tsunami mavisi

373 78 112
                                    

selamlarrr!!! 🩵🌊
eğer bundan önceki bölümde bıraktığım şarkıyı dinlemediyseniz bu bölüm için dinleyin lütfen!!! uzatmadan iyi okumalar diliyorumm, taehyung yorum yapmayanların ataşlarını çalacakmış öyle söyledi

selamlarrr!!! 🩵🌊eğer bundan önceki bölümde bıraktığım şarkıyı dinlemediyseniz bu bölüm için dinleyin lütfen!!! uzatmadan iyi okumalar diliyorumm, taehyung yorum yapmayanların ataşlarını çalacakmış öyle söyledi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jeongguk o gece Taehyung'un telefonuna ne yaptığını fark ettiğinde gömülü sistemler dersindeydi.

Amfideki her zamanki yerine oturmuştu, elinde americanosu ve önünde hiçbir ders hocanın ağzından çıkan tek bir şeyi bile kaçırmadığı defteri vardı. Profesör Min her zamanki gibi lazerli kalemiyle tahtadaki slaytın önemli noktalarını işaret ediyor, gelenlerin duyması için yükseltmekle bile uğraşmadığı sesiyle konuyu anlatıyordu. Zaten içeride onu duyması için uğraşması gerekecek kadar çok kişi de yoktu, amfide toplasan sekiz kişi vardı ve gelenler de arka taraflardan birine oturup uyuklamaya başlamıştı.

Bu her hafta böyleydi. Bay Min'in dersine ilk girdiğinizde kendinizi harika hissederek amfiyi terk ederdiniz ama yaptığı vizenin sonuçlarını gördüğünüz an derse girmeyi bırakırdınız. Yüksek not almak imkansız gibi bir şeydi, insanlar geçtiklerine bile mutlu olurdu ve yaşlı adamın açtığı seçmeli derslere el bile sürmezlerdi.

Jeongguk öyle değildi. Jeongguk Bay Min'i severdi. Vizelerinden, finallerinden yüksek notlar alırdı ve açtığı seçmeli derslerin hepsine yazılırdı. Dersini dinlemeyi, notlar almayı severdi; hatta dersin konuları hakkında yaptığı ek araştırmalarla yaşlı adamı tüm ara boyunca oyalardı.

Yani şimdi kırmızı lazerin işaret ettiği kod satırına bakmak yerine bacaklarına dayadığı elinin arasındaki telefonuna bakması pek beklenildik bir manzara değildi.

Yine de bu durumda Jeongguk'a hak vermeniz gerekiyordu çünkü fotoğraf albümünün içinde yaklaşık on beş tane birbirine benzer fotoğrafları görmek tüm dikkatini dağıtmıştı. Hepsi neredeyse birbirinin aynısıydı, Jeongguk fotoğraflardan en son çekileni açtı ve Taehyung'un kül sarısı saçlarının arasından kocaman yaptığı gözlerine baktı. Fotoğraf bu kadardı; ekranda yalnızca Taehyung'un gözleri, kafası ve koltuğun baş yaslama yeri görünüyordu. Jeongguk diğer fotoğrafa geçti ve onda ekrana Taehyung'un burnu da girdi. Diğer fotoğrafta ağzı da eklenmişti ve şimdi sarışının kameraya verdiği komik pozlar ön plandaydı. Bir tanesinde göz kırpmıştı, ondan sonrakinde ağzını garip bir şekle sokmuştu ve yavru bir kediye benziyordu, diğerinde yanaklarını şişirmişti.

İlkindeyse dudaklarını büzüp kameraya öpücük atmıştı. Jeongguk bu fotoğrafta istemsizce oyalandı, gözleri sarışının parıldayan pembe dudaklarında dolaştı ve Taehyung'un bu sefer o sinir bozucu sesiyle "Hani ağzıma bakmayacaktın?" diyişini işitmemenin keyfini çıkardı. Öylesine bakıyordu tabii ki. Aklından bir şey geçtiği yoktu, kesinlikle o pembe dudakların ne kadar yumuşak olabileceğini ve o kirli ağzını başka nelerle kirletebileceğini düşünmüyordu.

Asla. Jeongguk o geceden sonra Taehyung'a sinir olmaya devam etme kararı almıştı çünkü aksi taktirde aklını ele geçirecek düşüncelerden korkuyordu.

tsunami | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin