kaçınılmaz manyetik alan

326 74 178
                                    

ay sonraki bölümler için çok heyecanlıyım hızlı hızlı yazmaya çalışıyorum bu yüzden!!! umarım bu bölümü de beğenirsinizzz, lütfen beğenin ve yorum falan filan🩵🌊 iyi okumalarr
(bu bölüm çok uzun olacaktı bu yüzden ikiye bölmem gerekti affedin

ay sonraki bölümler için çok heyecanlıyım hızlı hızlı yazmaya çalışıyorum bu yüzden!!! umarım bu bölümü de beğenirsinizzz, lütfen beğenin ve yorum falan filan🩵🌊 iyi okumalarr(bu bölüm çok uzun olacaktı bu yüzden ikiye bölmem gerekti affedin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jeongguk arkasında sürekli sızlanan biri varken koşmaya nasıl devam ettiğini bilmiyordu.

Arkasına döndü, şimdi nefeslenmek için olduğu yerde duran ve ellerini dizlerine yaslayıp hafifçe eğilen Taehyung'u inceledi ve gözleri alnına yapışan mavi tutamlarında, dudağını ıslatan dilinde ve hızla hareket eden göğsünde dolandı. Üstünde büyük, hatta biraz fazla büyük siyah bir tişört vardı, altındaki şortunu neredeyse tamamen örtüyordu ve sonbaharda, sabahın yedisinde bu halde dışarı çıktığı için Jeongguk'un ona söyleyeceği her şeyi hak ediyordu.

"Sana dayanamazsın demiştim, daha yarılamadık bile ve şu haline bak." Homurdandı Jeongguk. Tişörtünün ucunu kaldırıp karın kaslarını açıkta bırakırken alnında beliren ufak ter damlalarını sildi ve bu sırada Taehyung'un düzensiz nefeslerinin arasından ona attığı bakışları güneş ışınlarıymışçasına teninde hissetti. "Bir de altında minicik şortla dışarı çıkıyorsun, sonra gidip hasta olacaksın ve Jimin hayatımın geri kalanı boyunca başımın etini yiyecek."

"Baksana sen bana!" Taehyung'un sesi nefes nefese olmasına rağmen gürdü. Mavili birkaç adım gerisinde olmasına rağmen hızla aralarındaki mesafeyi kapattı ve yapmayı en sevdiği şeyi yapıp işaret parmağını Jeongguk'un yapılı göğsüne bastırdı. Kaşları çatılmıştı, terlediği için pembeleşmiş yanakları ve soğuk yüzünden kurumuş dudaklarıyla her zamankinden daha farklıydı ama yine de güzeldi. "Dayanıyorum gayet, tamam mı? Normal bir insan olmayan sensin, neredeyse yarım saattir sikik kampüsü turluyoruz ve bir kez bile nefes almak için durmadın. Cidden robot olduğunu düşüneceğim yakında."

Güldü Jeongguk. Taehyung'un soğuk elini kavradı ve göğsünden çekmesini sağladı ama bırakmadı. Şimdi elleri hâlâ mavilinin uzun parmaklarını kavrıyordu, belki de az da olsa ısınmalarını sağlamaya çalışıyordu. "Daha kampüsü yarılamadık bile, Taehyung. Şu yolu görüyor musun?" Önlerindeki patika yolu işaret etti, ardından parmağıyla yolu takip etti ve çevrelerinde bir daire çizdi. "Bu yolu iki kez turluyorum ben ve bir buçuk saat falan sürüyor tamamı. Şimdiyse senin ağlamaların yüzünden yarım saat geçti ve daha bir turu bile yarılayamadık. Anlıyor musun yani canım?"

"Ben durduğumda sen devam edebilirdin, sanki sana yanımda dur diye yalvarmışım gibi konuşma."

"Seni arkamda bıraksaydım öleceğinden korkuyor olabilir miydim acaba? Benim sorumluluğum altındasın, Jimin'in hiç sahip olamadığı ve odaya bir tane kaçıralım dediği yavru kedisi gibi bir şeysin." Gözlerini devirdi Jeongguk. "Sabah da bir anda peşime takıldın, bilseydim şu tişörtü dolaptan alacağıma çıplak falan çıkardım da seni uyandırmazdım."

tsunami | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin