Bölüm 2: "Kabus"

516 31 10
                                    

Kıvılcım derin bir uykunun içinde, zihninde yankılanan ağır sözlerle boğuşuyordu. Bir ses sürekli tekrarlanıyordu, ne kadar kaçmak istese de kulaklarında çınlayan o cümlelerden kurtulamıyordu:

"Yazık sana, Sana acıyorum... Seninle sırf görkeme inat evlenmiş..."

Sözler, Kıvılcım'ın zihnine bir hançer gibi saplanıyordu. Her yankıda daha da derinleşen bir acı hissediyordu. Rüyasında, Ömer'in yüzü belirsiz bir gölge gibi önünde duruyordu, ama gözleri soğuk ve uzak bakıyordu. O soğuk bakışlarla söylenen o sözler... Kıvılcım ne kadar unutmaya çalışsa da o sesler peşini bırakmıyordu. Her yankı, ruhunda daha büyük bir yara açıyordu.

Bir anda derin bir nefes alarak uykusundan sıçradı. Gözleri karanlık odada hızla dolaştı, kalbi hızla çarpıyordu. Nefesi düzensizdi, sanki hala rüyanın içinde sıkışıp kalmış gibiydi. Sözler zihninde yankılanmaya devam ediyordu, beyninin içinde dolaşıyor, kalbini sıkıştırıyordu.

Kıvılcım, gözlerini karanlık odada hızla dolaştırırken kalbindeki ağırlık giderek daha da büyüyordu. İçinde yankılanan o acı sözler onu boğuyor gibiydi. Cümleler ruhunu kemirirken nefes almakta zorlanıyordu. Bir an için ellerini saçlarına götürdü, sanki içindeki acıyı hafifletmek ister gibi. Saçındaki tokayı yavaşça çıkardı, saçları omuzlarına döküldü. Tokanın baskısı hafifleyince, sanki içindeki baskı da biraz da olsa azalacaktı.

Ancak, tokayı çıkarmak acısını hafifletmedi. İçindeki kırgınlık ve hayal kırıklığı dalga dalga büyümeye devam ediyordu.

Kıvılcım, derin bir nefes alarak yavaşça ayağa kalktı. İçindeki öfke ve hayal kırıklığı yeniden alevlendi. Gözlerini karanlık odanın köşelerine dikerken, duyguları içinde bir fırtına gibi kabarıyordu.

"Yazık sana, sana acıyorum…" Kıvılcım’ın zihninde yankılanıyordu. Bu sözler, Ömer’in ona yaşattığı acının bir yankısıydı. Kalbinde hissettiği ağırlık, bir kayıptan çok daha fazlasını ifade ediyordu; bu, güvenin ve aşkın paramparça olmasıydı. Her tekrar, onun ruhunu kemiriyor, hislerini daha da derinleştiriyordu.

Kıvılcım, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, ama hiçbir şey bu ağırlığı hafifletemiyordu. Her nefeste, Ömer’in ona karşı olan tavırları, birlikte geçirdikleri güzel anlar ve sonrasında gelen ihanet aklında canlanıyordu. O an, kendini çaresiz hissediyordu. Hayatının en güzel anlarını yaşadığı o adam, şimdi en derin yarasını açan kişi olmuştu.

Bu kadar kırgınlığa ve ihanete karşılık vermek istiyordu. Yavaşça Cemal’in odasına doğru yürümeye karar verdi. Adımları titrek ama kararlıydı. Kalbi hızla çarpıyordu; hem korku hem de cesaret hissi iç içe geçmişti. Gözleri karanlık odada parlayan ışıkları aradı.

Cemal’in odasına vardığında, içindeki intikam arzusu bir kıvılcım gibi parladı. Kendi bedenini bu durumda bir silah olarak kullanmayı düşündü.

Kıvılcım, kapının önünde durdu ve yavaşça ayakkabılarını çıkardı. Sonra elleri beline doğru indi, parmakları dikkatlice pantolonunun düğmesini çözdü. Pantolonunu yavaşça çıkarıp bir kenara bıraktı, ardından üstündeki bluzunu sıyırarak yere bıraktı. Adımları kararlıydı, gözleri bir noktaya sabitlenmiş gibiydi, ama bakışları boş ve soğuktu.

Cemal’in odasının kapısını açtı ve içeri girdi. Odanın karanlığı, zihnindeki karmaşaya eşlik ediyordu. Yavaş adımlarla ilerlerken, içindeki öfkeyi ve kırgınlığı serbest bırakmaya kararlıydı. Cemal’in bu odada, hayatında sadece birkaç saat tanıdığı bir kişi olmasına rağmen, bu anı kendi intikam sahnesine dönüştürmek istiyordu.

Cemal, yatağında hareketsiz yatarken, kalbinin hızlandığını hissetti. Gözlerini Kıvılcım’dan ayıramıyordu. Kıvılcım’ın yüzünde ne bir gülümseme ne de bir öfke vardı; tamamen ifadesizdi, sanki bir karar vermiş gibiydi.

Cemal, yatağın kenarında dururken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kıvılcım yavaş adımlarla ona yaklaşıyordu. Ama bu gerçek Kıvılcım değildi, bir gölgeydi, bir intikam figürü gibi.

Cemal ayağa kalkıp Kıvılcıma doğru ilerledi. karşısında durdu, gözlerinin içine baktı. Dudaklarını tam birleştirken...

Cemal kan ter içinde gördüğü bu sapıkça rüyadan ayrılmıştı. Su almak için odasından çıktığında Kıvılcım’ın evde olmadığını fark etti. Hızla etrafa baktı ve masanın üzerindeki notu gördü. Kaşları çatıldı. Kıvılcım çoktan gitmişti. Bir an için, rüyasında gördüğü görüntüler aklına geldi. Kıvılcım’ın Ömer’den intikam almak için kendisini ona bıraktığını görmüştü, ama bu sadece bir rüyaydı. Gerçek ise farklıydı. Cemal, Kıvılcım’ı izlemekten kendini alamıyordu; onu uzun zamandır takip ediyordu. Ancak Kıvılcım, ona dair hiçbir şey hissetmemiş, sadece kısa bir süre için onun yanında kalmıştı.

___________________________________________

1 saat önce:

Kıvılcım doğrulup bir an durdu. Sessizlik... İçinde tuhaf bir huzursuzluk vardı. “Ne yapıyorum ben burada?” diye geçirdi içinden. Ömer’in ihanetini öğrenmek onu tamamen yıkmıştı. O kadar çok sevmişti ki onu, her yalanını affetmiş, her defasında bir umutla sarılmıştı ona. Ama bu sonuncusu… Bu affedilebilecek bir şey değildi. Ömer’in ona ihanet ettiğini abisinin evinde öğrenmek, bir tokat gibi yüzüne çarpmıştı gerçeği. O an ne yapacağını bilemeden bara gitmiş ve kendini içkiye vermişti. Şimdi burada, Cemal’in evinde olmaktan pişmanlık duyuyordu.

Hızlıca ayağa kalktı ve etrafına baktı. Cemal derin uykudaydı, rüyasında bir şeyler mırıldanıyordu. Kıvılcım, onu biraz daha izledi. Huzursuz bir hali vardı, yüzü büzüşüyor, kâbus görüyormuş gibiydi. Kıvılcım’ın içinden bir anlık bir korku geçti. Bu adamla aynı evde kalmak ne kadar akıllıca bir karar olmuştu?

Kıvılcım daha fazla burada kalamayacağını anladı. Etrafa hızlıca göz gezdirdi, çantasını kaptı ve masanın üzerine aceleyle bir not bıraktı: "Her şey için teşekkürler"

Sessizce kapıya yöneldi, adımlarını yavaş atıyordu ki Cemal’i uyandırmasın. İçinde garip bir huzursuzluk vardı, belki de kendi kırgınlıklarını bir yabancının evinde yatıştırmanın yanlışlığını hissediyordu. Kapıdan çıktı ve derin bir nefes aldı. Soğuk hava yüzüne çarptı, bu ona biraz olsun kendini toparlama fırsatı verdi. Sokakta yürürken, hayatını bir film şeridi gibi düşündü. Ömer… O kadar çok şey yaşamışlardı ki. Onun yalanlarını, pişmanlıklarını, ama aynı zamanda sevgisini. Delicesine seviyordu onu. Ama şimdi o sevgiyle ne yapacağını bilmiyordu.

KıvMer One Shots Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin