi verirdim ama aynı zamanda aklımdan çıksaydın eğer her şeyimi kaybederdim. Vaktinde beraber geçirdiğimiz her an, şu an beni içten içe mahvediyor. İçimde bir kurt var ve beni kemiriyormuş gibi hissediyorum inan. O sarı buklelerine son defa dokunma şansım olsaydı sana yemin ederim bir daha içmezdim. Şu an mertin zoruyla kahvaltı yapıyorum. Sen gittikten sonra kahvaltılarım sigara+kahve ikilisiyle geçmeye başlamıştı. Ta ki mert hakan gelene kadar. O beni toparlamaya çalışıyor yemeyince kızıyor bana ama sensizliğin acısı beni her saniye daha da dibe batırıyor. Toparlanmak istemiyorum. Sen yanımda olmadığın her saniye ben yaşadığım için utanıyorum, gülemiyorum çünkü sen yanımda yokken gülmek benim hayatımda işleyebileceğim en büyük suç.
"Bugün sahile gidelim mi ismail, kafamız dağılır. Köfte ekmek yeriz hem, sen seversin"
İstemiyorum. Önceden seninle gittiğim hiçbir yeri görmek istemiyorum. Hatırladıkça mahvoluyorum. Hatırladıkça boğuluyorum. Zamanında seninle boğazı izlediğimiz sahili ne zaman görsem nefes alamıyorum artık. Önceden seninle yediğimiz hiçbir yemeği yemek istemiyorum. Beynim seni unutmak için çırpınırken kalbim seni unutmamak için direniyor. Ve ben İsmail Yüksek. Hatırladıkça boğuluyor olmama rağmen seninle ilgili olan hiçbir şeyi unutmak istemiyorum Barış Alper.
"Gidelim Mert"