Göz yaşlarım istemsizce terk ediyordu vücudumu yanaklarımdan öyle hızlı şekilde süzülüyorlardı ki bazen direkt yere düşüyordu göz yaşlarım. "Semih..." dedim titrek ve yalvaran bir sesle.
"Beni bırakma, ben ne sensiz yaşayamam" Semih diliyle bir cık sesi çıkarttı. "Üzgünüm Barış..." Gülümsedim. Acı dolu bir gülümsemeydi bu. Gülüşüm bile ağlıyordu. "Değilsin.." Semih gözlerini kaçırdı. Ne olmuştu bize böyle. "Evet değilim, kusura bakma Barış sana hiç gerçekten değer vermedim." Kalbim sıkıştı kulaklarım uğulduyordu 1,5 yıl... Konuşmalarımız sarılmalarımız onun dudakları hepsi yalan mıydı? 2-3 damla yaş daha gözlerimden düştü. Göğüs kafesimdeki kalbim yerinde durmuyordu. O kadar büyük bir huzursuzluk veriyordu ki bana."Semih," dedim son bir kez. Gitmeye hazırlanıyordu.Na çabuk kabullenmişti yokluğumu. "Evet?" Çenem titrerken iki sözcük döküldü ağzımdan "Allah'a emanet ol. Umarım hep mutlu olursun. Hep seni bekleyeceğim yavru kartalım. Ne zaman geleceğin veya gelip gelmeyeceğin umrumda bile değil. Benim yanımda her zaman kabul edileceksin" Semih bana sevgiden uzak bakışlarıyla baktı. "İhtiyacım olacağını zannetmiyorum."
Kapıyı sertçe çekti ve gitti. Digoxin(kendiminkininadınıunuttumae) hapımdan 2 tane aldım ve yemek borumdan yuvarladım. Hala huzursuzdum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Ellerim titremeye başladı. Tansiyonuma bakmam lazımdı ama ayağa kalkar kalkmaz gözlerim kararmıştı. "Ölüyorum işte" dedim kendi kendime "Beni bekle anneciğim sonunda yanına geliyorum."
Daha fazla mutlu kitap yazamayacağımı fark ettim.O yüzden bu kitaba başladım hayırlısı~