Yıllar acımasızdır canımızı acıtır kalbimiz parçalanır ancak bizde zamanla pes etmemeyi her duruma karşı zorda olsa ayakta durmayı öğreniriz insan nankör değildir yaşadıklarımız bizi nankörleştirir özellikle içimizdeki nankörlerden bazıları çocuklara bile göz dikecek kadar şereften yoksundur onları savunanlar ise çocuk düşmanı olarak düşünülmeli vicdan yoksunu artık insan diyemeyeceğimiz varlıklar hayla çocuklara kıymaya devam ediyor...
~15 yıl önce~
Sabahın ilk ışıkları ile herzamanki gibi asena uyanmıştı annesinden izin almadan üzerini hemen değiştirip terliklerini gitmişti daha 7 yaşındaydı ama elinden her iş geliyordu binadan çıkıp küçük kasaba benzeri şehirin sokaklarında göktuğun yaşadığı evi aramaya başladı o mavi binanın önüne geldi etrafı kontrol etti binadan içeri girip merdivenleri çıkmaya başladı yorulsada durmayıp merdivenleri çıkamaya devam etti sonunda kapının önünde durdu kapıyı çaldı çok geçmeden Seda hanım kapıyı açtı yani göktuğun annesi "Seda teyze Göktuğla sabah oyun oynayacaktık onu çağırırmısın"seda hanım başını onaylar şekilde salladı ardından içeri doğru bağırdı "Göktuğ!anneciğim Asena geldi"göktuğ acem kızının geldiğini duyunca hemen kapıya koştu asenayı görünce terliklerini giyip çıktı.Asenayla Göktuğ binanın dışına çıkmışlardı Asena merakla "Sen okulamı gidiyorsun?"diye sordu Göktuğ buna cevap olarak "Evet okula başladım ama ben asker olacağım babam gibi cesur bir asker olacağım"Göktuğun heyecanla söylediği şeyler Asenayı pek mutlu etmemişti çünkü askerler şehit oluyordu ve Asena Göktuğun şehit olmasını istemiyordu "Bende doktor olacağım tüm askerleri iyileştireceğim eğer asker olursan ben iyileştiririm seni"Asena kendinden emindi doktor olmayı çok istiyordu "Acem kızı neden senin saçların turuncu havuca benziyorsun"Asena saçlarını çok seviyordu ancak turuncu olmasını herkes yadırgıyordu "Bilmiyorum annem diyorduki turuncu saç nadirmiş sadece peri kızlarında turuncu saç olurmuş diğer insanlar hep kıskanırmış onların saçlarını çünkü sadece turuncu saç perilerde varmış"Asena annesinin dediklerinden sonra saçlarını daha çok sevmişti Göktuğ merakla "iyi ama senin saçların havuca benziyor bence sen peri kızı değilsin doğunca senin saçlarını turuncu boyaya batırmışlar bence"Asena bunları duyunca kızarak "sende kocaman bir deve benziyorsun"bunları demesiyle Asena'nın annesi Jülide nin sesi duyulmuş "Kızım!her yerde seni aradım neden benden habersiz çıktın dışarıya"Julide hanım meraktan nefes nefese kalmıştı Asena "Özür dilerim anne"diyerek annesine sarıldı ardından bir ses duyuldu...bir patlama sesi ses yankılandı kulakları sağar edecek bir ses etraf yangın yeri olmuştu göz gözü görmüyordu dumanlar her yeri sarmıştı Asena gözlerini açamıyordu aniden elini biri tuttu Asena korkuyla elini çekmeye çalıştı "Korkma ben burdayım Asena ben Göktuğ"Asena Göktuğun sesini duyunca rahat bir nefes aldı "Göktuğ ne oluyor korkuyorum"Göktuğ korktuğunu anladığı için Asenayı güvenli olduğunu düşündüğü bir yere götürdü kısa bir süre sonra Asena gözlerini açtı babası önünde duruyordu...Kıdemli Yüzbaşı Giray Barut kızını aldı ve arabaya götürdü annesi Julide arabanın içinde ağlamaklı bir şekilde bekliyordu Babası Asena'nın dayısı Aydı ya onları emanet edip geri döndü ancak bir daha hiç dönmedi...~15 yıl sonra~
Annem benim tahinimin çıkmasını hiç istemiyordu istanbuldan Bingöl yaylıdereye gitmemi hiç ama hiç istemiyordu ama gitmek zorundaydım eşyalarımı toplayıp valizime koydum annemle vedalaşmak için odasına gittim "Anne"annem arkasını döndü yüzünde küçük bir Buse vardı "Kızım,lütfen gitme kurbanın olayım oralar terörist kaynıyor sen orada yaşayamazsın"annemi rahatlatmak için ne yapsan olmuyordu bu nedenle artık konuşmayı bırakmıştım"anne bu benim görevim"annem artık yapacak bir şey olmadığını anlayınca inat etmeyi bıraktı dayım arabanın kornasına bastı ardından bavulumu alıp aşşağı indim arabanın arkasına bavulumu koydum ve arabaya bindim"Dayı uzun zamandır görüşeniyorduk"dayım bana hasret ile baktı "Biliyorsun baban şehit olduktan sonra annen ani bir çöküş yaşadı size bakmak zorundaydım bir çok yerde iş buldum okuman için herşeyi yaptım ama bingöl Şırnak gibi tehlikeli bir yer kendine güveniyormusun?"dayımda annem gibi benim için endişeleniyordu "Dayı ben 23 yaşına geldim kendi başımın çaresine bakabilirim"yinede dayımın içi rahatlamamıştı "İtiraz etmeyeceğim ama şunu bil eğer sana bir şey olursa babanın yarım bıraktığı işi bitiririm"sözleri sanki bir yabancıya aitti "Bu olmayacak dayı çünkü bana bir şey olmayacak"bu son sözlerimiz oldu yol boyunca konuşmadık havalimanına gelince vedalaşıp havalimanına girdim uçağım 2 saat sonra olduğu için biraz dinlendim saatler geçtikçe kalbim daha çok sıkışıyordu.Tam 2 saat geçmişti ben uçağa binmiştim aklım annemdeydi uçağa sessizlik hakimdi bende sessiz kalmayı seçtim ve saatin iletmesini bekledim.
2 Saat 40 Dakika sonra
Havalimanından inip otobüse bindim kiraladığım eve doğru yol aldım ve telefonla uğraşmaya başladım bir caddede inip sokağa doğru yürüdüm evin önünde ev sahibi bekliyordu "Merhaba ben Asena Barut sizinle anlaşmıştık sanıyorumki"Adam bana tebessüm ile baktı "Evet şimdi hatırladım Asena hanım ben Hayri Kılıç ev sahibi anlaştığımız parayı almak ve anahtarı vermek için geldim"Çantamdan parayı çıkarıp adama uzattım ardından elime anahtarı koydu "Hayırlı günler"diyerek uzaklaştı içimden bu adam değişik birine benziyor ama hadi hayırlısı diyerek kapıyı açtım bavulumu içeri koydum zaten ev eşyalı olduğu için sadece yerleşecektim bavulu alıp odama götürürken ayağımın üzerine düştü bir çığlık atıp "Allahın belası şey!bugünümü buldun düşecek"bugün hastaneye gitmem gerekiyordu herşeyi mahvetmişti bu gevur bavul acıyan ayağımın ağrısına dayanmaya çalışarak odama girip bavulumu koydum hemen hastaneye gitmem gerektiği için bavulu orada bırakıp çıktım.Eve çok uzak olmadığı için minibüs ile gitmeyi tercih ettim minibüse bindim ancak minibüs çok doluydu sanki bedavaya götürüyorlar "Abi şu parayı şoföre uzatırmısın"dedim ancak adam beni duymadı "Abi!"diye bağırdım ve onu dürttüm adam bana bakıp "Ne var"dedi bende hemen "Şu parayı şoföre uzatırmısınız"dedim adam bana ters bakışlar atarak "Eliniz kolunuz yokmu niye kendiniz vermiyorsunuz"diye şakıdı sallanan minibüsün etkisiyle sinirlenmiştim "Abicim görmüyormusunuz otobüs aynı Hüseyin abinin Kazanı gibi dolu siz bana gelipte neden kendiniz vermiyorsunuz diyorsunuz"sinir ile adamı ittim "Çekil şurdan bir işi yapamıyorsun"adam bana şaşkınca bakarak "Siz kimsiniz beni itiyorsunuz"diye arkamdan bağırdı önemsemeyip adama parayı verdim adam umursamazlığımı görünce iyice sinirlendi bir sonraki durakta kapılar açıldı arkamdaki adam beni dışarı doğru itince yere düştüm minibüsün kapıları kapandı "Ulan şerefsiz bari paramı verseydin haram zıkkım olsun o para Allah belanızı versin"diye bağırıp ayakkabımın tekini minibüse fırlattım
Ancak cama geldiği için cam kırılacak gibi oldu otobüs durunca kavga çıkacağını anlayıp koşmaya başladım bir adam bana ayakkabımı fırlatınca ayakkabıyı yakalayıp ayağıma giydim ardından durağa oturdum otobüs beklemeye başladım hiç birşey olmamış gibi tam bir oyuncuydum aslında zaten tiyatro eğitimi almıştım ama o beni iten adamı bir görürsem bir kaşıkta boğacağım hiç acımayacağım sanki babasının minibüsü gibi milleti itekliyor hayvan bir süre sonra otobüs gelince saçımı başımı düzeltip otobüse bindim demiştim ya tam bir oyuncuyum.1024 Kelime olmuş ayy.Asker kurgusu yazmayı çok istiyordum alın işte asker kurgusu dkslşekx😻💋😘🤍🤍🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACEM KIZI
Novela JuvenilYıllar önce yaşadıkları şehire teröristler tarafından hain bir saldırı düzenlenince birbirinden ayrı kalmak zorda kalan iki çocukluk arkadaşı 15 yıl sonra tekrar bir araya gelir.Bu kaderin cilvesimidir yoksa sadece bir tesadüfmüdür yıllar acımasız o...