2. KİMDEN KAÇIYORDUN KÜÇÜĞÜM

53 9 3
                                    

"Jungkook masa 17 nin siparişi hazır."

"Tamam nunna."

Çocuk elindeki bezi tezgahın üstüne koyup arka tarafa doğru ilerledi. Mutfak bölümünden aldığı tepsiyi 17 numaralı masaya doğru götürmeye başladı.

"Afiyet olsun efendim. Başka bir isteğiniz var mıdır?"

"Yok sağol."

"Afiyet olsun."

Çocuk elindeki telefona bakıp sevinçle geri cebine koydu bugün öğlen çıkacaktı ve bu onun akşama kadar yurt odasında uyuyacağı anlamına geliyordu.

Arka taraftaki odalara gidip iş kıyafetlerini çıkartıp mor sweatini giymiş altınada açık mavi yırtmaçlı kot pantolununu giyerek şirin bir görünüm elde etmişti.

"Damin nunna ben gidiyorum."

"Tamam kokkie günlük harçlığını almayı unutma."

"Okeeeey."

Hızla kasaya gidip çekmeceyi açtı ve günlük harçlığını ordan aldı. Patronu çok iyi bir adamdı hem aylık maaş veriyor hemde okulu için ona harçlık veriyordu. Okulu ara tatilde olduğu içinde gayet rahattı.

Kafeden çıktığında kulağına kulaklığını takıp müzik dinlemeye başlamıştı. Yurt ve kafe birbirine uzaktı o yüzden otobüsle giderdi ama bugün hava güzeldi otobüse gerek olmadığını düşünerek yürümeye başladı.

Aradan 15 dakka geçtikten sonra çocuğun içine bir korku doldu sebepsiz olan bu korkusu onu daha fazla korkutmaya başlamıştı. Sanki biri onu izliyordu. Çaktırmadan arkasına baktı.

Arkasında savsak adımlarla yürüyen bir genç gördüğünde korkusu dahada katlandı. Elinde tuttuğu telefonu dahada sıkı bir şekilde tutarken titrek bir nefes çekti ve adımlarını nerdeyse koşacak derecede hızlandırdı.

Tekrardan arkasına baktığında arkasındaki cocuğunda onunla beraber hızlandığı ve bir elinde şişe diğer elindede parlak bir metal tuttuğunu gördü.

"Jeon!"

Alkolden dolayı dahada sert ve garip çıkan sesi ile Jungkook arkasındaki kişinin kim olduğunu anlamıştı.

Han Seojun...

Jungkook bi sefer cidden ileri gitti diye düşünürken arkasindaki sesler dahada artmıştı. Arkasına baktığında Seajun elindeki çakıyı garip garip sallayarak hızlı adımlarla Jungkooka yaklaşıyordu.

Jungkook artık tamamen koşmaya başladığında tenha bir yoldaydı. Burda tek tük eski arabalar ve terk edilmiş inşat alanı vardı. Arkasına baktığında Seojunu görememenin rahatlığı ile gözüne kestirdiği siyah filmlerle kaplanmış siyah arabaya doğru koştu ve hiç düşünmeden arabanın kapısını açmaya denedi.

Şanslıydı ki arabanın kapısı açılmıştı. Hemen arabaya binip kafasını eyerek saklanmaya çalışıyordu ama daha fark edemediği şey ise arabada oturan siyah takım elbiseli adamdı.

"Sende kimsin ufaklık?"

Jungkook duyduğu sert ses ile yerinde sıçrayıp yanında oturduğu adama baktı.

"Oh? Ben özür dilerim. Ben birinden kaçıyordumda bu arabay saklandım. Acaba biraz durabilir miyim?"

Adam ilk defa gördüğü bu tatlı çocuğun zararsız olduğunu anlamıştı.

"Durabilirsin ama burası senin gibi ufaklıklar için iyi bir yer değil. Ne işin var burada?"

"Ben ufaklık değilim."

Diye homurdandı Jungkook kafasını öne eğerek. Herkesin onu ufak görmesinden bıkmıştı. Tamam bebeksi bir görünümü olan biriydi ama yinede 20 yaşında bir adamdı o. Annesinin tabiri ile kocaman olmuştu.

Jungkook derin bir nefes alıp yanında oturan adama baktı. Adam cidden nefes kesiciydi. Üstündeki jilet gibi siyah takımı ve beyaz gömleğinin ilk 4 düğmesinin açık olmasından dolayı gözüken esmer teni ile bu adam kesinlikle nefes kesiciydi.

"Şey. Ben birinden kaçıyordum da."

"Kimden kaçıyordun küçüğüm?"

Adamın kendisine küçüğüm demesi ile nefesi kesilen Jungkook düşünmeye başladı. İlk defa gördüğü bu adama güvenmelimiydi? Ya da daha doğru bir soru sorarsak neden şu anda bu adama fazlası ile güvenmek istiyordu?

"Yurt arkadaşımdan."

Adam biraz şaşırdı. Kendi arkadaşından neden kaçsın ki? Acaba oyun mu oynuyorlar diye düşünmeye başladı.

"Neden kaçıyorsun?"

"Sanırım arkadaşım sarhoş. Elinde çakı ile beni takip etmeye başladı bende korkup kaçtım... Özür dilerim efendim."

Taehyung karşısında dudaklarını büzüp kendisinden özür dileyen çocuğa bakıp derin bir nefes aldı. Şu an buraya baskın için gelmişlerdi ama karşısındaki çocuk bir anda arabasına binerek bu anı bozmuştu.

Bu çocuk cehenneme bir melek olarak düşmüştü.... Başına geleceklerden habersiz bir şekilde cehenneme ayak basmıştı. Korkucaktı, korkmalıydı ama şunuda bilmeliydi ki bu cehennemde iblisin ta kendisi onun koruyucusu olacağını bilmeliydi. Çünkü bu çocuk iblisin buz tutmuş kalbinde ufak bir kıvılcımın çıkmasını sağlamıştı.




Bölüm sonu....

Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayımmm.

Bölümler şimdilik kısa ileride uzatıcam lütfen anlayış gösterin❤️

Aklımda tatlı bir uke ve herkese kaplan ukesine kedi olan bir seme var.

Tatlı bir çift lütfen onları sevinn.💖💖

 ANGEL FALLING INTO HELL•TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin