K.Ü -3-

86 5 1
                                    



Gözlerimi açtığımda yine bir hastane yatağındaydım. Ama bu sefer deliler hastanesinde bulunuyordum. Üzerimde bir halsizlik vardı. Sanki bedenim çürümüş gibiydi. O herif iki saate bir kolum kadar iğneyi tenime batırıyordu. Narin olduğum için kendimden hep nefret etmişimdir. Acıya katlanamazdım. Ama iğnelerin etkisinden dolayı tepki veremez hale gelmiştim. beton gibi sert yatakta hafifçe doğruldum. Saçım bozulmuştu. beni terletmekten başka bir şey yapmıyordu. Ensemde topuz yapıp tokayla gevşek bir şekilde bağladım. Bulunduğum oda rutubet kokuyordu. Hapishaneyi andıran odada yatak ve sehpadan başka bir şey yoktu.


En köşede küçük bir pencere vardı ama ona da boyum yetmiyordu. Yataktan çıkıp zombilere benzettiğim yürüyüşümle kapıyı açarak dışarı çıktım.bitmek bilmeyecek dikenli yolu andıran upuzun yüzlerini seçemediğim benim gibi bir kaç kişinin içinde anlamsızca dolaştığı bir koridor tam da karşımda duruyordu. adım atmakta zorlandığım zavallı ayaklarımla ilerlemeye başladım. bir kaç emin adım atmaya başladım ki aniden karşıma birisi çıkıp kahkaha atmaya başladı.O an gözlerimi pörtletiğimi acıyana kadar anlamamıştım. Biraz daha hızlanarak yürümeye başladığımda duvarlarda ki ürkütücü portreler ikinci şoku yaşattı bana. gördüklerimin bir rüya olmasını dileyerek gözlerimi kapadım ve titreyen bacaklarımın üzerinde yatağımda uyanabilmek ümidiyle hızlanarak yürümeye devam ettim. sert bir gövdeye çarpınca irkildim.

Gözlerimi açma zahmetinde bulunmadan"Affedersiniz." diyerek yoluma devam ettim. Artık gözlerimi açmam gerektiğini düşünerek yavaşça açtım. Ürkütücü bir sessizliği olan koridorun nihayet sonuna gelmiştim.Büyücü okullarının kapısını andıran büyük paslı kapıyı açarak merdivenlerden aşağıya indim. En sonunda açık alana çıkıp oksijenin burnumdan içeriye doğru gitmesine izin verdim. Kahverengi banka oturup bir an önce bu rüyanın bitmesini diledim. Adımı birinin fısıltıyla söylemesi birliğinde başımı sağa çevirdim.

Kimse yoktu. Biraz daha tedirgince etrafı taradığımda kömür gibi simsiyah bir kedinin bana çok dikkatli baktığını gördüm. Gözlerini kısmış ve hareketlerimi kontrol ediyordu sanki. Göz bebeklerini iyice odaklandığım da delice bir poyraz eserek beni daha da ürperti.

Ayağa kalkıp kediye doğru hızlı adımlara yürüdüm. Tam siyah olan,beni iliklerime kadar ürperten kediye dokunacağım sırada bir el omzumu dürttü. Hızlıca arkamı döndüğümde kar gibi beyazlara bürünmüş bir kadın gördüm. Tahminen deliler hastanesinin görevlisidir.

"Hava kararmak üzere.İçeriye girip odanıza dönmelisiniz." dedi bana acıyan gözlerle bakarak.

Sakinken sinirlerim yine yükselmeye başladı. Bana nasıl acıyabilir? Kaç kere daha demem gerek?

"Kaç kere demem gerek? Deli değilim! O bana acıyarak bakan zümrüt rengi yeşil gözlerini üzerimden çekmezsen onları zevkle oyacağım. Asıl acınacak kişiler sizsiniz. Akılı olanları bile deli yaparsınız siz! Deli diye insanları küçümseyemezsiniz. Küçük insan sizsiniz...küçük insan sensin! Bunu olmayan beyninize sokun!" Arkamı döndüğümde kedi yerinde yoktu. Hışımla bana şaşkınca bakan görevliyi yitirip hastane görünümlü hapishaneye girdim. Hızlı adımlarla hücreme girip kapıyı sertçe çarptım. Kendimi sert yatağa atıp gözlerimi sıkıca yumdum.

Otuz dakika sonra kapım açıldı ve iki görevli içeri girdi. Uzun boylu sarışın olan bana alayla bakıp "Ah! Keşke deli olmasaydın güzelim. Deli olmadığını bilsem seni bu yatakta becerirdim." diyerek kahkaha attı. Kısa boylu olansa ciddiyetini koruyup koluma iğne yapmak için yanıma yaklaştı.

Ayağa fırlayıp "O iğneyi bana batıramazsın. Deli değilim ben!" diye bağırdım."Keşke deli olmasaydın." diyerek sırıttı sarışın. Kısa boylu olan sabırsız birine benziyordu ve sinirlenmeye başlamıştı. "İşimizi yapıyoruz. Sen delisin ve bu iğne seni iyileştirecek."dedi. "Ee! Sıktın artık." diyerek sarışın olan beni tuttu. "Bırak!" Hareket edemeyeceğim şekle getirip kolumu kısa boylu herife uzattı."Deli olmadığımı size ispatlayacağım.Asıl akıl fakirlerinin siz olduğunu ispatlayacağım.Ve bunu kanıtladığım da müthiş bir zevkle bizi tıkadığınız bu hücrelerde size işkence edeceğim! Tanrı şahidim olsun ki bunu yapacağım! Durmam için bana yalvaracaksınız!" dedim iğnenin verdiği etkiyle uykum gelmeden hemen önce.

Kapının kapanma sesi geldi. Ve hücre diye adlandırdığım odada tek olduğumu anladığımda kendimi uykuya teslim ettim.


______

BÖLÜM SONU...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp ÜlkeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin