🔹DEFNE🔹
Bu dünya da Cemre'den nefret ettiğim kadar kimseden nefret ettiğimi hatırlamıyorum.
Bir gün kıza öyle bir şey yapcam ki haddini bilcek ve ben öcümü alcam. Eskiden canımı çok yaktı, oyunu oynama sırası bende.
"Pastayı alabilir miyim."
"Tabikide, buyurun."
Çikolatalıymış, sevmem ama Cemre'nin yüzüne çok yakışır eminim ki. Öğrenmek için ne kaybetcez ki deneyelim görelim bakalım. Ve 3,2,1. Gidiyor, gidiyor... Oo yanlış kişiye geldi o pasta ama haksızlık bu. Koşarak çoçuğun yanına gittim.
"İyimisin?" Diyerek çocuğu kaldırdım. Bende ki şansızlık sakarlarda bile yoktur .
"İyiyim sanırım"
"Defne ne oluyor." Azra abla eksikti bi şimdi.
"Yanlış Nişan oldu."
"Biri benimle ilgilenebilir mi?"Aa doğru çocuğu unuttuk.
"Şey çok özür dilerim. Gelde yüzünü temizleyelim." Cemreye geleydi o pasta çok güzel olurdu. Bidaki sefere daha iyisini yapcam. Öldürme gibi planlarım yok yanlış anlaşılmasın.
"İyi nişancıymışsın."
"Anlamadım."
"Güzel atıştı diyorum." ne saçmalıyor bu acaba .
"Bilmeyerek oldu amacım sana atmak değildi."
"Biliyorum adı ne? Ben Furkan."
"Defne!"
"Güzel isimmiş."
"Ben doğmadan bi gün ölen halamın ismini koymuşlar." Yüzünüde temizlemiştim.
"Temizlendi tamamdır artık tekrardan özür dilerim." Şanslı kız yine kaçmıştı elimin altından "Önemsiz bir olay unutalım. Tekrar karşılaşmak üzere."
"Görüşürüz." Ben aşık mı oluyorum? Yoksa bana mı öyle geliyor. Hayır hayır ben erkeklerden nefret ederim. Sol tarafım felç oldu bi anda.
"Önüne baksana ya sen bir kıza omuz atılmayacağını . Öğretmediler mi?
"Yok canım öğretmediler, istersen sen öğretebilirsin." Bu bana mı sırnaşıyordu?
Bana mı öyle geliyordu? O anda burnuna yumruğu yapıştırdım derken oradan biri "Elin ağırmış
yahu seninde ,dikkatli mi olsak bizde." Dedi gülerek oydu yine ve tarif edilemiyecek kadar hoş tondaki gözleri. Sanki içinde boğuluyorum, ormanda ki yeşiller bile kıskanır.
"İlk o başlattı ama ya."
"Öyledir kesin,ödikkatli olurum artık bende." dedi ve gitti .Oysaki ben yüzünü incelemek istiyordum. Her zerresine bir bir. Bütün yüz hatlarını hafızama taşımak. Azra abla nerde ki ihtiyacım var ona. Bana ne oluyordu bu hissettiğim de ne, yüreğim niye yerinden çıkacakmış gibi kalbimdeki kelebekleri kim serbest bıraktı da mideme doluştular?
"Azra abla." diye bağırdım.
"Efendim canım."
"Ben bir garibim eve gidebilir miyiz?" Sahidende Öyleyim buna ne deniyor ki. Eve geldiğimizde Azra abla kahve yaptı.
"Dinliyorum seni."
"Ben iyi Değilim Azra abla."
"Garibim, Noldu anlat bakalım."
Kalbimi göstererek "Tam şuranın ritmi değişti. kelebekler serbest kaldı." dediğimde Azra abla bir çığlık atarak "Aşık mı oldun sen?"
Sahi ben aşık mı olmuştum. Ama bana ters bu işler. Hem benim gibi çirkini kim sever ki. Bizimki Çirkin&Güzel masalıydı. Yalnız tek sorun masallar hep iyi sonla biter. Bizse gerçek masaldayız. Gerçek masalda masallar hep iyi bitmez, kötüde biter. Ve bizim masal başlamadan bitti. Çünkü bi daha onu görür müydüm bilemem. Tesadüflere inanmam.mŞansım yoktu. Aklım hala o gözlerdeydi. Neden böyle oldum ki ben herşey bi pastayla şekillendi. İç sesim böyle şeyler söylerken telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim.🔹SELİN🔹
"Şakayı bırakta söyle."
"Hadi ya bırak şu gevezeliğide beni takip et ."
Dediğim an yüzümün halini görmeliydiniz. 30 dakika falan sonra Nusret Amcanın yanına gelmiştik.Ben hemen bi masaya ilerlerken o masa kapılınca hiç bozuntuya vermeden pencere kenarında bir masaya geçtik.
"Ali ordan bize 2 çay getir." Dediğimde Poyraz daha fazla suskunluğu bırakıp konuşmaya başladı.
"Neden böyle bir özelliğin var senin "dediğinde ağzım açık "Anlamadım"dedim.
"Yani diyorum ki bi çekim alanın var. Yapmacık değilsin bir hikayen var." Sahi öylemiydim benim bi öyküm mü vardı? "Sıradan insanlardan bi farkım yok benim uyuyorum, yemek yiyorum. Oksijen israfıyım anlayacağın sıradan. Peki ya senin öykün ne?
"Derinlerime girmeye çalışıyorsun batarsın." Dediğinde içim burkuldu ne diyeceğimi bilmiyordum o an yerin dibine girmek istedim.
"Ben zaten batacağım kadar batmışım." dediğimde Ali çayları getirdi. Poyraz çaya şeker atmadan içtiğini görünce hemen çayına şeker atıp karıştırdım ve söze başladım.
"Çayı bir şekerle içeceksin çayında geçmişin tadı olacak. Geçmişi bir çaya yükler bizim gibi insanlar. Çay önemlidir bizde." dediğimde, çayı ne kadar çok sevdiğini hatırladım şekersiz içerdi. Her seferinde şeker atardım. Tam ben hayallere dalmışken
"Sen çok üzülmüşsün, çok üzmüşler seni. Zamanında cam kırıklarıyla dolmuş yüreğin. Halada öyle." dediğinde hayallerden sıyrıldım.
"Ama bir zaman sonra cam kırıklarıyla yaşamaya alışıyor insan." Dedim bir noktaya bakarak. Kafamı kaldırdığımda Poyrazla göz göze geldim ve bana bana gülümsedi. Sahi ne çok özlemiştim o adamı. Nasip derdim. Güzeldi. Çirkindim. Ama beraber ne güzeldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki bir gün
ChickLitBir insanı sevmek mi daha zor yoksa herşeyi boşverip onu unutmak mı? Sevsen; hiç gelmiycek birine verdiğin sözleri bırakıp ona ihanet etme hissi bi yanda, unutsan; yine ona ihanet duygusu. Peki ya en doğrusu hangisi?