ON İKİNCİ BÖLÜM: "Anneler ve kızları."

21 5 13
                                    

Merhaba. Umarım iyisinizdir. Gündem malum. Bölüm ise böyle bir gündeme denk geldiği için bekletmek istemedim. Yaşanan korkunç olayları, bitmeyen ve malesef değişmeyen kötü haberleri takip ediyorum. Hepinizi sosyal medyadan destek olmaya davet ediyorum. Biz konuştukça bazı şeyler değişecek, buna inanıyorum. 

Bir sonraki bölümün aksiyonlu olacağını söyleyerek sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Anneler ve kızları.

Kızların annelerinin kaderini yaşadığı söylenirdi. Doğruluk payı var mıydı, bilmiyordu ama onun kurduğu döngüde yuvarlanıp durduğunu hissettiği çok zaman olmuştu. Aklına onun sesi gelirdi. Çünkü anneleri her zaman onlara güçlü olmanın duygularını yüzüne yansıtmamak olduğunun nasihatini vermişti. Bir gün okuldaki arkadaşıyla kavga edip ağlayarak gelen Süveyda'ya "Biri sana ne yapıyorsa, aynısını yap kendini ezdirme sakın," diye eklemişti. Ağlamalarını istemezdi. Ağladıklarında bir kez bile sarılıp teselli etmemişti. İki kız kardeş böyle büyümüştü. O zamanlardan kendine bir söz vermişti Sıla. Annem gibi olmayacağım demişti.

Olmadığını sanıyordu. Şimdi oturduğu yerden heyecanla oradan oraya koşturan kızını izlerken aklında ister istemez ummalı bir kıyas vardı.

"Yavaş ol kızım," dedi Sıla, kaydıraklara giden merdiveni çıkan kızını kontrol ederken. Fazla heyecanlı ve hızlıydı.

"Tamam anne," diye bağırdı kız, daha yavaş yürümeye başlarken. Tırabzanlara yaklaşıp annesine el salladığında gülümsüyordu.

O gülümseme birine yuva ve o yuvaya umut olurken aynı anda iç çekme sesi duyuldu. "Sana öyle kızgınım ki."

Kızgın olmasını anlıyordu. Aslında hayatında olup biten tüm haksızlıkları anlayabiliyordu. Kendini karşı tarafa koyduğunda nedenlerini, sonuçlarını çözümlediği bir taraf vardı. Ama kızı ve kendi hayatı öncelikteydi. Bu bilinçle derin bir nefes aldı Sıla. İkisinin de bakışları kaydıraktan kayan kızdaydı. Aynı bankta bile oturmuyorlar, birbirlerine bakmıyorlardı.

"Haklısın."

"Zaten beni kızdıran şey haklı olmak," diye çıkıştı Devrim, kısık bir sesle. "Benden esirgediğin şeye bir bak. Ona neden uzaktan bir yabancı gibi bakmak zorundayım?"

Buraya bunları dinlemek için gelmemişti. "Onu görmek istediğini söyledin. Ne şartlarda burada olduğumu bilemezsin. O yüzden bu laflarına son ver. Buna gerçekten vaktimiz yok."

Cihan'a Ece'nin anasınıfı arkadaşları ve velilerle parka gidileceği yalanını söyleyerek buraya gelmişti. Sol kolunu hafifçe kaldırıp saatine baktı. Devrim, yanındaki boş banka oturalı yedi dakika olmuştu.

"Madem öyle. Sadede geleyim," dedi Devrim bet bir sesle. "Kızımı yanımda istiyorum, Sıla."

Başını hafifçe sağına çevirip kadına bakarken Sıla'nın itiraz etmek için ağzını açtığını gördüğünde ekledi. "O adamın kızın, benden olduğundan haberi yok onu anladım. Ama ben kızımı artık yanımda istiyorum. Kabul edersen seni de... yanımda istiyorum. Boşan o adamdan, ben varım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Adın Kalmalı GeriyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin