son feci bisiklet, uyku
uzun zamandır uykudaydım,
arka koltukta, yıldız yok boşlukta.
1 Ekim, 2024
gün batımı
𖤐
kime sorsanız bilirdi, Murat umursamazın tekiydi. haklıydılar belki de, çünkü Murat çok uzun zamandır bir boş vermişlik içerisindeydi. pek fazla konuşmaz, konuşurken pek fazla gülmezdi. eğlenirdi eğlenmesine ama, dikkatle baktığınızda gözlerindeki o boşluğu görebilirdiniz.
şimdi de kafede dağınık duran sandalyeleri düzenlerken içinde hiç gitmeyen bir boşluk vardı. kafasındaki düşünceler düzelttiği masalardan daha dağınıktı aslında.
o kadar düşünceliydi ki, arkasından ona seslenen Oğuz'u omzuna değen ele kadar fark edemedi. Oğuz gülerek ona şaşkın şaşkın bakan adama sarıldı. "geleceğimi söylemiştim, neden bu kadar şaşırdın?"
"dalmışım oğlum ya." ondan ayrılarak son kalan sandalyeyi de yerleştirdi. "gel hadi, mekanı kapatıp çıkalım."Oğuz arkadaşının arkasından ilerledi. saçı lekeli çocuk hızlı adımlarla küçük kafeden çıkarak anahtarla kapıyı kapattı. ve anında kovadan boşalırmışcasına yağan yağmuru fark etti ikisi de. "lan bu yağmur ne zaman yağmaya başladı? iki dakika olmadı içeri gireli." Murat kararmaya yüz tutmuş mavi ve kırmızıyla boyanmış gökyüzüne baktı. yağan yağmurla birleşince güzel görünüyordu.
"boş ver gel duralım burda, birkaç dakikaya durur zaten." Oğuz ofladı ama yanındaki arkadaşı gibi o da korkuluğa yaslandı. mekan iki katlıydı ve merdivenlerin çıkıntısında eski bir korkuluk vardı. ilk katta pastane ikinci katta kafe oluyordu. bazı günler müthiş derecede müşteri olurken bazı günler çok az olurdu. bugün de rahat geçen günlerden biriydi.
korkuluğa yaslanmış Murat yağmuru izlerken eli kendiliğinden cebine gitti. sigara paketini çıkarırken ikisi de tek kelime etmemişti. bir dal kendine bir dal Oğuz'a uzatırken, diğer eliyle de cebinden çakmak çıkardı. alınları birbirine değerken Murat ikisinin de sigarasını yaktı. Oğuz'un bakışları onun sigarayı yakan titrek ellerinde kalmıştı. gereğinden fazla titriyordu bu gün sanki.
"başın hala ağrıyor mu?" Oğuz dumanı dışarı üflerken bakışları dalgın yüzü turluyordu dikkatle. Murat kafasını hayır anlamında salladı yavaşça. "tam aksi şimdi beynim durmuş gibi. böyle olmaktansa ağrıması daha iyi." sıkıntıyla bir nefes verdi. hafif kemerli burnu yandan fazla güzeldi. başkalarında 'kusur' olarak görülebilecek şeyler onu fazla mükemmel gösteriyordu.
boynunda ve yanağındaki benler. saçlarında ve bedeninde bulunan beyaz lekeler, boğazında ve çenesindeki yara izi, fazla beyaz teni ve siyah göz altları, bedenindeki dövmeler. kabul edersiniz ki, Murat'ın farklı bir enerjisi vardı. titreyen parmakları arasındaki sigara yeniden dudaklarını bulunca gözleri Oğuz'un bal rengi gözleriyle kesişti.
"senin için endişeleniyorum Murat. son zamanlarda fazla dalgınsın. başına birşey gelecek diye çok korkuyorum." Oğuz elindeki sigarayı bile unutmuştu yanındaki çocuğu izlemekten. içmeyi pek sevmezdi açıkçası. sadece Muratla birlikteyken sürerdi ağzına sevmediği tadı. nedenini kendisi de bilmiyordu. tadı kaçtığı için dalı korkuluğa bastırarak söndürdü ve çöp kovasına attı.
Murat bu sırada hala düşünüyordu. aniden irkilerek az önce kendine söylenenleri hatırladı. "ya merak etme, iyiyim ben. bu gün başım ağrıyordu sadece. abartma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beyhude | bxb
Fiksi Remajakime sorsanız bilirdi, Murat umursamazın tekiydi. ☆ eşcinsel kurgu tetikleyici unsurlar yetişkin içerik ☆ not: yorumlarda homofobik/transfobik söylemler görmek istemiyorum. rahatsız oluyorsanız lütfen okumayınız.