6.

16 6 4
                                    

Yazardan,

Genç kadın, ejderhasını sevmekle meşguldü. Bir kaç dakika ejderhası ile ilgilendikten sonra küçük oğlunun sesini duyması ile başını sese doğru çevirdi.

"Anne!?"

Küçük oğlan, dağılmış saçları,  uykudan yeni uyandığını belli ediyordu. Genç kadın, oğlunun tatlılığına dayanamayıp kucağına aldı. Ardından yumuşak saçlara minik öpücükler sıraladı.

"Efendim, Minho'm?"

Kucağına yerleşen minik beden, kollarını annesinin boynuna koyup sıkıca sarıldı. Ardından bir kaç saat önce duyduğu şeyin doğruluğundan emin olmak olmak adına dudaklarını araladı.

"Senin, vahşi ejderhan mı var?"

Genç kadın, ilk affalandı böyle bir durumu bilmemesi gerekiyordu. Küçük olsa dahi minicik minho'sunu yanlış işlere karıştırmak istemiyordu. Herşeyiydi.. Karanlık gökyüzünün tek ışığı, yıldızı olmuştu. Minho'yu aşağı indirdi ardından minik burnunda olan ben'e bir öpücük kondurdu. Şefkatle gülümsedi, kısa bir sonra yumuşak saçları karıştırıp konuşmak adına dudaklarını araladı.

"Gitmeliyim.."

______

Han jisung,

Ah ah.. Lanet olsun ne diye sanki 8. Üye olmuştum ki? Tanrım! Delirmek üzereyim. Şerefsiz Lee Minho, yüzünden cezamı  tuvalet temizleyerek ödemiştim. Pek düşünmeden ortak alana doğru adımlarımı çevirdim. Seugmin, Felix , jeongin kanepede oturup sohbet ediyorlardı.  Changbin ve Minho ellerinde kitap bir kaç not çıkarmak ile meşguldü.  Hyunjin ve chan bir köşede oturmuş aç mideleri doyurmak ile meşguldü.

Ben eşşek gibi çalışayım bunlar burada keyifleri baksınlar .Hah kıçım! Her neyse, pek düşünmede kendimi felix'in olduğunu kanepede doğru attım. Seugmin ve Felix çoktan koyu bir sohbetin içerisindeydi. Gözüm jeongin denen çocuğa döndüğümde bana bakıyor olduğunu farkettim. Utandığı için başını eğip sanki yanlış bir şey yapıyormuş gibi bakmamaya yemin etmişti.

Pek üstelemedim,zaten geldiğinden beri kimseyle konuşan bir insan değildi. Eh tabi bende zaten seugmin ve felix'ten başkasıyla pek konuşmazdım. Bir kaç dakika dinlenmek adına başımı kanepeye yatırdım. Gözlerimi dinlenmek adına usulca kapatıyordum ki- jeongin'in sesiyle yarım kalmıştım.

"Şey.. Jisung..? "

Başımı usulca kaldırdım. Ardından gözlerimi jeongin'e çevirmem ile başını zemine bakıp titrediğini farkettim. Çok utangaç! Tamam halletmem gerekiyormuş gerçekten. Her neyse pek düşünmeden 'hmm' lamıştım.

Başını hafif kaldırıp göz ucuyla bana baktı. Elleri ile tırnaklarına zarar verdiğini gördüğümde kaşlarımı çattım. Cidden.. Tuhaf. Ortamı germemek adına aklıma gelen fikiri direk söyledim.

"Jeongin istersen balkonda konuşalım hmm?"

Başını hızlıca salladı. Evet kesinlikle tuhaflık vardı ki... Diye düşünürken aniden yazılar belirlendi. Gerginlik seviyesi tavan yapmış durumdaydı. Bir kaç duyguyu aynı anda yaşıyordu.. Tanrım ne olmuş olabilir ki? Dikkatimi en yüksek tutan duyguya baktığımda korku olduğunu gördüm. Bir durumdan korkuyordu ve bana demek istediğini anladım. Muhtemelen tavırlarım diğerlerine göre daha cesur olduğu için bana bir şeyler anlatmayı daha uygun gördü. Mantıklı bir yaklaşımdı.

Demolition/minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin